yakutlar.

90 14 1
                                    

isagi o gece şarap içtiğini hatırlıyordu. parmaklarıyla masada tutturduğu ritim ezberinde olmasa bile, rin'in sözleri zihninde yankılanıyordu hala. pek yudum almamıştı, ona içki ısmarlamaya çalışanlara da kanmamıştı. yine de gecenin sonunda, baş ağrısını dindireceğini düşündüğü bir ilaç bulmuştu masasında.

üç ay sonra yan etkilerini gösterecek bir ilaç mıydı, yoksa yavaşça tüm vücudu saran bir zehir miydi rin, bilmiyoruz.

ama o gün, karşısındaki sandalyeye sessizce yerleşirken yapay bir şekilde gülümsediğini bilmeyeniniz yoktur. isagi'nin kusursuz bulduğu bir gülümsemeydi ve o ana özeldi. çünkü bir daha ne kadar aradıysa da bulamadı.

"gömleğine şarap bulaştırmışsın."

isagi, beyaz gömleğinin kırmızı lekeler ile parladığını göremeyecek kadar sarhoştu. gözleri rin'in dudaklarının nasıl bu kadar güzel kıvrılmış olabileceğini anlamaya çalışır gibi bir orada bir buradaydı. zihni gibi. kim bilir o neredeydi.

rin ise, gömleğin üzerindeki beyaz taşlara karışan kırmızılığın yakutları andırdığını düşünüyordu. parlıyordu, ve parıltısı karşısında oturan uykulu çocuğa benziyordu.

"alışık değilsen böyle yerlerde içmemelisin. başına bir şey gelmeyeceği ne malum?"

sesi buzdandı, isagiyi cayır cayır yakıyordu.

"senin bana bir şey yapmayacağın ne malum," dedi sarhoş halde. rin şimdilik bir şey yapmayacaktı elbet, şimdilik hayatını avucuna alıp sıkmayacaktı. şimdilik nefes almasına izin verecekti.

ama sonra... sonra onu boğacaktı. ışığı görmesin diye perdelerini çekecek ve karanlığa tutsak edecekti. yine de şimdilik işler tıkırındaydı, bir kaç aylığına kör ve sağır olmayı sorun etmeyebilirlerdi.

"gel," diye mırıldandı rin. "seni eve götürelim."

o ev, zamanla ikisinin evi haline geldi. rin, ilk günkü gibi orada kalıp isaginin uyumasını bekliyor ve bazen saçlarıyla bile oynuyordu. alışkanlıktı, evet, hoşuna gittiğinden değil. itiraf etmekten korksa da çok alışmıştı lacivert gözlü olana. ve biz, bu hikayede alışkanlıkların dışına pek çıkamayacağız sanırım.

o kadar kırmızı parlıyor ki yakutları andırıyor demişti ya rin hani, belki isagi görse kana benzediğini düşünürdü. belki siz görseniz, rin'in karşısında öldüğünü düşünürdünüz.

isagi ölürken, rin de ona gülümsüyordu işte.

belki bu anı ben yazsam, ben de romantik olduğunu düşünürdüm.

<3
taylor swift - maroon
nasildi bolum 🫨

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Mar 24 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

eternal sunshine 𖦹 rinsagiWhere stories live. Discover now