0.7* Ne sıfatla?

Start from the beginning
                                    

"Ve hayır beni darlamıyorsun sadece o an fazla gergindim öyle bir çıkış yapmamam gerekiyordu kusura bakma." sanki zihnimi okur gibi bana cevap verdiğinde istemsizce sırıttım.

"Hadi git üstünü başını temizle." o da bana güldüğünde odaya gitmeden ona geri döndüm.

"Kerem hala köfte ekmek teklifin geçerli mi?"

-------

"Yavaş ye boğulacaksın kızım." Kerem benim lokmalarıma laf ederken onu umursamayıp ekmeğimden bir ısırık daha aldım ve üstüne ayranımdan da bir yudum almıştım.

"Çok güzel ya, resmen hayatımdaki çoğu insandan daha mutlu ediyor." dediğim şeye kahkaha atıp elindeki suyu kafasına dikmişti.

"Üzülüyorum size ya, hep yediklerinize dikkat etmeniz falan gerekiyor." o kendine sadece su almıştı. Saat 12'ye geldiği için yememesi gerektiğini söylemişti.

"E her güzel şeyin bir zorluğu vardır."

"Buradaki güzel şey sen misin?" alayla konuştuğumda kaşlarını çattı.

"Çirkin miyim?"

"Yoo güzelsin. Ay yani yakışıklısın. Şey yani eee aman anladın işte." iyice batırdığım için şu an yanımızdaki iskeleden kendimi aşağı atmak istiyordum. O karşımda gülüp duruyordu.

"Oooo hoş geldiniz çocuklar, bayadır göremiyordum buralarda sizi." köfte ekmek arabasının sahibi Tekin amca yanımıza geldiğinde gülümseyerek ona döndüm.

"Valla Tekin amca burnumda tütüyordu, en son ne zaman geldiğimi unuttum." Tekin amca yan taraftan bir iskemle çekip oturdu.

"Bir daha bu kadar uzun arayı açarsan gönül koyarım, en son 2-3 ay önce geldin galiba yanında uzun boylu esmer bir delikanlı vardı. Neydi ismi?" Tekin amcanın niyeyse hatırladığı detayla Kerem'in gülüşü silinmişti yüzünden.

"Yiğit mi Tekin amca?" Kerem'in tok çıkan sesiyle bakışlarımı kaçırdım.

"Hah yaşa. Yiğit. Adı gibi bir çocuktu valla. Geldiğinde burası biraz yoğundu bana yardımcı olmuştu. O nasıl iyi mi? Görüşüyor musunuz onunla?" Tekin amca bir anda Yiğit sevdasıyla yanıp tutuşman hiç etik değil ama be.

"Görüşüyorlar görüşüyorlar maşaAllah aralarından un sızmıyor." Kerem'in imalı konuşmasıyla boğazımı temizledim.

"Ee sen ne yapıyorsun Tekin amca işler nasıl gidiyor? Sana dediğim dükkan işini düşündün mü?" konuyu değiştirerek yönelttiğim soru Kerem'in de dikkatini çekmiş olacak ki bakışları Tekin amca ve benim aramda gidip geldi.

"Ah güzel kızım bu devirde dükkan tutmak pek zor. Ben arabamla satıyorum işte. Arabamı mı beğenmiyorsun yoksa?" Tekin amca sahte bir alınganlıkla sorduğunda hemen kafamı iki yana salladım.

"Olur mu öyle şey. Ben bu lezzetin restoran zincirleri olsun diye diyorum. Fena olmaz mı şöyle İstanbul'da 3-5 şube. Hem sonra başka şehirlere de açarsın. Burada kışları çok üşüyorsun, bak yine kış geliyor. Ekim'in sonuna ne kaldı Kasım sonra Aralık." Tekin amca yanağımı sıkarak konuştu.

"Güzel kızım benim ben iyiyim burada, getirdiğin ısıtıcı içimi sıcacık yapıyor hem. Sen dert etme bunları." tam cevap verecekken müşteri geldiği için Tekin amca kalkmıştı. İç çekip önüme döndüğümde Kerem'in bana parlayan gözlerle baktığını gördüm.

"Şu ısıtıcı evden bir anda kaybolan ısıtıcı mı?" yakalanmış gibi ellerimi havaya kaldırdım.

"Abime sakın söyleme, çok para verdik nasıl kaybolur diyip diyip başımın etini yemişti 2 y boyunca." Kerem gülerek bana baktı.

Kül - Kerem AktürkoğluWhere stories live. Discover now