"E konuşmayı düşünüyor musun?" Miran sabırsızca söylendi, beklemeyi sevmezdi ama merak da vardı bir yanında.

"Tamam." Dedi Eren başını gülüp sallayarak. "Ama sonra kızma, tamam mı?"

Sorusu şüphelendirse de başını salladı Miran. "Söyle artık."

Eren bu sırada ciddileşti. Hâlâ ayakta olduklarını görünce de "Oturalım önce." Dedi. Söyleyeceği şey ulu orta, hele ayak üstü konuşulacak bir konu değildi. Miran denileni yaptı ve beraber geçip bir taşın üstüne oturdular.

"Anlatacağım şey için kimseye de kızma." Bunu söyleme amacı gidip de Asuman'a kızma ihtimaliydi.

"Senin için kavga edeceğimi düşündüren nedir aslan parçası?" Miran'ın bir kaşı havada, dudağının bir tarafı da keyifle kıvrılmıştı. Bu sefer eğlendiren taraf kendisiydi, malum karşısındaki adam bu görevi bir süredir rafa kaldırmıştı.

Miran'ın söylediğiyle Eren'in dudağı usulca kıvrılmıştı. Belki söyleyeceği şey onu germeseydi kahkaha da atabilirdi bu söyleme.

Tekrar konuşmaya başladığı için ciddileşti. "Bak. Biz birbirimizi seviyoruz." Derken Miran anlamsızca karşısındaki adama bakıyordu. E bundan bana ne diye bi bakış atmıştı. Eren bunu göz ardı edip devam etti. "Uzun zamadır onun için susuyorum, ısrar etmiyorum."

Miran anlamadığı konudan dolayı dayanamayıp, "Bana ne amına koyayım." Dedi. Buraya Eren'in bilmediği aşk hikayesini dinlemeye gelmemişti, en azından bunu çok iyi biliyordu.

Eren "Lan bi dur, anlatıyorum işte." Diyerek  karşısındaki adam tarafından yediği küfüre tepki gösterdi.

"Siktir lan ordan. Ne anlatıyon?" diye sordu Miran kaşlarını çatarak. "Yok birbirimizi seviyoruz, yok susuyorum bilmem ne. Ne diyorsun?"

Eren, karşısındaki adama dayanamayıp burun kıvırdı. "Şurda ciddi olmaya çalışıyorum ki düzgün anlatayım." Diye söylendi. "Eğer sevdiğim kadının, Asu'nun abisi olmasan şimdiye çoktan çakmıştım ağzına." Son söyledikleri tamamen ağzından kaçmıştı, bu şekilde söylemek gibi bir niyeti yoktu.

Son söylenen söz ortaya bomba etkisi gibi düşmüştü. Eren söylediğini yeni fark edince ağzından siktir diye bi küfür kaçtı. Miran ise yeni fark ettiği ile gözlerini Eren'in üstüne kilitlemiş gibiydi.

Ortamda ekran ikiye bölünmüş; bir tarafta Eren diğer tarafta Miran aralarında da şimşek işareti çakıyordu şu an. Tam olarak böyleydi hâl.

Eren, Miran'ın ne yapacağını beklerken gözünü kırpmadan kendisine bakıyordu. Ama asla ve katiyyen beklemediği bir şey olmuştu. Eğer bunun olacağını bilseydi kendisine bakmak yerine usulca ayaklanırdı.

Miran'ın suratına geçirdiği yumruk ile vücudu arkaya, toprağın üzerinde yer buldu.

Diğerlerine göre yumuşak mı davranacaktı Miran, demişti. Siksinler o cümleyi kuranı. Gayet de sert bir yumruk yemişti. Her şeyi geçmiş, yüzünde en sevdiği yer olan burnuna vurmuştu, işte en çok bu acıtmıştı. Bunun için oturup ağlayabilirdi. Ama onu yapmak yerine acıdan dolayı kapanan gözlerini açıp kendisine vuran adama baktı.

"Neydi bu şimdi?" diye sordu bir eli kendisince mükemmel olan burnundayken.

Miran, "Kardeşimin başına en ufak bir şey gelirse diye bir ön gösterim." Diyerek kendisine sırıtan adama sinirle baktı Eren.

"Lan ne alaka? Bir şey mi yapmışım?" diyerek toparlandı Eren. Burnundan gelen kanı görmesi ile de öfkeli bir nefes almak zorunda kaldı.

Miran ise bu görüntüyü umursamadan ayağa kalktı. Erenin önünde durup bir elini de tehditkar şekilde omzuna yerleştirdi. "Biz önden tedbirimizi alalım da sonradan canımız yanmasın." Diyerek tuttuğu omza iki kere vurup yanından ayrıldı.

AĞA'NIN SEVDASIWhere stories live. Discover now