"Çok sıcak bu"diye mızmızlandığında gözlerimi büyüterek ona bakıyordum."Ayrıca tadı da biraz kötü"diye söylendiğinde hayatımda hiçbir zaman bakıcı olmayacağımı anlamış oldum.Zaten çocukları sevmezdim.Hep mızıkçılanır birşeyleri beğenmezlerdi.Gerçi Ege'de şuanda farklı bir konumda değildi ama.

"Napıyım üflüyüm mü çocuk musun sen ya;"diye cırladığımda yüzündeki memnuniyetsiz ifade hâlâ duruyordu.Bu adam ciddiydi!Suratıma bakıyor benden bir hareket bekliyordu.Oflayarak kaşığı üflemeye başladım.Bunu yaptığıma inanamıyordum.Kulaklığım olmasa bir dakika bile tenezzül etmeteceğim adama resmen kendi ellerimle yemek yediriyordum.Yorgunluktan gözleri kapanmaya başlıyordu.

O da hayliyle yorulmuştu.Bir ameliyata girmiş ve çok kan kaybetmişti.Bu haline ne kadar üzülsem de hasta haliyle bir kadının göğsüne bakmasını hatırlayınca bir kez daha ona acımaktan vazgeçtim.Tam bir şikayet daha etmek için ağzını araladığı sırada kaşığı bütünüyle ağzına soktum.Bu hareketime ilk başta şaşırsa da ağzına gelen tat ile yüzünü buruşturdu.

Ardından muzip bir gülümseme ile bana bakarken bu gülümsemenin altında ne yattığını merak etmiştim.Göz ucu ile çorbayı işaret etti."Tadı garip bir tatsana"dediğinde merak etmemiş değildim.Bu çorbayı ilk defa görüyordum.Gerçi ben bu zamana kadar çok nadir çorba içmiştim.Annem hasta olduğum zamanlar ara sıra yapardı.O zamanlar kendimi dünyanın en şanslı çocuğu hissederdim.Ta ki çorbalarda ilaç olduğunu öğrenene kadar...

Bana zahmet bırakmayarak kaşığı eline aldı ve bunu kendisi yapamıyormuşçasına bana doğrulttu.Madem kendi yemek yiyebiliyordu o zaman neden benim elimle yedirtmemi istiyordu!Bir ona bir de bana doğru uzattığı çorba dolu kaşığa baktım.Biraz tereddüt etsem de kaşığı ağzıma aldım.Acaba içinde zehirli birşey varsa tek kendisinin ölmemesini falan mı istiyordu?

Çorbanın tadı ciddi anlamda garipti.Biraz kötü olduğu doğruydu.Sanırım yeşil mercimek çorbasıydı.Kaşığı ağzımdan çıkardığında piç sırıtışı ile bana baktığını fark ettim.Ona döndüğümde bu işin altında bir ibnelik olduğunu anlamıştım.

"Ne oldu?"dedim göz kırparak.Bu göz kırpma alışkanlığını sanırım kesinlikle edinmiştim.O Cenk denen çocuk sürekli bana göz kırptığından ne karşılık vereceğimi bilmiyordum.O yüzden bende onun gibi göz kırpıyordum.Onun yanındayken garip bir şekilde tedirgin hissediyordum.Sanki her hareketimde beni yargılayacakmış gibi geliyordu.

"Biyolojik olarak öpüşmüş olduk"dediğinde gözlerimi büyüterek ona baktım.O ise yüzündeki gülüşü silmeden kaşığı gösterdi.Ne dediğini anlamış olarak hızlı hareketler ile dudağımı silmeye başladım.İlk öpücüğümü sapık bir adama vermiştim.

Hızlı bir şekilde ayağa kalkarak kolum ile dudağımı silmeye başladım.Utanmasam dudağımı yerinden söküp çamaşır makinesine atıcaktım.Hayır saçmalıyordu!

Ona doğru döndüğümde halinden memnun bir şekilde beni seyrediyordu."Saçmalama öyle şey mi olur sapık herif!"diyerek kendimi teselli etmeye çalışıyordum.Evet evet nerede görünmüş kaşık yolu ile öpüşüldüğü fakat kendimi gene de kötü hissediyordum.Ona yemek yedirende kabahatti gitsin kendi yesindi.Kızları bir oyuncak olarak kullanıp ardından da çöpe attığı gibi sanırım bana da öyle yapmaya çalışıyordu.İlk başta bana aşık olduğunu sanacak ve onu sevecektim sonra ortada da damdazlak kalacaktım.Yok ya!

Elim çantama gittiği zaman telefonumu çıkarıp saate baktım.Saat on bire geliyordu!

Hızlı bir şekilde odada volta atarken başıma kalmış bu adam ile nereye gidebileceğimi düşünüyordum.Lanet vicdanım yerinde durmuyordu.Çocuğu öyle ortada bırakamazdım.Ama nereye götürebilirdim ki?Düşüncelere dalmışken aklıma gelen fikir ile duraksadım.

Ara SokakWhere stories live. Discover now