3. BÖLÜM

92 14 1
                                    

Arabadan inmeden son kez ona dönüp baktım, hafif tebessüm edip arabadan inip konağın kapısına geldim arabayı çalıştırmayıp içeriye girmemi beklediğini anladığımda hemen konağın kapısından içeriye girdim sırtımı kapıya yaslayıp gitmesini bekledim biraz bekledikten sonra arabayı çalıştırıp gitti. Sırtımı kapıdan ayırıp elimdeki poşetlerle kimseye görünmeden hemen merdivenlere çıkıp odama girdim, poşetleri yere atıp hemen yatağıma uzanıp bugün olanları düşündüm.

Açıkçası olayın şokunu hala atlatmış değilim. Her şey o kadar hızlı gelişti ki aniden önüme çıkan araba, yaşadığım korku ve beni eve bırakan gizemli adam. Evet ona gizemli adam diyorum çünkü onu hiç buralarda daha önce görmedim zaten gizli bir tipide vardı yani tamam bir insanı ilk görüşünüzde tanıyamasınız ya da yargılayamasınız. Ama tanıştığınız kişilerden iki türlü enerji alırsınız bunlardan biri iyi enerji diğeri ise kötü enerji fakat tuhaf olan şu ki ben o adamdan ne iyi nede kötü enerji aldım sanki bir sis bulutunun arkasına saklanmış gibi yüzünden hiç bir ifade okunmuyor. İlk başta bana şefkatle bakan kehribar gözleri kim olduğumu öğrendikten sonra ifadesiz bakmaya başladı doğrusu o adam hakkında hiç iyi şeyler hissetmiyorum. Hislerime her zaman güvenirim çünkü çoğu zaman hislerim beni yanıltmaz. Eğer bu adamla bugün dışında yine karşılaşırsak bu son karşılaşmamız olmıcak. Daha fazla düşünmek yerine yataktan kalkıp aldıklarımı yerleştirdim. Kıyafetlerimi değiştirip toprak rengi bir pantolon ve beyaz yün kazak giydikten sonra odadan çıkıp doğruca aşağı indim.

Avluya indiğimde kimseyi görmeyince annemi görmek için odasına gittim. Odaya girince annemin uyuduğunu görünce sessizce odadan çıktım. Kendime kahve yapmaya karar verip mutfağa girdiğimde içeride hummalı bir çalışma olduğunu gördüm.

" Kolay gelsin Şanlıoğlu konağının güzide çalışanları" sesimi duyunca hepsi bana döndü Şermin abla gülümseyip   " Kolaysa başına gelsin" dedi

Hemen dezgahın önüne geçip kendime cezve çıkardım " Vallaha hiçte başıma gelmesin zaten aldıklarımı yerleştiriken o kadar çok yoruldum ki hemen kendime bir kahve yapıp oturucam"

Şermin abla bir elini beline koyup " Haklısın vallaha o kitapları poşetten çıkarıp dolaba yerleştirmek senin işinde zor" hepimiz bu dediğini güldüğümüz de bende dolaptan kahve çıkardım Türk kahvesi içmeyi pek sevmem bana tadı çok acı geliyor o yüzden Osmanlı kahvesi içmeyi tercih ederim. Her şeyden öte içinde çikolata var ve ben içinde çikolata barındıran her şeyi çok severim.

Pişen kahveyi fincana boşaltıktan sonra herkese kolay gelsin deyip çıktım. Hazır kimse avluda yokken kahvemi burada içmeye karar verdim fincanı sehpanın üzerine koyup sedire oturdum. Bugün konak fazla sessizdi ve bunun sadece iki sebebi olabilir ya bugün herkesin işi var ya da bu sessizlik fırtına öncesi olan bir sessizlik. Kötüyü düşünüp çağırmamak için cebimden telefonumu çıkarıp biraz sosyal medyada gezinmeye başladım o sırada konağın kapısı açıldı kimin geldiğine bakmak için kafamı kaldırdığımda gelenin Ayperi olduğunu gördüm.

Ayperi beni görünce önce şaşırdı hemen ardından kaşlarını çattı. Bu ani ruh değişimi ile neden bana öyle baktığını anlamadım. Hemen gelip yanıma oturdu hala bana tuhaf bir varlıkmışım gibi baktığı için daynamyıp sordum " Ayperi ablacım neden bana öyle bakıyorsun?"

" İnanamıyorum sana oturmuş burda kahve mi içiyorsun?" Ayperi öyle deyince elimdeki kahveye baktım ne yani tüm sorun kahve içmem mi. Ayperi ye dönüp tam konuşacakken izin vermeyip devam etti.

" Hani bugün birlikte dışarıda gezecektik ama sen gelmiş burda kahve keyfi yapıyorsun. Bende okul çıkışı seni bekliyorum güya bugün birlikte gezicez diye." Aman Allahım Ayperiyele buluşma fikri tamamiyle aklımdan çıkmıştı ama ne yapayım ben bugün az daha öbür tarafı boyluyordum ama tabi bunları Ayperiye söylemicem çünkü kendisi biraz fazla evhamlıdır şimdi bunun için tüm konağı başımıza toplar

KALPLERİN ALEVİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin