1- Yaşam Mücadelesi

20 6 0
                                    

15/10/2156

Sessizlik kulaklarında uğuldamaktaydı, gözleri sessizliğin acısıyla yanarken, kulaklarında çağlayan ses gitgide artmaya devam etti. Öylesine ki bir uğultu tüm bedenini sarstı ve yakıcı bir elektrik dalgası tüm vücudunda dolaştı. sarsılarak uyanıp etrafa baktığında gördüğü tek şey beyaz ışıklardan ibaretti. Vücuduna iliştirilmiş kabloları ve içlerinden hızla akan sıvıları gördü, bir laboratuvarda olduğunu fark ettiğinde ise önündeki kapı açıldı, artık her şey için çok mu geçti?

Onu gördüğümde, buraya nasıl geldiğimi, neler olduğunu hatırladım, ve bana söylediği sözleri...

''Seni düzelteceğime söz veriyorum, böyle yaşamak zorunda değilsin, Ender istersen herkes sana hayran olabilir, gene sen istersen herkes senden korkabilir, seçim sana kalmış... Oradan oraya sürüklenmekten, itilip kakılmaktan bıkmadın mı? Sana ölümden farklı bir yol gösteriyorum, eğer bu uğurda ölürsen, en azından boşu boşuna ölmüş olmazsın. ''

Söylediği sözler zihnimde yankılanıyor, bana bakıp gülümsemesi içimi ürpertiyor. Onu görünce kendimi bir laboratuvar faresi gibi hissediyorum, bedenimde hissettiğim acıyla, kalbimdeki üzüntü birbirine karışıyor. Onun iğrenç yüzünü görmek istemiyorum, çünkü bana yalan söyledi, bana daha önce denenmemiş bir yöntem sayesinde, haraket ettirebileceğim bacaklara sahip olacağımı vaat etmişti fakat bacaklarımı görüyorum, onlar hala benim -sakat- bacaklarım, aynı zamanda tüm bedenim acıyla kıvranıyor, onun üzerimde yaptığı deney işe yaramamış olmalı.

Adımları yanıma yaklaşırken doktorun sesini duydum, ''Ender'' dedi gür sesiyle ''Nihayet derin bir uykudan uyandın.'' ardından bir düğmeye bastı ve üzerinde bulunduğum sedyeyle birlikte doğruldum. Onun yüzündeki şeytani gülümsemeyi gördüm. Konuşamayacak kadar acı doluydum, ''Bana niye öyle bakıyorsun? Şimdi acı çekiyor olabilirsin, bu normal, genlerin değişiyor ve vücuduna enjekte ettiğim ilaçlar, seni, yeni bir sen için hazırlıyor.'' dedi neredeyse hırlayarak sordum, ''Bacakların iyileşecek demiştin.'' gülümsedi ve sanki söyleyeceklerinin duyulmasını istemiyormuş gibi etrafa bakındı, ''Onlar yeni bacakların Ender, sana söz verdiğim gibi, seni iyileştirdim. Bunlar için endişelenmene gerek yok. Şimdi sadece biraz uyumalısın, uyandığında, kendini daha iyi hissedeceksin.'' dedi ve ona cevap vermeme fırsat bırakmadan sağ koluma bir iğne sapladı saniyeler içinde, uyuşarak, uykuya daldım.

Kendimi bir rüyanın içinde buldum: Koşuyorum, rüzgar sertçe yüzüme vuruyor, bir kasırga bana doğru yaklaşıyor fakat ben yalnızca bacaklarımla koştuğum için şaşkınım. Yanından geçip gittiğim insanlar bana kızgın sözler haykırıyor, ''Boşuna koşma, fırtına seni eninde sonunda yutacak.'' bunun ne anlama geldiğini biliyorum, beni yok edeceklerini biliyorum ama şimdi beni neden yok etsinler? Artık hasarlı değilim.-17 yaşıma geldim ve hasarlı olmam nedeniyle öldürülecektim, çünkü böylece yaşamanın benim için anlamsız olduğu kanaatindeydiler.-

Koşmaya devam ediyorum, hayır, yaşıyorum. Yaşayacağım... Daha hızlı koşmalıyım.

Koşarken yer ayaklarımın altından kaymaya başlıyor, durduğum anda, hemen önümde kocaman bir uçurum açılıyor. Uçurum giderek büyüyor, ben ise gökyüzüne bakıyorum, yağmur damlaları, yüzümü ıslatıyor. Sonra kara bulutlar gürleyerek, şimşek çakıyor, şimşeklerin çoğu benim etrafımda çakıyor fakat bana zarar vermiyor, ardıma dönüp kasırgaya ve tek tük insanlara bakıyorum. Kasırga, şimşek çaktıkça, uzaklaşıyor, insanlar şimşek çaktıkça ölüyor. İçimde bir rahatlama ile gökyüzüne bakıyorum, yağmur damlaları giderek, kan damlalarına dönüşüyor...

Nefes nefese uyandığımda, rüyanın etkisinden çıkamamıştım. Etrafa bakındım, laboratuvarda değildim, beyaz bir odaya alınmıştım. Oturduğum yerden üzerimdeki ince battaniyeyi kaldırdım, ayaklarımı kımıldatmaya çalıştım.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Mar 31 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

GÜCÜN MAHKUMUWhere stories live. Discover now