"Daha önce hiç gitmediysen oraya da beraber gideriz. Az önceki soruma gelecek olursak, Fransa'dan ne zaman döndün?" Ben kurduğu cümlenin anlamını kavramaya çalışıyorken Lara yutkunarak Barlas'a bakıyordu. Barlas'ın ise yüzünde muzip bir gülüş vardı.

"Nerden biliyorsun sen Fransa'da olduğumu?"

"Kendini kandırma, Lara. İkimiz de kim olduğumuzu gayet iyi biliyoruz. Sesimi, yüzümü, geçirdiğimiz onca değerli vakti iki yılda unutabildiğine inanıyorsan yanılıyorsun. Çünkü ben unutamadım." Lara kaşlarını çatarak Barlas'a bakarken o da bu durumu anlamamış gibi duruyordu. Keşke birisi de bana anlatsa.

"Hiçbir şey anlamıyorum. Kimsin sen? Ne vaktinden bahsediyorsun?" Barlas boğazını temizleyip tekrar konuşacaktı ki Lara'nın arkasından gelen araç yüzümde tebessüm oluşturdu. Sonunda Bora gelmişti. Arabayı tam ortaya park edip hızla arabadan çıkarak yanımıza geldi.

"Bora," diye mırıldandığımda ilk önce gözleriyle beni süzdü. Bir yerimde birşey var mı diye kontrol etti. Ardından kaşlarını çatarak Lara ve önünde duran Barlas'a baktı. Lara koşarak gelip Bora'nın boynuna atlamasıyla Barlas bir iki adım geriledi.

"Abi! Hiç gelmeyeceksin sandık. Çok özledim seni!" Diye ağlamaklı sesle konuştuğun da Bora'nın öfkeli bakışları hala Barlas'ın üzerindeydi. Lara abisinin boynundan ayrıldıktan sonra Bora hızlı adımlarla gelip Barlas'ın önünde durdu.

"Ne işin vardı kardeşimin dibinde? Kimsin sen?" Barlas ilk başta hiçbir şey söylemeyip put gibi baktı. Ardından ağzını aralayarak konuştu.

"Barlas Şahin. Düşmanının sağ kolu, ama aynı zaman da onu kendi elleriyle öldüren kişiyim. Memnun oldum." Elini uzattığında Bora'nın göğüs kafesinden sert nefesler aldığını anlayabiliyordum. Herhangi bir saldırı açısından Bora'nın yanına geçip hafifçe kolunu tuttum.

"Neden yaptın bunu? Amacın ne lan senin?" Onu ilk defa böyle sinirli görüyordum. Adam da haklıydı. Hem kardeşini hem sevdiği kızı kaçırırlarsa ve üstüne üstlük kardeşinin ağzının dibinde duran bir adam görürse kim olsa sinirlenir.

"Köstebektim. Bu son yaptığı şey de...yani bu iki kıza silah tuttuğunu gördüğümde öldüreceğini düşündüm. Bardağı taşıran son damlaydı artık. Diğer üç adamı Afra bir şekilde bayıltınca Kadir'in kafasına sıkıp kaçmamız zor olmadı. Afra ve Lara'ya kaçmalarını ve buradan bir an önce kaybolmalarını söyledim fakat hala gitmediklerini görünce yanlarına geldim. Şimdi anladım, demek ki seni bekliyorlarmış." Barlas gayet sakin bir tonla konuşurken Bora'nın hala kafasına yatmayan şeyler vardı. Ona inanmıyordu, bir planı olduğunu düşünüyordu. İyi ki az önce Barlas ve Lara arasında geçen konuşmalara şahit olmamıştı...

"Bu burada bitmedi. Bu yaptığının altından birşey çıkarsa kendini Kadir'in yanında bilirsin Barlas Şahin." Dedi. " Afra, Lara! Hadi geçin arabaya."

Dediğini yapıp ikimiz de arabaya geçtik. Ardından Bora da geldiğin de ilk kendi kemerini, sonrada uzanarak benim kemerimi takmıştı. Lara arkada oturduğu için kemerini takmadı. Açık olan kollarımda gözlerini gezdirdiğin de morarmış olduğunu farketti. Adamlar kolumu tutarken fazla sıkmış olmalılar.

"İyi misiniz?" Diye sordu.

"İkimiz de iyiyiz. En azından fiziksel açıdan." Dediğim de gözleri dudağıma takıldı. Baş parmağını yaklaştırıp dudağımın üzerine koyarak konuştu.

"Kim yaptı bunu?" Anlamayarak kaşlarımı çattım.

"Neyi?"

"Dudağın... Yara olmuş. Kim yaptı?" İlk gün Barlas tokat attığında kanamıştı. Demek ki yara hala duruyormuş.

SEKRETER (+18)Where stories live. Discover now