BÖLÜM 12: BAŞKA GÖZLERDE ÇOK ARAMIŞTIM SENİ

Start from the beginning
                                    

O şirket için gecesini gündüzüne katan, ailesini bir kez bile adam yerine koymayan babamın bütün emekleri benim olacaktı. Eminim, eğer yaşasaydı ve bu anı görseydi kudururdu sinirden. Ama beni izlediğini biliyordum.

Hamile kalmam lazımdı. Bu yüzden jigolo tutmaya karar verdim. Parayla kimseyle anlaşamazdım, ki çok param da yoktu, çocuğunu taşımak istediğimi söylediğim bir adam benim kim olduğumu öğrenip çok para isterdi. Ama hiçbir şeyden habersiz iki jigolo benim için tehlike arz eder miydi? Etmezdi. Hem iki kişinin spermlerinden birinin tutma ihtimali bir kişinin sperminin tutma ihtimalinden daha fazlaydı.

Hayat bir kumardı, ben o kumarhanenin çırağı olmuştum.

...

"Abi, benim neden gözlerim mavi değil?"dedim üzgünce abime bakarken. Gülümsedi ve bembeyaz dişleri göründü. O anı hâlâ dün gibi hatırlıyorum.

"Seninki de kahverenginin en açık, en güzel tonu. Tıpkı sonbahar gibi. Hem senin gözlerin daha güzel."yanaklarımı öptü. Sarı saçlarına baktım. "Ama saçların da sarı, anneminki gibi."

"Bebekken sen de sarışındın,"dedi kıkırdayıp. "sonra siyah oldu saçların."

"Ama neden ki?!"dedim bir anda üzgünce çıkışarak. "Keşke senin gibi olsaydım. Sen tıpkı annem gibisin. Annemin çocuğusun, ama ben..."sustum.

"Sen de annemin çocuğusun, benim kardeşimsin. Saçların sarı değil diye neden öyle düşünüyorsun?"

"Babama benziyorum."dedim gözlerim dolarken. "O bana bakarken gözleri kararıyor, kahverengi gözlerini sevmiyorum."yüzünde hüzünlü bir tebessüm oluştu. 

"Ben senin gözlerini çok seviyorum ama. Benim için gözlerini,"elleri saçlarıma tırmandı. Yavaşça okşadı sevgiyle. "saçlarını, her şeyini sev tamam mı? Çünkü sen benim kardeşimsin, senden başka yook kii."dedi ve gülümsedi. "Bu dünyada senden başka kardeşim yok benim, seni çok seviyorum Eda'm."kıkırdadım.

"Abii! Ben de seni çok seviyorum!"

"Bırak! Aah! Canımı acıtıyorsun! Gerçekten bir şey yapmadım! Ah! Bırak! Lütfen!"salondan gelen annemin bağırtılarını duyduğumuz an ikimiz de hızla başımızı salona çevirdik. "Abi..."dedim korkarak. "Yine kavga ediyorlar."ama kavga iki kişilik olur Su, onlar kavga etmiyor. 

Abim bana bakıyor ifadesiz yüzüyle. "Bekle, geleceğim."odadan çıkıyor ve ben odamda tek kalıyorum. Annemin acılı inlemeleri ve ağlama sesi, babamın bağırma sesleri kulaklarımdan hiç gitmiyor. Yıllarca bu seslerle büyüyorum.

Ninnilerle büyümesi gereken bir çocuk, annesinin ağlama sesleriyle büyüyor. İlk aşkı olması gereken babası onun aşkı öğrenmesine izin vermiyor. 

Bağırtılar yükseldikçe korkudan ve çaresizlikten ellerimi kulaklarıma koyup yatağımın içine giriyorum. Biraz geçtikten sonra odamın kapısı açılıyor ve abim içeri giriyor. Yorganın altından çıkıp ona bakıyorum, geldiğini görünce ağlıyorum. "Abi..."diyorum titreyen dudaklarımla. Yanıma gelip beni kollarının arasına çekiyor. Ona sıkıca sarılıyorum. Yorganı kafamıza çekiyor. Yorganımın altında şimdi savunmasız değilim, abim yanımda. 

"Keşke sen de benim gibi büyümek zorunda kalmasaydın..."diyor titreyen sesiyle. "Keşke seni koruyabilseydim."kollarının arasına iyice giriyorum ve gözlerimi kapıyorum. Uykunun en tatlısına daldığımda yüzümdeki öpücüklerini kalbimin en derininde hissediyorum. 

Ama bir daha, uykunun en tatlısına dalamıyorum. O mavi gözleri bir daha göremiyorum, sarı saçlarına bakamıyorum. Beni güvende tutan sıcak kollarının arasına girip çocuksu huzuru tadamıyorum. Abimin sesini unutuyorum, gözlerini asla unutamıyorum.

Bahçemizin köşesindeki koltuktan izlediğimiz gökyüzü gibi olan gözlerini asla unutamıyorum. Televizyondan duyduğuma göre ölüler gökyüzünden bizi izlermiş hep, ben yıllarca gökyüzüne bakıp duruyorum. Odamın her yerine gökyüzü fotoğraflarını asıyorum. 

Nasıl vazgeçerim şimdi? Onca acı, onca gözyaşından sonra bizim olan şeylerden? Yapamam. Onun kazanmasına izin veremem. Annemin kaybetmesine, günler geçtikçe karşımda eriyip gitmesine izin veremem. Yıllardır annemin gözlerimin önünde acıdan eridiğini gördüm, ama bittiğini görmeye dayanamam. 

...

Telefonum çalıyordu. Gülümseyerek açtım. "Anneciğim?"

"Su!"dedi annem telaşla. "N'oldu anneciğim?"

"Selinay düşük yapmış yine."dedi üzgünce. Ah be anne, senin kalbini öperim.

Selinay Gürer. Abimin biricik karısı Selinay Gürer. Hamile kalmaya çalışan baskı altında bir kadın. Onun bir suçu olmasa bile, şu an anne olmayı hak etmiyor. Onu bu acıdan kurtarıyorum. Abim gibi bir canavarın baba olmaması baba olmasından iyidir. 

Kime: Saliha hanım

Teşekkür ederim.

Kimden: Saliha hanım

Paramı ne zaman yatırırsınız Su hanım?

Kime: Saliha hanım

Hemen şimdi.

Dudaklarım alayla kıvrıldı. "Üzülme anne, Allah nasip etmeyince etmiyor işte."

"Sen ve Ulaş nasılsınız? Nasıl gidiyor anneciğim?"

"Bir hafta sonraya nikah randevusu aldık anneciğim, sana bu yüzden haber verecektim bugün. Ama benden erken davrandın."insanları yalanlarla mutlu edebilirsin.

"Ay çok sevindim! Benim melek kızım gelin olacak ha! Oy canımın içi, kurban olurum sana."burukça gülümsedim. Melek kızın...

Melek kızın her gün abisinin karısını zehirliyor anne, hamile kalmaması için. Melek kızının kanatlarını kopardılar.

"Canım annem benim..."

...

Su Eda'nın hikayesini azçok öğrendiniz. Ne düşünüyorsunuz?

Barışa Ulaşmak (+21) BxGxBWhere stories live. Discover now