15. Fotoğraf Faciası

Start from the beginning
                                    

Evet hepimiz bunların ne olduğunu biliyoruz ve en az birkaçını yaşayıp deneyimledik. Acı deneyimlerdi uzaktan veya yakından bakınca.

Değil mi?

Ama öyle veya böyle kendimize gelip toparlanmamız gerekmişti,çünkü en başta da dediğimiz gibi hayat siz yıkıldınız diye durmuyordu. Acı ama gerçek olmasını da boşverin ayrıca. Her gerçeğin acıtması gerekmezdi,yanlış kararlar ve adımlarda insanı uçurumun kenarına sürüklerdi. Gerçeklerin acı veya tatlı olması durumuna hitaben iki cümleden bahsedebilirdik, "Bir karar aldıktan sonra içinizde boşluk hissi ve ağlama hissi varsa bu aldığınız kararın doğru olduğu anlamına gelir." Bir diğer cümle ise, "Acıtıyosa unut gitsin,güzel şeyler acıtmaz." Bu iki cümleyi de önce okuyun ve anlayın,sonra ise tekrar okuyun. Evet.

Sizde fark ettiniz değil mi?

Şunu unutmayın ki güzel şeyler acıtmaz, güzelse fayda sağlar ve vücut bile bunu fark eder. Acı şeyler kader değil derstir,sizin büyüme ve olgunlaşma evrenizdeki en büyük ödevleriniz,öğretmenleriniz ve dersiniz. Öyle veya böyle geçmeniz de gerekir. Unutmamanız gereken şey kalbinizin sesini dinlerken aklınız ve mantığınızın sesini göz ardı etmemek.

İşte bende tüm bunları günlerce bol bol düşünüp tartmıştım,belki yanlıştı ama saatlerdir bu yatakta uyanık olmama ve aslında uyumam gerektiği yerde tavanı izlerken olan ve olmayan şeyleri kendi adalet ölçümde sorguluyordum. Yanlış olan da buydu zaten, benim adalet ölçüm adalet sayılabilir miydi? Belki evet belki hayır. Ama işin bir diğer tarafı ise benim kendime yüzde yüz inanıyor ve güveniyor oluşumdu. Bana göre hep en haklı bendim, hep en mağdur kişide bendim,hep ben yani.

Evet bu bencillikti,farkındayım.

İnsan elbette kendine güvenebilirdi ama bazen insanın kendisi de yanılabilirdi ve yıkıcı gerçekler ile yüzleşmek zorunda kalınca anlardı ancak bazı şeyleri. Benim için o yıkıcı gerçekler acıdan çok bi mutluluk tadındaydı. Çok çok sonra anlamıştım bazı şeyleri ve kendimi tükete tükete olsun dediğim şeylerin olmamış oluşuna şimdilerde her an şükür ediyordum. Meğerse bazı şeyler o an siz istediniz veya çok istediniz diye olmuyormuş ama olursa güzel de olmuyormuş. Güzel şeyler zaman alır, güzel şeylerin acelesi yoktur. En başta da dediğim gibi güzel şeyler acıtmaz ama çok sabır ister, bekleyebilir misin sen herşeye rağmen? O sabrın sende olduğunu düşünüyor musun?

Ben bilmiyorum.

Yataktayım ve gecenin bir yarısındayken yatmam gereken yerde gözlerimden yaşlar akarken kalbim kırıktı ve ruhum yaralıydı. Acımı dindiremiyordum,kendimi bir yere koyamıyordum. Öyle yalnız hissediyordum ki dünyanın sonu gerçekten gelmiş gibiydi benim için,masal gibi günler yaşamak isterken felaket günler karşılıyordu beni. Ali aklıma gelince nefes bile alamıyordum,o benim için artık çok farklı bir konumdaydı. Ama bunu isteyip istemediğimden eminde değildim,ben kendime dair hiçbir şeyden emin değildim artık. Gözlerimin dili olsa beni şikayet ederlerdi, kalbimin eli olsa kendini söküp atardı benden uzaklara.

Karanlık odaya hakim tek ışık dışarıdan içeriye yansıyan zayıf sokak lambalarıydı,ama öyle az geliyordu ki bu bile beni çok üzüyordu, herşey beni çok üzüyordu ben herşeyi çok üzüyordum. Ben herşeyi hep mahvediyordum değil mi?

Kendime güvenim yoktu artık ve yaşama dair tek bir isteğim yoktu,kimseyi istemiyordum ama hemde bir o kadar çok istiyordum herşeyi. Hakkım olanı almak isterken kendimi ölmeye dair senaryolar kurarken buluyordum. Geçmiş insanı yalnız bırakmıyordu,bir şekilde hep buluyordu sizi ve size dünya ve yaşam zaten zorken daha zor bir hale getiriyordu sanki siz çok güçlüymüşsünüz gibi.

Ben hiç güçlü değildim.

Ben zayıftım.

Ben hiçbir işe yaramazın tekiydim.

Seversen Geçer/ +18 (düzenleniyor)Where stories live. Discover now