11

236 26 19
                                    

arda yaklaşık yarım saat önce ferdiye tarif ettiği, önceden hep arkadaşları ile buluştukları eski binaya gelmişti. arkadaşlıkları bozulmadan önce her gece buraya gelirlerdi bazen de sabahlarlardı.
yaklaşık 10 kişi olan gruptan şu an kim kalmıştı bilmiyordu arda. çünkü 4 sene önce ferdiyle bağı olan herkesle arasını bozmuştu. bertuğ ve bir kaç kişi hariç.

yaktığı ateşin harlanması için bulduğu karton parçalarını ateşin üstüne atıyor sönmemesini sağlıyordu. ateşin yanına çökmüş yerdeki çakıl taşları ile oynuyordu. ferdiyi bekliyordu, belki gelir diye umut ediyordu. geleceğini sanmıyordu, ' verdiğim hiç bir sözü tutmadı bunu mu tutucak' diye geçirdi içinden. bunca yıl sonra neden birden bire konuşmak istemişti ki onunla. yine mi yalan söyleyecekti yoksa yine mi yarı yolda bırakacaktı? kafası karışıktı hemde gereğinden fazla.

ayak sesleri duydu, kafasını kaldırıp seslerin geldiği yöne baktığında kıvırcık oğlanı gördü. ferdi ona gülümsediğinde arda göz devirmekle yetindi. gelmesini beklemiyordu, şaşırmıştı.

"selam" diyerek elindeki siyah poşeti yere bırakıp ardanın yanına oturmuştu. bağdaş kurarak yüzünü ona çevirdi.

arda kafa selamıyla karşılık vermekle yetinmiş ferdiden biraz daha uzaklaşmıştı. bunca yılın ardından ve yaptıklarından sonra ona sokulamazdı.

ferdi, ardanın bu yaptığına tebessüm edip siyah poşetten bi bira çıkarmıştı.

"ayık kafayla konuşsak daha iyi olmaz mı sence de?"

"biraz kafam güzel olsa daha güzel olmaz mı sence?"

ferdinin kafasının ayık olmadığı belliydi.
arda zorlamadı 'peki' dedi.

"konuşacaksan konuş, geceye kadar bekleyemem seni."

ardanın sert tavırlarına alışamamıştı ferdi. istemiyordu ona karşı bir yabancı gibi davranmasını.
ferdi açtığı birasından bir yudum aldı, bira yüzünün ekşimesine ve midesinin bulanmasına sebebiyet verse de bunu sorun etmedi.

söyliyeceklerini kafasında toparlamaya başladı. o sırada sırtını duvara verdi.

"sen sor ben cevaplayayım arda."

"neden 4 yıl önce ortada bir sebep yokken ayrılmak istedin. çok sert çıkıştın, üstüne benden nefret ettiğini söyledin. ölsem bile sikine takmayacağını söyledin. şimdi gelmiş sevgilinden ayrılalı 3 gün bile olmamışken bana beni özlediğini söylüyorsun. ve üstüne beni hala sevdiğini de ortaya atıyorsun."

arda nefes almadan içinden geçenler dışarıya sıraladığı sırada ferdi sustu ve onu dinledi. arda haklıydı, hemde sonuna kadar. ama ferdinin de haklı olduğu konular vardı. ve ferdi de bunun farkındaydı. arda susunca ortamda sessizlik hakim oldu. ferdi sıranın ona geldiğini anlayıp konuşmaya başladı.

"ortada bir sebep yokken değil. biliyorsun o sene içerisinde hem annemi hem de abimi kaybetmişti. eşcinsel olduğumu öğrendiklerinde bana destek çıkmayıp evden kovmuşlardı. ben ona rağmen seni seçmiştim.

ama sen mesajlarına bakmadığım için benimle konuşmamıştın. telefonumun kırık olduğunu açıklamıştım sana. abim sinirlenip duvara fırlatmıştı. ama sen yine de bana inanmamış seni aldatmış olabileceğimi öne sürmüştün. bende dayanamayıp patlamıştım sana.

ailemin yaptıklarının üstüne sen ve arkadaşların da üstüme gelince ağza alınmayacak şeyler söylemiştim."

arda düşündü, gerçekten böyle düşüncesiz davranmış mıydı? hatırlamıyordu ki.
hem 16 yaşındaydı, 16 yaşındaki bir ergenden ne bekliyordu ferdi?

"hatırlamıyorum." diyerek kısa kesmişti arda.

"bak senden sonra birlikte olduğum çok kişi oldu ama hiçbiri senin yerini doldurmadı arda. aklımdan hiç çıkmıyordun oğlum. erkek sevgililerim de oldu, ama olmadı. senin yerini doldurmadı hiçbiri. çok kez ulaşmak istedim sana, ama numaranı değiştirmişsin. instagram hesaplarından engellemişsin. her yerden engellemişsin beni."

"ulaşmanı istemedim, hiç bir yerden. seni istiyordum, evet seni yanımda istiyordum ama bana söylediğin o sözlerden sonra seninle nasıl birlikte olabilirdim ki?"

ferdi elindeki birasını bitirip diğerini açtı.
ardayı dinledi dikkatlice. 4 yıl önce söylediği o sözler ardada bu kadar büyük bir yara açmış mıydı sahiden? onu yaralamıştı sözleri, hemde kapanmayacak yaralar açmıştı.
ve ferdi bunun farkına şimdi varıyordu.
içinden kendine lanet okudu, keşke dedi keşke söylemeseydim o sözleri. ama onu bu kadar yaralayacağını düşünse söylemezdi ki. keşkelerin bir yararı yoktu, farkındaydı ama sadece keşke diyebildi.

"ne desen haklısın. diyecek bir şey bulamıyorum. özür dilerim arda. bunca senenin ardından belki bir fayda etmeyecek ama. yine de çok özür dilerim. geç kaldığım için özür dilerim."

sende geç kalmadan bana gelsen demeyi çok istedi, ama cesaret edemedi ferdi. anlardı arda, biliyordu onu.

"bittiyse gidebilir miyim?" cevap tıvermeyi es geçerek gitmeyi seçti arda. göz pınarlarının dolduğunu hissettiği için gitmek istiyordu. ferdinin yanında ağlarsa dayanamayıp onun kollarına gireceğini biliyordu.

ferdi ufak bi tebessümle karşılık verdi ardaya. birasının son yudumunu alıp ili boş şişeyi de siyah poşete koydu. yıkık binanın içine fırlattı. ardından ayağa kalkarak üstünü düzeltti.

gidicekti, nereye gideceğini bilmiyordu. ama ardadan uzak bir yere gidicekti.

"tek bir soru soracağım. beni yakınında hiç mi istemiyorsun?"

ardada ayağa kalkarak ferdinin tam karşısına geçti. ne diyecekti, istiyorum mu? bunca yıldır onu bekleten adamı istiyor muydu? tek bir özürle affetmiş miydi onu?

karşısındaki kıvırcık çocuğun gözlerine baktı. yıllar önce ona huzur veren kahvelere baktı. son bakışıydı, bilmiyordu.

karşısındaki kumral çocuğun hasret kaldığı ormanı andıran yeşillerine baktı.
kırgınlık vardı, ve onun yarattığı bir kırgınlıktı. son bakışıydı, biliyordu.

"istemiyorum ferdi, her ne kadar seni seviyor olsam da bir daha biz diye bir şey olamaz. biz yeniden olamayız. ben değiştim, sen de değiştin. insanlar değişir. ama keşke değişmeseydik.
keşkeler yedi bitirdi bizi, keşkeler ayırdı bizi."

sarılmak istedi ama yapamadı.
son defa ferdinin omzunu patpatlayıp gitmek için adımladı kumral çocuk. belki de son buluşmalarıydı, belki son defa konuşuyorlardı. bilemezdi arda, bilmiyordu da zaten. kıvırcık oğlan arkasından bakakaldı sadece. ne diyebilir di ki? sahiden ne diyecekti ardaya?
seni çok seviyorum benimle kal mı?
diyemezdi.

arda gözden kaybolan kadar arkasından baktı ferdi. arda arkasına bakmadan, yavaş adımlarla uzaklaştı oradan. son defa bakmışlardı birbirlerinin gözlerine. son defa duymuşlardı seslerini. son defa konuşmuşlardı. arda bunu bilmese de ferdi biliyordu. olacakların farkındaydı.

.
.
.

862 kelime




You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Mar 24 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

uykuWhere stories live. Discover now