''MayınlıArazi''💥

3.2K 500 293
                                    

*kurguların aktif yazılmasını ve bölümlerin hızlı gelmesini istiyorsak lütfen oy verip yorum yapmayı unutmayalım.

🖋️Noksanlık, birbirine ait olanın henüz bir arada olamayışıdır... Martin Heilegger

Sen yokken ne gece nede gündüz
Ne ay var ne tek bir yıldız
Her yer karanlık ve ıssız
Göremiyorum...🎙️

Taze poğaça kokularının tavşan kanı çayların buharına karıştığı anları yaşıyordu avukat hanımın ofisi. Dediği gibi yapmış, uykusuz ve araştırma ile geçen gecesinin izlerinden arınmıştı. Siyah bir gömlek ve siyah ispanyol paça bir kot ile çıkmıştı odasından. Saçlarını şekillendirecek vakti olmadığından fırçalayıp spreylemekle yetinmişti. Günlük makyajını yaparken tek yoğunlaştığı kısım gözaltlarındaki uykusuzluk halkaları olmuştu. Fakat kapatması uzun sürmemişti. Bu esnada çay da demlenmiş, taze simit ve poğaçaları iki tabağa yerleştirip yanına İzmir'den getirdiği enfes peynir , zeytini de ekleyerek içeri götürmüştü. Eşref Haşim'in onun iştahına uyum sağlaması ziyadesiyle hoşuna gitmekteydi. Davayı çözerken doya doya Anadolu programı çekermişcesine yiyecekleri belli olmuştu. Ve bundan oldukça memnundu.

Beyefendinin çayı ve tabağını önüne bırakmış, ardından hızlıca bir poğaça dilimini mideye indirip çayını höpürdetmişti. Kaybedecek vakit yoktu. Hafta başına dek her an aleyhlerine işliyordu. Poğaçanın midesine indiğini hissettiğinde çayından iştahlı bir yudum daha içerek bu kez simide uzanmış, ondan da minik bir ısırık alırken bu kez masa başından ayrılıp kenarda duran ayaklı tahtasının başına geçmişti. Bu tahtayı uzun zaman önce almıştı. Davaları böyle açıktan çizerek işlediğinde daha iyi kavrayabildiğini hissediyordu. Simidini dişleri arasına sıkıştırarak  kalemin kapağını açmış, ardından simit hala dişleri arasında dururken sol köşeye büyük harflerle bir isim yazmıştı. Sonrada onu ağzına attığı ufak lokmayı çiğnerken pür dikkat izleyen adama dönmüştü. Kocaman ısırmaya niyet etse de adamın suratına karşı ayıp olur gibi hissettiği için minicik bir ısırıkla eline almıştı simidi. 

-Cenk Şengür. Kendisi Didem'le fotoğrafını bulduğumuz beyefendi. İkisinin sosyal medya hesaplarını da inceledim. Kalpli, çiçekli, böcekli yorumları, el ele  göz göze görüntüleri mevcut. Fakat tuhaf olan ikisinin de paylaştıkları son fotoğrafın tarihi. Yani bundan tam beş ay öncesi.'

Avukat hanımın söyledikleriyle elindeki çay bardağını gerilen çehresiyle tabağına geri bırakmıştı Eşref Haşim. Kaşları hafifçe çatılmış, tahtaya dönen bakışları sanki adını değil de bahsi geçen delikanlının bizzat kendisini süzer gibi süzmüştü. Cenk... Bu ismi Didem'in ağzından hiç duymadığına yemin edebilirdi. Halbuki o kız kardeşine birini sevmenin ayıp , günah yahut yasak olmadığını her zaman söylemişti. Ama Didem  sevdiğini ondan gizlemeyi yeğlemişti. Peki el ele , göz göze görüntüler koyacak kadar büyük olan aşk ne olmuştu da bitmişti? Parmakları düşünür edayla dolanmıştı çenesinde.

-Küsmüş, kavga etmiş yada ayrılmış olabilirler mi?'demişti sesli düşünür gibi bir ses tonuyla konuşarak. Nergis'in kaşları duyduğu ile havalanmış, birkaç saniye önce ısırdığı simidini hızlı hızlı çiğneyip hemencecik yutmuştu. Bir oraya , bir buraya attığı bıcır bıcır adımlarıyla masasına yönelip başını sallarken çayını höpürdetmişti.

-Yüksek ihtimalle ayrılmışlar. Ama severek ayrıldıkları o kadar belli ki elleri fotoğrafları silmeye varmamış. Peki sizce sebep ne?' Dediğiyle Eşref bir an durup düşünmeye çalışırken o masasında duran bir A4 kağıdı alıp ucundaki bant ile tahtanın müsait bir yerine tutturuvermişti. Kalemin tersiyle tak tak tak diye öğretmen edasıyla vurmuştu. Hevesle açılmıştı su yeşilleri.

NERGʼİS KOKUSU 👠 (Töre&Adalet Serisi)Where stories live. Discover now