Diyerek kendimi bulunduğum odadan dıları attım.

Herkes şaşkın ve meraklı gözlerle beni inceliyordu ben tam kapıdan çıkıcakken Halil kolumu tuttu.

Tuttuğu kolumu silkeleyerek elinden kurtardıktan sonra evin bahçesine kendimi adeta attım.

Ev çok genişti bahçeside ev kadardı.

Ama bana burası bile dar geliyordu.

Evden çıktıktan sonra nereye gideceğimi bilmeden anlamsızca koşmaya başladım.

Bir sere sonra gördüğüm bank ve yanındaki incir ağacını görünce adımlarım yavaşladı.

Burası orasıydı.

3 Yıl Önce

Soğuk,yağmurlu bir gündü liseye yeni başlamıştım. Gittiğim uyduruk bir liseden bir kaç öğrenci beni akşam yaptıkları bir plana davet etmişlerdi.

Şaşırmıştım çünkü hiç arkadaşım olmamıştı büyük bir heyecanla buluşma noktasına gitmiştim. Vardığımda bir bank ve bir incir ağacı vardı. Sessizce beklemeye başladığımda beni çağıran arkadaşlarımı gördüm onlara gülümsedin onlar ise sinsi bir gülüş attı ve çevik bir hareketle biri bana çelme takarak yere düşürdü diğerleri video çekerek gülerken ben ne olduğunu anlamamış bir şekilde yerde yatıyordum.

Biri de karnıma tekme atmaya başlayınca ayağa kalkmaya çalıştım katın bölgem hassastı olmazdı. Ben ayağa kalkmaya çalışırken diğeri alayla konuştu;

-Şimdi seni kim kurtarıcak ölmüş annen mi piç kurusu!

Diyerek kahkaha attı. O gün saatlerce onlardan dayak yedim en sonunda söyledikleri sözü ne hafızamdan unutmak nede unutturmak mümkündü;

-Buraya iyi bak, seni ailen bile terketmiş sen hep yalnız yaşıcaksın kaderin bu.

Hatırladığım anı üzerine titredim o günün yara izlerini hala vücudumda taşıyordum.

Yavaş ve titrek adımlarla banka yürüdüm ama oturamadım sanki orda hayla yatan cılız bedenim vardı.

Dizlerimdeki güç tükenmişti yere oturmak istedim ama hayla orda kanım vardı sanki, oturamadım.

Boğazımda yumru oluştu ağlamak istedim ağlayamadım.

Bugün yıllar sonra yine aynı yerdeyim ne ileri gitmişim ne geriye belki biraz geriye gitmişim.

O esnada arkamdan sıcak bir kolun bileğimi tuttuğunu hissettim tam arkamı döndüğümde Yiğitle göz göze geldim.

Bana tebessüm etti ve bankı es geçerek incir ağacının altında oturdu.

Sırtında gitar çantası vardı. Yavaşça çantasını açtı gitarını kucağına oturttu tam elleri gitar telleri üzerinde gezinicekken bana baktı ve gelsene der gibi yanına vurdu.

Yavaşça titreyen bacaklarımla yanına oturdum ve çalmaya başladı;

Onu bir görseniz sanırsınız.
O bir deniz yanılırsınız.
O benim güneş sistemim.

Şarkıyı mırıldanarak söylemesine rağmen duyduğum en güzel sesin sahibi olabilirdi elleri gitarın üstünde ahenkli bir şekilde dans ederken seside sanki şarkıya ritim tutuyordu.

Şarkıyı söylerkende bile olan göz temasını kesmiyordu.

Ölü denizciler, kayıp galaksiler
Buldum, gözlerindeler
Senden tek istediğim geçmişin geleceğin benim olsun.

Sonunda bende kendimi şarkının büyüsüne kaptırıp mırıldanarak ona eşlik ettim.

Sıkılırsan güneşten, gece oluruz erkenden sen istersen.
Karşığında istediğim, geçmişin geleceğin benim olsun.

Şarkıya eşlik ederken yüzümde benden bağımsız bir gülümseme olduğunu farkettim.

Uzun zamandır kendimi bu kadar huzurlu hissetmemiştim.

Şarkının geri kalanını Yiğit söyledikten sonra durdu, derin nefes aldı ve sanki söyleceği şey için arasında kararsızmış gibi konuştu.

-Sen geçmişinden korkma geçmişin ve geleceğini bana bırak ben düzeltirim Yıldız.

Oy verip yorum yapmayı unutmayınn:)

NERDESİN?Where stories live. Discover now