RUH DÜĞÜMÜ (Sivri Kulak Günceleri-2)

Takas - Efe-

Perta'nın delici bakışlarının altında stres kontrolü yapabilmek epey zordu ve Efe de sırtını ıslatan terden rahatsız olmuş durumdaydı. Üstelik havanın buz gibi dokusu terini hızla soğutuyor ve teni için nahoş hislere yol açıyordu. Hasta olacağım, diye düşündü beti benzi atarken. Belki şu an bile hastayım. Perta'yla takas usulü uygulayabileceğini hangi kara günde düşünmüştü acaba? Bahtsız bedevi değil artık bahtsız Efe diyeceklerdi insanlar birbirlerine. Diyar'da geçirdiği iyi gün sayısı ne kadardı? Bir mi? O gün zaten Meres'le tanışmıştı ama aynı gün bir kii'fa da aç dürtülerle peşine takılmıştı. İyi günü bile lekeliydi burada.

Hal böyleyken Perta'ya, koskoca Baş Yardımcı'ya kafa tutmuştu. Sen bize bilgilerini vereceksin ve biz de seni ödüllendireceğiz. Şimdi düşününce bu cümle, Efe'nin üzerinden dökülen aşırı bol bir kıyafete benziyordu. Uygunsuzdu. Keşke Meres'in konuşmasına izin verseydim, diye hayıflandı.

Hafifçe öksürerek genzini temizledi ve kazanmaya çalıştığı zamanın çoktan tükenmiş olduğunu fark etti. Perta'nın merakla havalanan kaşları gözlerini yok edecek kadar çatılmıştı çünkü. Kum saatine dönen kaşlar, diye düşündü ve kolunu çimdikledi. Saçma düşünceler devri sona ermişti. "Şimdi, şöyle ki..." Dudak içini kemirmeye başladı. Gliondel'in katil olması, çok ciddi bir gerçekti ve Perta'nın bunu öğrenmeye hakkı vardı. Ama sonrasında olabileceklerin ihtimali Efe'yi korkutuyordu. Diyar zaten çürüyordu bir de en beterinden kana mı bulanacaktı. Hem buna sebep olmayı kesinlikle istemiyordu. Kahraman yerine, yeni krala pusu kuran bir haine dönüşme hızı ışıkla yarışabilirdi. "Birtakım duyumlar aldık ama öncesinde... Buraya gelme sebebimiz aslında arkadaşımız Hayal."

Perta düşünceyle çenesini sıvazladı. "Bunu tahmin ediyordum zaten ama..." Duraksadı. "Kendinizi her şeye hazırlasanız iyi olur."

"Bu da ne demek?" Efe paniklemişti. "Öylece bir insanı kaçırıp zindanlara tıkıyorsunuz ve başına ölüm gibi hayli berbat şeyler de gelebilir, öyle mi?"

"İnsan kanı çok değerli. Eğer hayatta kalmak istiyorsak..."

"Gidip insanları ikna edin o halde ama siz... Kalbiniz yokmuşçasına kan çalma yoluna gidiyorsunuz." Efe dudaklarından fırlayan tükürükleri kayıtsızlıkla izliyordu. Normalde böyle hiddetlendiği için kendinden nefret ederdi.

"Mecburuz." Perta fazla sakindi, insanı çıldırtacak kadar sakin. "Geçit mühürlü ve Suvilla her zamankinden de güçlü. Hayatta kalmak için insanlara ihtiyacımız var ve Diyar'daki insan sayısı her daim çok az olmuştur. Hem sorsak bile bizim daimi kan stoğumuz olmayı kabul ederler miydi, hiç sanmıyorum."

"Siz de onların yerine karar verip tüm hayatlarını ellerinden alıyorsunuz öyle mi?" Meres'in de yüzü renklemişti, öfkeyle harlanan damarları yanaklarına son sürat kan pompalıyordu. "Oğlunuzun hakları için buradasınız Baş Yardımcı, peki o insanların hakları ne olacak? Ölenler için kimi yargılayacaksınız?"

"Kimseyi. Diyar kuralları sadece elfler için geçerlidir, insan haklarını korumak için yaratılmadık biz. Elf ırkını sürdürmektir asıl hedefimiz." Perta öne doğru, ikisine doğru eğildi. "Hem sorarım size, elfler dünyaya geçebiliyor olsa insanlar bize nasıl davranırdı? Evlerinde ağırlayıp yataklarını mı sunardı bize? Yoksa bizi katletmenin türlü yollarını mı bulurlardı? Burayı keşfetmeleri ne kadar sürerdi peki?" İtiraz bakışlarını görünce elini kaldırdı. "Üç beş insanı değil, tüm dünyayı kastediyorum. Diyar'ı yok etmelerinin önüne kim geçebilirdi Efe? İçinizdeki iyi ruhlar bu kıyıma engel olabilir miydi? Hiç sanmıyorum." Tekrar sırtını dikleştirdi. "Irkımızı önde tuttuğumuz için suçlu değiliz, insanlar gibi hiç değiliz. Dünya'yı yıkmadık, birlikte gelişmeye çalıştık. İhtiyaç halinde bazı insanları esir ettik evet ama hiçbirinin canını sebepsizce yakmadık."

Efe öfkesinin birazcık da olsa azaldığını hissetti. Perta cidden mantıklı konuşuyordu ve Efe kendi ırkını savunacak herhangi bir kelimenin dudaklarına ulaşamadığını hissetti. Buna sebep olanlara içinden küfretti ve Hayal'in iyi olması için de dua etti. "Üzgünüm ama anlamalısınız. O bizim arkadaşımız ve ona bir şey olmasına izin veremeyiz."

"Umuyorum ki iyidir, ben sadece sizi her türlü olasılığa hazırlamaya çalışıyorum." Perta bir süre Efe'nin düşüncelerini toparlamasını bekledi. "Bana sunacağın bilgi neydi Efe?"

"Merfos katil değil." Efe bunu hiç düşünmeden söylemişti, doğru olanın bu olduğunu biliyordu çünkü. Hakikati değiştirmek lekeli bir işti ve bir cana kıymak kadar korkunç bir sona gebe olabilirdi. Bu yüzden bir karar vermişti. "Oğlunuz kralı öldürmedi."

Perta'nın yutkunması çok derindi, ademelması o kadar zorlanmıştı ki gerilen deri adeta yırtılacaktı. "Anlat."

"Çok bir şey bilmiyorum, yollarımız ayrılmadan önce Ekin bizi yönlendirdi. Hayal'le birlikte Merfos'u kurtarmamızı da söyledi bize. Katil o değil, dedi ama daha fazla bilgi de vermedi." Efe bakışlarını kaçırmamaya çalıştı. Evet hakikati söyleyecekti ama ortalığı karıştıran kişi olmamaya hala kararlıydı. Yüzleşmeyi baba kız birlikte halledecekti ve gerçeği söyleyip söylememek tamamen Ekin'in kararı olacaktı.

Meres'in bakışlarını da üzerinde hissetti ve yanakları kızardı. Kötü bir karar mı vermişti acaba ama siyah bakışlar gurur doluydu sanki ve Meres'in dudakları da gösterişsiz bir tebessümle kıvrılmıştı. Sanıyordu ki iyi bir iş çıkarmıştı.

"Böylece." dedi Meres ellerini çırparak. "Sıra sizin bilginize geldi Baş Yardımcı."

Perta hala şoktaydı ve soğukkanlı duruşuna rağmen içindeki kargaşa kendini bir hayli hissettiriyordu. Yine de kendini belli ölçüde toparladı ve boğazını temizleyerek konuşmaya başladı. "Merfos dışında ziyaret edeceğimiz biri daha var ve gördüğünüz zaman kuşkusuz çok şaşıracaksınız."