3- Kavga

30 2 0
                                    

Arabanın arka koltuğunda oturmuş camdan dışarıyı izliyordum. Beni ilk kez Emirin okulundan aramışlardı ve şaşırdığım tek şey bu da değildi. Dediklerine göre Emir okulda bir çocukla kavga etmişti ama emindim altında güçlü bir sebep vardı. Emir asla durduk yere kavga eden bir çocuk olmamıştı.

Aslında Serhatın beni böyle rahat bir şekilde tek başıma göndereceğini düşünmemiştim ama acil işi çıktığı için benim gitmemi istemişti ve kaçmam konusunda beni uyarmayıda unutmamıştı.

Aklımda kaçmak için henüz bir plan yoktu ve bu sefer daha dikkatli olmalıydım. Tek başıma bir yere giderken bile yanımda ya şoför oluyordu ya da korumalar oluyordu.

En sonunda araba durduğunda dışarı çıktım ve okulun içine doğru ilerlemeye başladım.

Üzerime çok abartılı şeyler giymemiştim beyaz uzun kollu bol bir tişört giymiştim. Altına da gri renk bir eşofman ayakkabı olarakta yine beyaz bir ayakkabı tercih etmiştim.

Okulun içine girdikten sonra karşıma çıkan ilk kadın öğretmene müdürün odasını sordum. "Merhaba hanımefendi müdürün odası nerede acaba?" diye sorduğumda gülümseyip cevap verdi
"En üst kata çıktığınızda karşınıza çıkan ilk oda müdür beyin odası üstünde zaten ismi yazıyor anlarsınız." deyip gittiğinde daha fazla vakit kaybetmemek için hızlıca en üst kata çıkmaya başladım.

Kadının dediği gibi karşıma çıkan ilk oda da bir isim yazıyordu. Kapıyı tıklatıp hemen içeri girdim ve geciktiğim için müdür beyden özür dileyip tek koltuklardan birine oturdum. Konuşmaya başladım. "Emir hiç kavgaya karışmamıştı bu sefer ne oldu da kavga etti?" sorduğum soruyla müdür de konuşmaya başladı.

"3.cü ders bittikten sonra tüm öğrenciler bahçeye iniyor ve yirmi dakikalık teneffüslerini bahçede tamamlıyorlar." dediğinde kafamı salladım ve devam etmesini bekledim konuyu çok uzatıyordu ve zaten bir erkekle konuşmam yetmiyormuş gibi bu adam konuyu fazla uzatıyordu. Serhat manyağı umarım bu yüzden bana zarar vermez.

"Ve Emir sınıf arkadaşlarından birinin kafasına taş fırlatmış ne kadar arkadaşından özür dileyip barışmasını istesekte bunu yapmıyor. Ben doğru olanı yaptım deyip duruyor daha çocuk oldukları için pek üstünde durmak istemedik ancak oğlunuzla konuşursanız iyi olur. Mertin annesi okulumuz için çok şey yaptı böyle birini kaybetmek istemeyiz." dediğinde adamın cimriliğini görmemezlikten gelmeye çalıştım ve Emirin nerde olduğunu sordum. "Revirde ve öğretmenleri hala onlarla konuşuyor. Mertin de annesi birazdan  gelecektir." dediğinde revire gidelim deyip ayağa kalktım.

Adam kapıyı açıp önden gitmeye başladığında bende dışarı çıkıp kapıyı kapattım ve arkasından ilerlemeye başladım. Revir de sanırım bu kattaydı çünkü aşağı inmemişti. Sonuçta merdiven hemen yanımızdaydı.

En sonunda revirin önüne geldiğimizde kapıyı açtı ve içeri girdik. Emir kapıya arkası dönük bir şekilde Mert denilen çocuğun önünde oturmuştu. Yanına adımlayıp bende Emirin yanına oturdum ve olayı bana anlatmasını istedim ama bana bile dönüp bakmamıştı. Kollarını önünde birleştirmiş sinirli bir şekilde karşısındaki çocuğa bakıyordu.

Bende dayanamayıp Mert denilen çocuğa bakıyordum oda kafası sargılı bir şekilde Emire bakıyordu. "Mertcim neler olduğunu anlatmak ister misin?" dediğimde Mert kafasını kaldırıp bana baktı ve konuşmaya başladı. "Arkadaşımla dışarıda banklardan birinde oturmuş konuşuyorduk sizin bu deli oğlunuzsa elinde ki, kocaman taşı kafama fırlatdı." Lafını bitirir bitirmez hemen Emir konuşmaya başladı.

"Yalan söylemeyi kes artık o arkadaşım dediğin çocuğu dövüyordun sizi ayırmaya çalıştığımda bana da vuracaktın ben sadece kendimi korudum." dedi bağırarak. Sesinden bile ne kadar sinirlendiğini anlıyordum. Emir hiç bir zaman kavga eden bir çocuk olmamıştı ve burda haklı olanda Emirdi. O o hiç bir zaman yalan söylemezdi bugüne kadar bir kavgaya karışmış olsaydı okul yine şimdi olduğu gibi bana bunu bildirirdi.

Gözlerimi kapayıp derin bir nefes aldım ve "Emir annecim hadi biz tek başımıza konuşalım tamam mı?" deyip sorar gibi Emire baktım o da tamam anlamında kafasını salladığında onu kucağıma aldım ve dışarı çıkıp kapıyı ardımdan kapattım.

Emiri yere bırakıp önünde diz çöktüm o hep anlayışlı bir çocuk olmuştu emindim anlayacaktı ne demek istediğimi. "Emir,  baba bu olayın uzadığını öğrenirse bize çok kızar tamam mı? lütfen bu seferlik o çocuktan özür dile ve olay kapansın." lafımı bitirdikten sonra elimi kaldırım yanağını okşadım ve "Anne için" deyip kafamı sağ tarafıma doğru hafifce eğdim.

En sonunda o da pes etmiş gibi omuzlarını indirdi ve ellerini çözdü. "Tamam anne bu seferlik senin için özür dileyeceğim ama gelecek sefer yine öyle bir şey yaparsa bu sefer taşı kafasına fırlatmakla kalmam." dediğinde güldüm ve onu kucağıma alıp kokusunu içime çekerek yanaklarından öptüm "Akıllı oğlum benim" dedim ikimizinde duyacağı bir şekilde.

Revirin kapısını açıp içeri girdik Emiri yere bıraktım ve Mert denen çocuğun yanına gitmesini izledim. Mert yaşıtlarına göre daha olgun gözüküyordu ve daha uzundu o da emirin karşısına geçtiğinde fark etmiştim bunu.

Emire kibirli bir bakış yolladı ve diyeceklerini önceden sezmiş gibi alayla sırıttı. O an Emirin haksız olduğuna dair en ufak şüphem bile yok olmuştu.

Böyle küçük çocuklar nasıl zorbalık yapabiliyor kibirli oluyorlardı anlamıyordum bence ebeveynlerininde hataları vardı.

Emir en sonunda kendini sakinleştirip ellerini önünde birleştirdi ve kafasını aşağı eyip kısık bir sesle "Özür dilerim" demişti. Mert sıkılmış bir şekilde gözlerini devirdi ve "Duyamadım daha yüksek sesle söyle." dediğinde bende ellerimi sıktım. Sinirlenmiştim oğlumun böyle küçük düşürülmesini istemiyordum ama elimden birşey gelmiyorud şimdilik.

Emir bu sefer daha yüksek bir sesle "Özür dilerim" dediğinde Mertin yüzündeki sırıtış daha da büyüdü ve "Aferim bu seferlik seni affediyorum ama gelecek sefer" dedikten sonra daha kısık bir sesle konuşmaya başladı ne dediğini duymuyordum ama ne demişse bu Emiri çok sinirlendirmişti. Sıktığı ellerinden anlamıştım bunu.

Emir daha fazla orda durmayıp yanıma geldi ve "Gidelim anne." dediğinde kafamı sallayıp kapıya ilerledim.

Tam kapıyı açacakken başka biri tarafından açıldı. Kapı karşımda Azadeyi görmemle şaşırmıştım. Şimdi o çocuğun kibirli hallerinin kime çektiğini anlamıştım annesine çekmişti.

İçeriye doğru adımlarken "Konuşalım"deyip yanımdan geçti ve Emirin yanına adımlayıp onu kucağına aldı.

Derin bir nefes alıp bende yanına gidip tam karşısında durdum. Emir olduğu yerden kıpırdamamıştı bile.

"Çocuğunun yaptığı şeyle alakalı birşey söylemeyecek misin?" diye sorduğunda gözlerinin içine bakarak "Hayır hiç bir şey söylemeyeceğim burda haklı olan benim oğlumken özür dileyende benim oğlum. Hatayı başkalarında aramak yerine dönde kin yumağına dönmüş oğluna bak senin gibi biriyle büyüdüğü için böyle olmuş bence." lafımı bitirdiğinde alayla güldü ve Merte baktı. Mertde aynı şekilde gülmüştü ikisinden de nefret etmiştim o an anne oğul ikiside aynı şeydi.

"Ne olursa olsun oğlunuz çocuğuma taş fırlatmış. Tabii ki özür dileyecekti."

Dediğiyle sinirden köpürmek üzereydim ama kendimi sıktım ve sakin çıkarmaya çalıştığım sesimle konuştum. "O halde sizde oğlunuza zorbalık yapmaması gerektiğini öğretmelisiniz. Emir sadece başka bir çocuğu korumaya çalıştı ama sizin oğlunuz ona da vurmaya çalışınca kendini korumak için yapmış. Burda hatalı olan kim sizce küçük bir çocuğa karşı böyle sert şeyler söylemek istemezdim ama oğlunuzun yaptıklarına bir dur deyin " lafımı bitirir bitirmez hemen Emirin elinden tutup kapıya doğru adımlayıp dışarı çıktık. Emir zaten sırt çantasını kendi almıştı bu yüzden sınıfa gitmemize gerek kalmamıştı.

Eğilip Emirin çantasını elinden aldım ve kendi sırtıma taktım. Merdivenlerden aşağı inip dışarıda bekleyen araca doğru ilerledim ve kapıyı açıp önce Emirin binmesini bekledim ve ardından kendim bindim arabaya.

Eve vardığımızda Serhat hala eve gelmemişti umarım sorun çıkarmaz diye geçirdim içimden kaç saattir okuldaydık bilmiyordum.

Ama hava hala aydınlıktı Emiri odasına gönderdikten sonra kendi odama gittim biraz duş alsaydım iyi olurdu.

****

Ağağağa bölüm sonu gundiler

Vazgeçtiğimiz HayatlarWhere stories live. Discover now