Pikapların olduğu yere gidince Abdullahın da orda beklediğini görüp yanına gitdim o da siyah takım elbise giyinmişti.
İkimizde arabaya binip toplantı yapılacak otele yola koyulduk. Otel şehir merkezindeki ünlü bir oteldi yolculuk iki buçuk saat boyunca sürdü bu sürede Abdullah ağzını açıp tek kelime etmedi bende aynı şekilde

Otele ilk biz geldiğimiz için karşılama görevini biz üstlendik. Yaklaşık yarım saat sonra 7-8 siyah camları filmli araba yaklaşmaya başladı ilk araç durumadan önce ufak bir drift atıp tozu dumana katdı.

Burnuma toz kaçınca hapşırdım Abdullah bunu fark edince yan bir şekilde sırıtdı ve önüne döndü gelen araçlardan birinin içinden altılı masanın bir üyesi olan İlhan Kozan adındaki örgüt lideri inip yanımıza gelip Abdullah'la tokalaşıp banada hafif başını eğerek selam verdi bende aynı şekilde karşılık verdim.

Ben görevimi bitirince bunuda başka ekipler alacaktı o yüzden sabr ediyordum ya neyse onlar mağraya geçerken Abdullah diğer gelecek olanların karşılanması görevini bana vermişti. On beş, yirmi dakika sonra yine 6-7 siyah filmli araç daha park etdi otoparka.

Araçlardan birinin içinden bu sefer Ebu sam adındaki ş*refsiz indi yanına yaklaşıp hafif başımı eğerek selam verip ilerlemeye başladım o da beni takip etdi Abdullahın 10 cu katda tutduğu kral dairesine gelince bendeki kartla kapıyı direk çalma gereği görmeden açıp içeri girdim hararetli bir şey konuşuyorlardı ve beni fark etmemişlerdi.

"Bu nasıl olur Abdullah nasıl önceden haberleri olur baskından?!"diye hiddetle konuştu İlhan"Bilmiyorum bilmiyorum hiç bir halt anlamadım bu işten!"Abdullah da aynı hiddetle cevap verdi sona İlhan yine konuştu "İçimizde bir köstebek var!" Abdullah önce bir şaşkınca baktı ve yine konuştu "ama bu nasıl olur bütün adamlarım güvenilir adamlar! " dedi ve ilave etdi " Ve unutmadan benim kampımda bana hiç kimse böyle bir şey ya pa maz! " sonlara doğru sesini yükseltip nerdeyse kükredi.

Sanki en başından beri burda olduğumu biliyormuşcasına Kafasını sağa çevirip benimle göz göze geldiğinde keskin bakışlarını yüzümün her yerine gezdirip yine gözlerime dikti İlhanda Abdullahın bakışlarını takip edip bana baktı tam konuşacakken kendime gelip yutkundum ve boğazımı temizleyip konuşmaya başladım

"Ebulsam geldi onu haber vericektim ama konuşmanızı bölmek istemediğim için bitirmenizi bekledim." Dedim rahat bir tavırla o da kafasını sallayıp beni onayladılar ve ebu samı da odaya alıp beni otoparka postaladılar!

Sinirli sinirli asansörü es geçip merdivenleri döve döve onuncu katdan eksi bire kadar indim!

Biraz bekledikten sonra Melik Uzuner ve Levent Şenol birlikte geldiler onlarıda Abdullah ın odasına götürüp yine dışarı çıktım. 45 dakika yada daha çok bir süre sonra son üye olan Akif Akça geldi ve sonunda Masaya geçip toplantıya başlaya bildik

'Ayh ayaklarım kopru ya!'
Evet çok yorucu geçen 4 saatin sonunda kahvemi içerek onların toplantısını dinliyordum ama henüz önemli şeyler konuşulmuyor derken Melik Uzuner o can alıcı soruyu sordu "baskının olucağını nasıl önceden öğrene bilirler ki?"dedi ve devam etdi "Kesin içimizde hainler var ve en kısa sürede bulunmalılar!"

Dedi bağırarak ama sorun şu ki cümlesini benim yüzümde bakarak bitirdi ve herkezin bana bakmasını sağladı onun o hareketi.
Bende direkt Abdullahın masanın üzerindeki elinin üzerine kendi elimi koyup omuzlarımıda dikleştirip kendimden emin bir şekilde konuşmaya başladım

"Melik bey ne ima etmek istediğinizi anlamıyorum ama benimle ilgili böyle ileri geri konuşmaya hakkınız yok! Ve hainlik konusina gelirsek orda sadece Abdullah ın adamları değil sizin adamlarınızda vardı hatırlatırım!" Dedim hiddetle ve çok sakin bir şekilde devam etdim "Bir daha böyle bir şey duyarsam Abdullaha bırakmam ben öldürürüm sizi!"

Ölüme sevdalı (Gerçek Ailem)Where stories live. Discover now