Bölüm 24: Hatalar

120 15 204
                                    

(Önceki bölümü okumayı unutmayınız)

(Önceki bölümü okumayı unutmayınız)

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


San'dan...

"San-ah Mingi'yi artık tamamen kaybettim öyle değil mi?"

Yunho hıçkırıkları arasında konuşurken ne diyeceğimi bilemiyordum. Yaklaşık yarım saattir hastane bahçesindeki bir bankta oturuyorduk. Akşam olmuştu ve hava da iyice soğumuştu ama Yunho, 'içeri geçelim' teklifimi reddediyor, dur durak bilmeden ağlamaya devam ediyordu.

Bu hali beni de fazlasıyla üzerken bir yandan da aklım içerideki Wooyoung'ta takılı kalmıştı. 2 saat önce hastaneye yatışını yapmışlardı. Sırtına pansuman yapıldıktan sonra sakinleşmesi adına iğne de yapmışlardı ve şuanda uyuyordu. O uyurken Seonghwa ve Mingi inatla bizimle konuşmak istemişlerdi. Ve bu isteklerinde haklılardı da...

Sonuçta Wooyoung, babasından şiddet görüyordu ve bundan bi haberlerdi. Ayrıca Wooyoung'un benimle ne kadar yakın olduğunu da bilmiyorlardı. Dolayısıyla bu yaşananlar onlar için fazlasıyla şok ediciydi.

Yunho'nun kendine verdiği söz doğrultusunda neredeyse her şeyi anlatmıştık. Ağızları açık bir şekilde bizi dinlemişlerdi. Seonghwa, sessiz kalırken Mingi oldukça büyük bir tepki göstermişti. Eğer araya girmesem Yunho'nun yakalarına yapışacaktı.

Seonghwa onu tutmaya çalışırken sinirle burnundan soluyor ve "Neden yaptın bunları?!" diye bağırıp duruyordu. Sonuç olarak Yunho'yu dışarı çıkarmıştım. Mingi ve Seonghwa şuan ne yapıyorlardı bilmiyordum ama Wooyoung'un başında beklediklerine emindim.

Ellerimi Yunho'nun mavi saçlarının arasına daldırıp okşamaya başladım.

"Şuanda her şey çok taze Yuyu'm. Lütfen sabret, olayları anlamlandırması için ona zaman tanımalısın."

Yunho burnunu çekmeye devam ederken sözlerimle hıçkırıkları biraz olsun hafiflemişti.

"Ben bir korkağım San, Mingi'ye cevap bile veremedim. Bütün bunları ondan hoşlandığım için
yaptığımı söyleyemedim. Kalbim acıyor..."

"Kendine yüklenme-..."

"Ehem..."

Yan tarafımızdan gelen kalın sesle ikimiz de bakışlarımızı o tarafa çevirmiştik. Bu kişi Mingi'ydi...
Acaba ne zaman gelmişti?.. Daha da önemlisi Yunho'nun az önce dediklerini duymuş muydu?..

"San, Wooyoung uyandı. Seni görmek istiyor."

Ayağa kalktığımda Yunho'da benimle birlikte ayağa kalkmıştı. Mingi ise aramıza geçerek Yunho'nun tam önünde durmuş, kolunu tutmuştu.

"Sen kalıyorsun."

Yunho, kızarmış gözleriyle tepkisiz şekilde Mingi'ye bakıyordu. Bu şekilde kendini ezdirmesine izin veremezdim.

"Ona bu şekilde davranamazsın."

Yunho'yu tutan kolunu kavramış ve çekerek indirmiştim. Mingi ise yarım ağız sırıtarak bana bakıyordu.

𝙏𝙝𝙚 𝙇𝙖𝙩𝙞𝙗𝙪𝙡𝙚 | 𝘸𝘰𝘰𝘴𝘢𝘯⋆ Where stories live. Discover now