5

34 4 34
                                    

Yatağa önce kendimi, sonra doğrulmadan üzerimdekileri çıkarıp bir kenara attım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Yatağa önce kendimi, sonra doğrulmadan üzerimdekileri çıkarıp bir kenara attım. O poziyonda bir  on iki saat kadar uyumuşum.

Bunu uyanıp saate baktığımda fark ettim çünkü deliksiz, "gözümü kapttığımla açtığım bir oldu." denilebilecek bir uykuydu. En son ne zaman böyle bir uyku çektim hatırlamıyorum. Genel olarak uykudan çok sık uyanan biri değilimdir ama özellikle bu son ayda belki babam içeri gelir diye tıkırtı seslerinden bile korkarak uyanıyordum.

Vücudumun neredeyse her uzvu zonkluyordu. Doğrulmaya çalıştığımda inanılmaz bir bitkinlik kavradı bedenimi. Parmağımı oynatmaya mecalimin olmadığını fark ettim. Kendimi zorlayarak yastığa uzandım ve başımın altına koyduktan sonra pencerenin hafif aralığından dışarıyı seyrettim. Saat 5, gün aymak üzereydi. Keşke uzanıp perdeyi biraz daha açabilsem diye düşünürken göz kapaklarıma hakim olamadım ve biraz sonra uykuya daldım. Bu kez ilki kadar deliksiz bir uyku değildi. Aksine oldukça rahatsız edici bir his vardı içimde. Uyku boyunca yüzümün buruşuk olduğuna eminim.

Gözlerimi açtığımdaysa yine ilk saate baktım. 7 olmuş, kuş sesleri gelmeye başlamıştı. Artık kalkmam lazımdı. Tam başımı çevirecekken aklıma düşünmek için mantıklı bir şey geldi. Duraksadım. Ne olduğunu hiç hatırlamıyorum ama resmen boğazıma çökmüşler gibi berbat bir üçüncü uykuyu daha uyudum.

Uyandığımda saat 8di başımı kaldırıp etrafa baktığımda kusacak gibi oldum. Zihnim odayı bir arada, bir görüntü olarak sunmakta zorlanıyordu sanırım. Ayaklarımı zorlukla çıkarıp başımdaki ağrıya aldırmamaya çalıştım. Perdeyi açtım ve camın yanındaki koltuğu çekerek dışarıya odaklanmaya çalıştım. Başımı pencereye yaşlandıktan sonra hangi anda geri uyuduğumu hatırlamıyorum.

Rüyamda, kendimi o koyu suyun içinde, boğulmadan hemen öncesinde gördüm.  Huzurlu bir an gibiydi. Ama sonra o su beni boğdu ve boğdu. Boğdu, ve boğdu. İçeride olduğunun aksine düşüncelerim yoktu sadece. Gerçi orada da bir süre için düşünmediğimi düşündüğümü hatırladım şimdi hahah. O rüyadan nasıl uyandım derseniz; saat 12de, Yiğit'in kapıyı çalıp durmasıyla. Fakat yerimden doğrulmaktan geçtim, saati gördükten sonra; uçurumdan kendimi attığım süreden daha hızlı bir sürede uykuya daldım.

Başım inanılmaz ağrıyor, bedenim adeta bir çöp torbası ve bilincim normal insanlarınkinden kaç kat aşağı seviyeye düşmüştü.

Yüzüme yediğim ıslak tokatla uyandım.

İğrenç bir histi, uyanmak.

"Ne olursun uyumama izin verme." Dedim çünkü, artık uyumak da bir o kadar iğrençleşmişti.

Yiğit önümden çekilince arkasındaki iki personelde gözüktü. Şaşkın bakışlarla bana bakıyorlardı. Hâlâ göz kapaklarımla savaşmaya uğraşıyordum ki Yiğit yere oturup ağlamaya başladı. Elleriyle yüzünü örttü ve sırtını yatağa yasladı. Sonunda gözlerimi aralayıp ona doğru uzanarak bir hamle yaptım. Elimi omzuna koyup çalışanlara baktım. "Ne oldu?"

AybükeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin