HER SON, BİR BAŞLANGIÇTIR

63 2 4
                                    

YIL 2017

Önerilen Şarkı: In Essence – Ka$tro

Kafamda kulaklık olmasına rağmen, annemle babamın bağrışmalarını duyabiliyordum. Annemin yüzünde korku vardı. Babam ise onu sakinleştirmeye çalışıyordu. Asla ne olduğunu anlamadım. Anannemle oturup çiçekleri hakkında konuşuyorduk. Anannem çiçeklerini çok sever. Her geldiğimizde beni yanına alır ve çiçeklerle ilgili bilgiler verirdi. Bende bundan mutlu olurdum, açıkçası ilgimi çekiyordu çünkü belki de tek kardeş olduğum için çiçekleri kardeşim gibi görüyordum, kim bilir. Bugün de her zaman olan şey oldu. Annemler beni ananneme bıraktılar ve dışarı çıktılar. Biz de anannemle çiçekler hakkında konuşmaya başladık. Ama bir anda annem ve babam gelip bize hemen çıkmamız gerektiğini söyleyerek beni apar topar aldılar. Anannemin ve dedemin tüm sorularını yanıtsız bırakarak çıktık evden. Şimdi ise bilmediğim bir yolda, bilmediğim bir yere çok hızlı bir şekilde gidiyorduk. Annemin neden telaş yaptığını ve korktuğunu bilmiyorum. Sorduğumda ise cevaplamıyor, hatta duymazlıktan geliyorlardı.

Annem babama sürekli "Bu sefer bitti. Bu son belliydi. Yoruldum artık." diyip duruyordu.

Babam ise "Her zaman atlattık, yine atlatacağız. Korkma." diyerek sakinleştirmeye çalıştı.

Arabanın hız göstergesinde 140-150'yi gördüğümde şok oldum. Çünkü babam belki de bu dünyada en çok trafik kurallarına uyan insandı.

Annem kumral saçlarını savurarak bana döndü, gergin bir surat ifadesiyle. "Kızım, şimdi beni dikkatlice dinlemeni istiyorum. Korkacak bir şey yok. Bugün de geçecek, tıpkı diğer günler gibi. Ama bana bir söz vermeni istiyorum. Beni hep güzel hatırla, olur mu?

Bu sorudan sonra ikimiz de bir anda ağlamaya başladık. Sürekli neden diye sorup durdum. Annem ise neden sorma, ne olur cevap ver, diyerek resmen bana yalvarmıştı. Benim de tam inadım tutucak zamandı, ya neler olduğunu söylemeden hiçbir şeye cevap vermem, diyip durdum.

Annem en sonunda bana ağlayarak dedi ki. "Bak Ezgi, biliyorum son zamanlarda senle çok fazla zaman geçiremedim. Yemin ederim ki bunu senin güvenliğin için yaptım. Ben kızıma kıyamam. Beni ne olur güzel hatırla, hep son zamanlarda seninle ilgilenemediğim için kızma bana, yalvarırım."

Evet, doğru. Annem şu son 3-4 haftadır beni sabah erkenden ananneme bırakıp babamla gidip akşam geri dönüyorlardı. Ne annemi ne babamı gün içinde max 30 dakika ya görüyordum, ya da göremiyordum. Bu yüzden onlara kızgındım ama şimdi onlara bunu nasıl söyleyebilirdim ki, annem bu şekilde ağlayıp bu cümleleri kurarken.

En sonunda anneme "Anne, sana söz..." cümlemi tamamlayamadan bir anda annemin saçları suratıma çarpmaya başladı, kafam ise arabanın tavanına vurmuştu. Bu 1-2 kez daha tekrarladıktan sonra durmuştu. Araba ters dönmüştü. Gözlerimi tam açamıyordum, etrafı bulanık görüyordum. Gözlerimi ne kadar açmaya çalışırsam çalışayım, bir şey beni engelliyormuş gibi geri kapanıyorlardı. Ta ki annemin bana dönüp konuştuğu sırada emniyet kemerini çıkarıp arabının ön camına doğru fırladığını görene kadar.

YIL 2024

Annemin ölümünden tam 7 sene geçti. Lafta 7 sene ama yaşanılan ve çok zor olan 2055 gün. Hep kendimi suçladım. Araba da o kadar inat etmeseydim. Kadını o kadar yalvartmasaydım. Deseydim ki "sen bu hayatta benim için yaratılmış en güzel şeysin. Nasıl kötü hatırlayıp kötü bilebilirim." Diyemedim, demedim. Onun ölümü benim yaşamımın sonuydu aslında, sadece nefes alıp bu hayattaki vademi doldurmaya devam ettim. Kimseyle konuşmayıp, kendimi zorunlu ihtiyaçlar haricinde çıkmadığım bir odaya hapsettim. Kimseyi yanımda istemedim. Bir ara kendi canıma kıymak istedim. Ama ne kadar konuşmuyor da olsam bir babam vardı. Kazadan sonra maalesef bel altı felç kaldı hayatına, tekerlekli sandalyede yaşamını devam ettiriyor. Onu o şekilde bırakamazdım ve annemden sonra bir de benim acımı yaşatmaya hakkım yoktu.

Beni kurtaran kişi ise anannem oldu. Bir gün yine kendimi odaya kapattım. Ağlamaktan şişmiş gözleriyle karşıma geçti, anannem elinde bir paketle. Karşıma oturup "Bak kızım, hepimiz perişan olduk. Benim kızım, senin annen öldü. Acını, emin ol, en iyi ben anlarım. Kendini odalara kapatarak herkesten her şeyden soyutlayarak ne anneni geri getirebilirsin, ne de yaşananları değiştirebilirsin. Kimseye anlatmıyorsun derdini içinde yaşıyorsun, ama bu sana daha çok zarar verirsin kuzum. Annen bunu ister miydi?"

Cevap vermedim, daha doğrusu veremedim. Sonra
anannem devam etti.

"Tamam, konuşma bizle, kabul. Kutunun içinde 1 tane sarı gül var. Dostluğu ve güçlü bağı temsil eder. Bu çiçekle dost ol, konuş onunla, bir bağ olsun aranızda." Diyip odadan çıktı.

İlk kutuya baktım. Sonra kutuyu açıp içindeki saksıyı aldım. Sarı gül benim yüzümü güldürmüştü. Sebebini bilmiyorum ama onunla bir anda konuşup içimi açmıştım. O sarı gül sayesinde şimdi terasımda bir sürü çiçek var. Hepsinin teker teker bende iyileştirici etkisi olduğunu düşünüyorum. Sarı gülün beni ayağa kaldırdığı gibi, bu çiçekler de bir gün birini kaldıracak, biliyorum.

Sarı GülWhere stories live. Discover now