Haklıydı, önüme döndüm. Çınar elimi tutmayı bıraktığında kırgınlıkla ona baktım. Haklıydı, ama bende kolay şeyler yaşamıyordum. Yaptığım belki bencillik olabilirdi ama elimi bırakması beni incitmişti. Gece daha sonra hızlı ilerledi, herkes dağılmıştı. Salonda annem ne kadar toplamaya çalışsa da toplanmayan salonu topluyordu. Babam salona girdiğinde benimle göz göze geldi.

" Pınar , Ahu ile bize izin verir misin? " Annem elindeki tabak ile kalakaldı. Önce bana sonra babama baktı. Daha çok babamın ne yapmaya çalıştığını anlamaya çalışıyordu.

"Eğer onu... "

Annemin devam etmesine izin vermeden babam devam etti.

" O benim de kızım Pınar, onu üzmeyeceğim." Annem kararsız kalmış gibiydi. Bana tekrar baktığında kafamı salladım. Benden onay alınca içi hiç rahat etmese de salondan çıkıp kapıyı kapattı.  Babam annemin çıktığı kapıya baktı ve daha sonra ona pür dikkat bakan bana döndü.

Babamın ne diyeceğini merak ediyordum , ne derse üzülmezdim. Beni artık üzemezdi.

Babam sandalyeyi çekip tam karşıma oturduğunda ellerimi tuttu. Şaşkınlıkla babama baktığımda yemin ederim ilk defa babamın gözlerinden yaş düştüğünü gördüm. Lâl olmuştum.

"Ölene kadar özür dilesem, beni affedebilir misin. "

Gözlerimden yaşlar boşaldığında başımı hayır anlamında salladım.

Hayır ben babamı asla affetmeyecektim.

"Bu dünyada bir çok pişmanlığım var Ahu, hepsi birbirinden kötü. Sıraya koyamam ama biri var öyle bir içimi yakıyor ki. Sana tokat attığım gün. Öyle bir içimi titretiyor ki, kendimi affedemiyorum. Beni sen affetsen olmaz mı? "

Hıçkırığımı boğazımda tuttuğumda, canım o kadar çok yandı ki, bunu kelimeler ile ifade edemezdim.

"Değdi mi baba, annemi mahvetmene, beni görmezden gelmene değdi mi? "

Babam başını yere eğdiğinde karşımda sanki ufacık gözükmüştü.

Hayır dedim, dilimi ısırdım. Sus dedim, ama dilimden dökülenlere bir türlü dur diyemedim .

" Hülya mı benim annem. "

Zaman durdu, etrafı koskoca bir sessizlik kapladı. Babam başını yerden kaldırdı. Şüphe ile baktı, konuşamadı bile.

"Pınar... " Demişti ki sözünü kestim. "Annemin bir şeyden haberi yok. Hülya geldi. "

Babam ruh gibi bana baktı. Hülya dedi sanki nutku tutulmuş gibi. Beni kör bir testere ile kestiler, gözlerimin içine alev koydular öyle bir canım yandı. Babam öyle bir Hülya dedi ki kimbilir kaç yılını sığdırdı tek nefese . Hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladığımda en güzel günümün berbat olacağını zaten biliyordum.

" Ahu, bana bak. Nefes al kızım lütfen , yalvarıyorum sana. " Yüzüme soğuk bir şeyin değmesiyle babamın panik dolu davranışlarını gördüm. Babam benimle birlikte yerdeydi. Başım güçsüz bir şekilde göğsüne düştü.

"Sana en baştan anlatacağım söz veriyorum ama sende anlatacaksın ne biliyorsan. " Başımı babamın göğsünden kaldırıp ona bir yabancı gibi baktım. Ondan geri çekilip sırtımı duvara yasladım. Bacaklarımı altıma aldım çünkü elbisemde derin bir yırtmaç vardı.

" Biz annenle seninle Çınar gibi mahalleden arkadaştık. Annen ailesini kaybedince daha çok içine kapanan biri oldu. Beni sevdiğini biliyordum. " Babam ceketinin cebinden sigara çıkardı. Hiç babamın sigara içtiğini görmemiştim. Bilmiyordum, yeni başlamış olmalıydı.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Apr 16 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

SIR PERDESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin