bölüm 1 uğultu

7 3 0
                                    

Hare'nin anlatımıyla

Yanımda arabayı süren adama baktım. Teklifini neden kabul etmiştim bilmiyordum.

"Gergin gibisin."

"Hergün rakiplerimin ailesiyle tanışmıyorum."

"Babam abimin aksine iyi adamdır merak etme en kötüsüyle tanıştın."

Tam cevap verecekken çalan telefonumla ne diyeceğimi unutup telefonu açtım.

"Alo Hare. Rahatsız ettim kusura bakma ama bir sesini duyayım dedim." Murat'ın endişeli sesiyle gözlerimi yumdum. Ona haber vermeyi tamamen unutmuştum.

"İyiyim sorun yok. Yarına ordayım. Sana emanet." sevdiklerimle konuşurken uzun cümleler kuramıyor kursam bile cümleleri istemeden yarım bırakıyordum.

"Tamam kızım dikkat et kendine iyi akşamlar. Salonda uyuma."

Murat'ın babacan tavrıyla gülümsedim. Genelde salonda uyuyakalırdım ve o bunu bilecek kadar beni iyi tanıyordu. "Tamamdır yaşlı kurt. İyi akşamlar."

Görüşme sonlandığında yüzümdeki gülüşü sildim. "Geldik." Karşımdaki saray yavrusuna bir bakış attım. Bu insanlar kesinlikle işime yarayacaklardı.

Arabadan inip Aran'ı bekledim. Hızla yanıma gelip yürümeye başladı. Ardından sakin adımlarla onu takip ettim. İçeri girdiğimizde gereksizce süslü olduğunu düşündüğüm bir holden geçtik. Karşımıza çıkan hizmetçiler nazikçe selam verip işlerine devam ettiler. Ev ne kadar süslü olursa olsun boğucu ve rahatsız edici bir havaya sahipti. Yada ben gergin olduğum için öyle hissetmiştim.

"Ooooo demek ikna ettin. Şaşırdım. Arada kendi işini halledebiliyorsun demek ki velet."

Aran'ın adını bilmediğim abisi merdivenlerden inerken laf atıp cevap beklemeden gitmişti.

"Nefret ediyorum bu heriften." Aran dişlerinin arasında mırıldanarak yürümeye devam etti.

En sonunda yemek salonuna vardığımızda bana gösterdiği sandalyeye oturup sessizce beklemeye başladım. Aile evleri bana her zaman korkutucu gelmişti.

"Hoş geldiniz."

Orta yaşlı sarı saçlarına hafif beyazlar düşmüş bir adam içeri girerken bana hitaben konuşmuş ardından gelen oğluna bir bakış atıp yerine oturmuştu.

"Aras kardeşini de getir oğlum."

Demek adı Arastı. İsimleri uyumluydu. Kardeş oldukları içindi sanırım. Kardeşim olsa onun adı ne olurdu acaba? Belkide vardı. Bilemezdim.

İçeriye giren kahveye çalan kızılları görünce öylece kaldım. Aras kütüphanedeki çocuğun yanından yürüyor çocukta sandalyeyle elinden geldiğince hızlı olmaya çalışıyordu. Ela gözleri yeri izliyordu.

"Küçük oğlum Hazer." Adamın sakin ifadesine rağmen Aran'ın gerildiğini hissetmiştim. Adam ismimi sorar biçimde bakınca adımı söyledim.

"Hare."

"Memnun oldum Hare ben Vural. Yemeğe başlayalım sohbetimize öyle devam edelim."

Herkes sofrada yerini aldığında gergin bir yemek başlamıştı. Yemek sonuna kadar Vural bey ve Arastan başka konuşan yoktu.

Arada göz ucuyla Hazer'e bakıyordum. Önündeki tabağı irdeliyor asla yemiyordu. Bende elimden geldiğince yiyor gibi görünüyordum içine ne katacakları belli olmazdı.

Sonunda yemek bittiğinde Hazer izin isteyip odasına kaçmıştı. Biraz daha oturup Hazer'e bir şey sormak istediğimi söylemiştim. Şaşırsalarda izin vermişlerdi. Hizmetlinin biri beni odanın kapısına kadar getirip gitmişti. Kapıyı yavaşça tıklattım. "Hazer gelebilir miyim?"

HAAF RUHUMUN RUHU Where stories live. Discover now