Efe gerisinde hiçbir şey diyemeden kaldıysa son sözlerin tokat gibi yüzüne çarpmasından kaynaklıydı. Kendi de onun kadar aşağılık biriydi. Kadın bu konuda haklıydı. O an sabah düşündüğü her şeyi sorgulamaya başladı. Keyfi de çok kaçmıştı. Sebebi de o nefret ettiği adama öyle böyle benzemiş olmasıydı. Babası da annesini böyle genç bir kadınla aldatmıştı. Ortaya çıkınca boşanıp onunla yurtdışına yerleşmişti. Deminki kadın da bu kötü hatırasını uyandırmıştı işte. Annesi gibi bilmeden de olsa bir başka adamı üzmüştü. Gidip dese adamın belki de ölümüne sebep olacaktı. Sıkışıp kalmıştı özetle. Onun için üzülürken telefonu çalmıştı. Annesinin adını görünce hemen açmıştı.

-Efendim anne ?

-Efe sen nerdesin oğlum ?

-Bir oteldeyim. Dün gece çok dağıtınca araba kullanmak istemedim. Bir şey yok ya ?

-Ah, yine her zamanki gibi zıkkımlandın şunu yani...

-Anne, lütfen yine başlama.

-Tamam, tamam, hiçbir şey demiyorum sana. Ben seni provanı hatırlatmak için aradım. Güzide hanımlar seni bekliyor.

Efe yüzünü buruşturdu.

-Anne, bu şart mı ya ? Hazırını aksak olmuyor mu ?

-Olmaz Efe! O gece cemiyet için çok önemli ve ben oğlumun herkesle, o tanındık markalarla pişti olmasını istemiyorum.

-Aman ne önemli anne.

-Efe, delirtme beni de akşama kadar uğramaya çalış.

-Tamam anne. Birazdan çıkarım.

-Teşekkürler tatlım. İlacını almadan yola çıkma ve kendine dikkat et. Öpüyorum.

Suratına cevap vermeden kapatılmasına gülse de hiç mutlu değildi. Bir de başına bu saçma iş çıkmıştı. Alt tarafı bir takım elbiseydi. Annesi bazen çok abartıyordu bu durumu. Biraz da geçtiğimiz aylarda pişti olmasından ve gazeteye de çıkmasından dolayı böyle titizliniyordu. Ona sorsalar değil cemiyette, dünyada bile eşi benzeri yoktu. Bunu da böyle ispatlayacağını sanıyordu. Kırmak da istemediği için tamam demişti ama bugün de yani canı hiçbir şey yapmak istemiyordu. O kadın feci hâlde keyfini kaçırmıştı. Yine de duş alsa iyi olacaktı. Yoksa Nurbahar Yalman hanımın elinden çekerdi ki bu hiç istediği bir şey değildi. Babasından sonra annesini üzmemek en temel vazifesiydi. Evlilik konusu harici onun dediği her şeye tavdı, yapardı.

Duşunu alıp giyindiğinde aynada kendine baktı. Boynundaki çizik izini de o sırada fark etti. Kadın aşırı vahşi bir şeydi zaten. Yine de bu kadar iz kalacağını düşünmemişti. Yaka makayla kapatmaya çalışsa da belliydi. Yapacak bir şeyi yoktu. Masanın üzerindeki telefon ve anahtarları da aldığında odadan ayrıldı. Aşağıda gerekli ödemeyi de yapıp dışarı çıktı. Vale arabasını gelip teslim edince de annesinin verdiği adrese doğru yola koyuldu. Bir yirmi dakika sonra da oraya ulaşmayı başarmıştı. Nişantaşı'nda bulunan lüks bir terziydi. Annesi de genelde kıyafetlerini buraya yaptırırdı. Efe ise ilk kez geliyordu. İsimlere sadece kulaktan aşinaydı. Kadın da güler yüzle kendisini karşılamıştı.

-Hoş geldin Efecim. Biz de seni bekliyorduk.

-Hoş bulduk Güzide hanım. Biraz geciktim ama trafik işte, biliyorsunuz.

-Hiç sorun değil.

Ardından Nilay'a seslendi.

-Nilaycım, Efe beyi prova odasına götür. Zeynep'e de haber ver, ölçüleri alsın.

-Tabi Güzide hanım.

Ardından adama döndü ve başıyla selam verip ona yol verdi. Efe ile beraber üst kata çıktığında kalbi heyecandan hızlı hızlı atıyordu. Adama magazinden aşinaydı ama o tanıdık yakışıklı yüzü yakından görünce işte bir heyecan yapmıştı. Adamın suratına baktığı bile yoktu yoksa. Hoş kendisi de çok detaylı inceleyemiyordu da işte yanındaki o heybetli varlığı bir şekilde onu ablukasına almıştı. Diğer çalışan kızlar da kendisinden farksız değildi. Sabahtan beri dedikodusu dönüyordu zaten. Bir tek işte Zeynep ilgilenmemişti konuyla. İşe bak ki adamla da sadece o muhatap olacaktı. Bu şansı onun yerinde olsa asla tepmezdi. Adamı odaya aldığında gülümsedi.

Aşkın 12 Ay HaliWhere stories live. Discover now