13.BÖLÜM: Bitsin

49 30 81
                                    

Sözlerimin ardından çaylaklara ait olduğunu varsaydığım isyan sesleri ve bir kalabalık uğultusu hâkim oldu. Ayağa kalktıklarını belirten sandalye sesleri yeraltında yankılandı. Arkamdan kalabalık bir grup geliyordu ve bu her ne kadar güçlü olduğumu hissettirse de beni sinir ediyordu. Kalabalığı sadece saklanmam gerektiğinde severdim, aralarına karışıp canımı yakmak isteyenlerden kaçtığımda. Ama şu an bu yeraltında bulunan iki yüz küsür kişi beni boğuyordu. Onları görmek sinirlerimin bozulmasına sebep oluyordu, bazen hepsinin kafasına ateş ederek öldürmek istiyordum.

Nihayet antrenman odasına girdiğimde diğerleri de ne yapacaklarını bilemeyerek odanın içine dağıldılar ve Liva yanıma geldi. Dolabın kilidini açarak birkaç poşet alarak çaylakları başına topladı ve içindeki bandajları dağıtmaya başladı. Çaylaklarla bundan sonra Liva ilgilenecekti. Tüm sorumluluk onundu ve çaylaklar sinirimi bozmazlarsa görüşmezdik.

Dolabın içinde duran beyaz bandajı omzuma attıktan sonra orada duran diğer bandajları alıp ekibe dağıtmaya başladım. Bandajların üç rengi vardı: kırmızı, beyaz ve siyah. Benim bandajım baştan beri beyazdı ve bana yaralarımı sardığım sargı bezlerini hatırlatırdı. Bu bandajlar sayesinde çok yakında ruhumun yaraları da sarılmaya başlayacaktı. Ama şimdi ekip bu bandajlarla tanışmalıydı. Önce Şimay'ın bandajını verdim. Kendisi gibi renkli bir bandajdı, kırmızı bir bandaj. Kırmızı bandaj sadece Şimay'ı yansıtabilir gibi hissettiriyordu, bu yüzden diğerlerine siyah bandaj verdim. Beyaz bandaja tiksintiyle baktıklarını görebiliyordum ve onlara bunu bilerek beyaz bir bandaj vermezdim.

Bandajları dağıttıktan sonra onlara göstererek bandajımı sarmaya başladım ve onlar da yaptıklarımı tekrar ederek bandajlarını bağladılar. Önce çalışırken herhangi bir sakatlanma olma durumunu azaltmak için ısınma ve esneme hareketleri yaptırdım. Kısmen esneklerdi ve bu gayet yeterliydi. Her eklem tamamen açıldığında artık antrenman için hazırlardı. Sonunda herkese bir torba seçip yanına gitmesini söyledim. Bir zamanlar Liva'nın bana öğrettiği gibi onlara nasıl durmaları gerektiğini gösterdim. Tabi ki Seth ve Ilgı beni dinlemiyor torbalara sert bir şekilde yumruklar ve tekmeler savuruyordu. Hatta öyle iyilerdi ki bir ara Ilgı'yı dönerek torbanın üst kısmına doğru bir tekme atarken görmüştüm. Rakibin kafasına atılan güçlü bir tekme türüydü ve yapması da zordu, bu tekmeden de aniden gelmesi halinde kurtulmak imkânsız denecek derecedeydi.

O yüzden onlara karışmadım, kendileri istedikleri şekilde çalıştılar. Talya'nın duruşunda bir bozukluk gördüm ve yanına giderek ayaklarını biraz daha açmasını sağlayıp dizlerini biraz daha kırmasını sağladım. Resmen dümdüz bir biçimde yumruk atmaya çalışıyordu. Kafasını biraz eğerek yumruğunun arkasına saklanmasını sağladım. "Kendini bir kaplumbağa gibi düşün Talya, yumrukların seni koruyacak olan kabuğun. Yüzünü açık bıraktığın anda bir yumruk veya bir tekme işini bitirir. Ve gözlere gelince bir timsah gibi olmalılar kabuğun arkasından bakmalılar, kafan eğik olsa da gözlerin rakibini rahatça görmeli, eller çene hizasında ve sol yumruk daha önde." diyerek hem anlattım hem de düzeltmesini sağladım. Nihayet duruşu düzeldiğinde yumruk atmasını istedim ve yumruklarını izledim. "Yumruk giderken dönerek gitmeli Talya, dümdüz götüremezsin ve kolun tamamen açılsın." diyerek yumruğunu tuttum ve torbaya doğru avuç içi yere bakacak şekilde elini çevirerek ittirdim. Kolu tamamen açık kaldığında da yumruğu torbayla buluşuyordu. Bunu birkaç kez daha yaptıktan sonra Talya'nın yumruklarını izledim. Nihayet olduğunu düşündüğümde ondan uzaklaşarak diğerlerini izlemeye başladım. 

Şimay ve Ladin şu an düzgün yapıyor gibi duruyordu, Myron Ilgı'yı izleyerek onun yaptığı hareketleri yapmaya çalışıyordu. Açıkçası daha çok can çekişiyor gibi duruyordu. "Myron önce duruşunu düzelt!" diyerek bağırdım ama yine de dudağımın kenarında oluşan gülümsemeyi silemedim. Darian ve Ladin aynı düzeyde görünüyordu, ikisinin de duruşta sorunu yoktu ama yumrukları çok güçsüzdü. Onlara ek olarak bir program hazırlamam gerekecekti, güçlenmeleri gerekiyordu.

YŪGOİA : KELEBEĞİN SAVAŞI (+18)Where stories live. Discover now