"Ulan ben seni canımdan çok seviyorum! Yemin ederim senin için yaptım! Baban aradı beni, ona hastanede bağırdığım için senden ayrılmamı söyledi. Ayrılalım diyemedim çünkü bunu istemedim hiç belki bu olayı düzeltmenin bir yolunu bulurum diye ara verelim dedim." Gözlerimden yaşlar akmak üzereyken kafamı iki yana salladım.

"Yalan söylüyorsun, babam olacak o adam beni bu kadar düşünmez."

"Seni düşünmüyor zaten, gurur yapıyor ona adamlarının önünde yumruk attığım için böyle bir yol bulmuş aklınca. Sana olan sevgimi kullanıyor. O bile biliyor tek zaafımın sen olduğunu, sen neden inanmıyorsun?"

"Neden söylemedin o zaman? Birlikte çözseydik, neden aramıza bu engelleri soktun?"

"Düşünemedim özür dilerim." Gözlerimi ona dikmişken oda yanıma gelip ellerimi ellerine hapsetti. "Gözünü seveyim bakma şöyle, dayanamıyorum."

"Sana tek bir şey soracağım." Dedim sesimin titrememesine özen göstererek. Kafasını salladı cevap olarak.

"Bana güvenmiyorsun derken ciddi miydin?"

"Hayır, yani önceden ilk kavgamızda öyle düşünmüştüm. O mağazadan çıkacakken. Sonra bakışını gördüm. İçimin gittiği o bakışını, kısılan gözlerini. Ve vazgeçtim bu fikirden." Yani düşünmüştü.

"Eğer beni hayattında istemezsen anlarım büyük hata yaptım sonuçta. Bana ikinci şansı çoktan verdiğini, belki güveniyorsan bile artık güvenin kırılmış olabileceğini biliyorum. Ama son bir şans daha ver bana. Yemin ederim eğer onda da kırarsam seni bu sefer yüzüme bile bakma."

"Alex ben sana güvendim, hâlâ güveniyorum. Ama çok kırıldım. Eğer ikinci şansı vereceksem bile bu hemen olmaz."

"Olur. Beklerim sen beni affedeceksen seni bir ömür beklerim." Gözlerimin içine baktı. "Sen bana tekrar öyle bakana kadar yoluna köpek olacağım. Söz veriyorum."

Gülümsedim. Buruk bir gülümsemeydi. "Rose olayında eve geldiğinde de aynısını demiştin. 'Bir daha buraya senin gönlünü almak için gelmeyeceğim' demiştin. Tutamayacağın sözler verme. Çık şimdi odadan, düşünmem lazım."

Kapıyı açıp çıkacakken kapıya yapışmış Akın ve Nil düşmek üzerelerdi. "Nida doktor yemek yemeni yoksa buradan çıkarmayacağını söyledi!" Ani bağırmasıyla kaşlarımı çattım. Belli ki kapıdan bizi dinlemişlerdi.

"Akın bağırma!"

***

"Abla laleri çok seviyordum ama sizin yüzünden tiksindim. Bu günün kaçıncı lalesi?" 3. Gülümsedim laleri elime alırken. Hastaneye gelmesinin üzerinden 3 gün geçmiş ve bu üç günde günün belirsiz saatlerinde beyaz ağırlıklı olmak şartı ile renk renk laleler göndermişti.

Ve notlar..
Affedene kadar İstanbul'un lalerini yoluna sereceğim. Ve; yemek yemeği, günde 2 litre su içmeyi ve seni sevdiğimi unutma.
Dip Not: Gülüşünü görmeyi özledim.

Her gün notlarda yazanlar değişse de içerik genel olarak buydu. Sırttım nota bakarak.

"Bunu nereye koyacağız, Arif babamın şey aman amcanın evin her yeri lale doldu." Ona tuhaf tuhaf bakışlar yolladım.

"Siz şimdi Akın ile sevgili misiniz?"

"Ay aman nerede! Bir bakıyorum öpüşecek kadar yakınız bir bakıyorum asker arkadaşım gibi. Çıkma teklifini kim kaldırdı ya! Mağduruz, kızlar adına bu işin geri gelmesi için imza toplayacağım."

"Alex bana etmişti. Yani etti sayılır. Biraz soğuk davransan belki Akın da sana eder. Akın biraz kıt kafalı malum, kaybetme korkusundan anında paçana yapışır."

OPİA (texting)Where stories live. Discover now