11- Yüce Divan

32 12 19
                                    

Bölümlerin yapay zekayla oluşturulan videosu için profilde yer alan linke tıklayınız...


13 Şubat 2820

"Yıldırımların Lordu Bartmon öldü," dedi Linbro kelimeler ağzından o kadar kolay çıkmıştı ki kendisi de şaşırıyordu. Üstatlar Konağı'nın boş salonunda, altın kubbesinde yankılandı sözcükler. Hava büyücülerinin en önemli makamlarından birinde olan Bartmon eşsiz bir güce sahipti.

Yüce Üstat Dnar'ın eli uzun sakalına gitti. Uzun beyaz saçları omuzlarını aşmıştı, açık mavi gözlerinde garip bir gizem vardı. Elleri uzun mavi cübbesinin içinde kayboluyordu. "Bartmon nereye gitmişti? Divanı görevi konusunda bilgilendirecek misiniz Yüce Üstat?"

Linbro, bir süre sessiz kaldı. Gerçeği söylemesi imkânsızdı. Linbro'nun gözü Darenh'e takıldı. Bartmon'un ölümünün ardından sessizleşmişti. "Özel bir görevi vardı." Üstelemelerini istemediği her halinden belli oluyordu. Salon yeniden sessizliğe gömüldü. Yeryüzünün kudret sahibi sekiz büyücüsü uzun zamandır hissetmedikleri bir duygunun esiri olmak üzereydi. Korku!

Vekiller parlak beyaz mermer çemberin ortasında ayakta duruyordu. Konağın altın kubbesinde içeriye ay ışığıyla beraber tedirginlik sızıyordu. Yüce üstatlar altın tahtlarına gömülmüştü. Sessizliği bozan Linbro oldu. "Saldırı burnumuzun dibinde Nron geçidinde oldu. Bunu hissettim, Huzursuz Orman'ı Bartmon'un büyüsü sarmış. İzleri her yerdeydi." Sesinde garip bir kuşku vardı. Darenh bana Bartmon'un öldüğünü bildirdin, onun mücadele içinde olduğunu hissetmedin mi?

"Bartmon döndüğünde, geçitte dengiyle karşılaştı, gücünü son damlasına kadar kullandı ve rakibi onu alt etti?" Hallraz'ın kahverengi gözlerinde merak vardı. Temkinli yaklaşıyordu. Linbro'nun bir şeyleri gizlediğini çok iyi biliyordu.

Hallraz'ın imalı sözlerinden rahatsız olmasına rağmen haber kaynağından bahsetmek istemiyordu. Bartmon ve Darenh'in gizli bir bağ ile birbirlerine bağlı oldukları duyulursa Divan bunun altını eşeler didik didik ederdi. Linbro'nun istediği son şey Yüce Divan'ın baskısıyla karşılaşmaktı. Üstatların yüzlerine yerleşen sabit ifadeden o an ne hissettiklerini anlamak güçtü. Üstatlar tüm duygularını gizliyordu. Geçitte cisimsizle mi yüzleşti? Bir şey elde etmiş olsa ya da zor duruma düşse geçen seferki gibi bağ aracılığıyla Darenh'e durumunu bildirmez miydi? Yoksa bu kez o fırsatı bulamadı mı?

Kafası karma karışıktı, düşünceleri birbirine geçmişti. Sonunda uzun süren sessizliğinin farkına vardı. Herkes onun açıklama yapmasını bekliyordu. Beni bilerek mi kışkırtmaya çalışıyorsun Hallraz! Açıkça aklıma Bartmon'un elinde bir şey olduğu düşüncesini sokmak istiyorsun. Bu sayede olanları anlatıp yardımınızı isteyeceğim öyle mi? Gizli konseyimiz hakkında ne kadar bilgiye sahipsin? Linbro'nun giderek artan sessizliği divanın sabrını zorluyordu. "Yıldırımların Lordu öldü hepsi bu kadar. Artık bu divanda daha fazlası konuşulmayacak!" Şu yeşili cübbesiyle üstatlar arasındaki en göz alıcı isimdi. Göğsünde ve omuzlarında altın işlemeler vardı. Linbro kısa beyaz saçları ve sakalsız, gergin yüzüyle diğer üstatlardan genç görünüyordu.

Divan'ın üzerini kaplayan şüphe bulutu mide bulandırıcıydı. Bu konu yeni bilgiler, gelişmeler elde edilene kadar kapanmıştı. Yüce Üstat susma hakkını kullanmıştı. Divan, Yüce Üstadın söylemek istemediklerini söyletebilecek kuvvete sahip değildi. Yüce Üstatlar kendi topluluklarını ilgilendiren birçok sırra sahipti.

Hallraz ne düşüneceğini şaşırmıştı. Bartmon'u öldürecek kudret kimde olabilir diye düşündü. "Bunun arkasında bize anlatmadığın ne var Linbro," dedi sesi mesafeliydi.

The Lost CrownWhere stories live. Discover now