Lavernia ve Röşavn

12 11 0
                                    

Uzun yıllar önce, çok uzak bir diyarda Lavernia adında bir kız yaşarmış. Annesi Lavernia'nın doğumunda kan kaybından ölmüş. Babası ile birlikte büyüyen Lavernia diğer kızlar gibi leydi olmaya, hanımefendi kıyafetleriyle entrika ve dedikodu peşinde koşmaya hevesli birisi değilmiş. O, bunun yerine rahat ve bol kıyafetler giyer; kasabanın demircisi olan babasına yardım edermiş. Bir kızın demirci çırağı olması başta garip karşılansa da, kasaba halkı onu zamanla benimsemiş. Hala kasabaya gelen yabancı ziyaretçiler bu kızın mesleğine şaşkınlıkla bakıyor olsa da, babasından öğrendiği ustalığı kusursuz şekilde uygulayan Lavernia, erkek demircilere taş çıkaracak bir iş çıkartıyormuş.

Lavernia'nın tav dövmekten kaslanmış kolları, giydiği kıyafetleri ve demir ocağının dumanından sık sık islenen alnı, onu diğer kızlardan farklı gösteren özellikleriymiş. Yalnız bir ayrıntı, annesinden kalan yegâne hatıra, inci küpeleri varmış ki kalanında bulunmayan dişiliğini bu küpelerde topluyormuş. Evlilik çağı geldiğinde birçok taliplisi çıkmış. Kasaba içinden, şehirden hatta başka ülkelerden İnci Küpeli Lavernia ile evlenmek isteyen erkekler çıkmış. Ancak gözü şehirdeki soylu konttan başkasını görmeyen Lavernia, tüm taliplerini teker teker reddetmiş. Kendisinden bir kez hançer satın alan bu kontun adı Henry imiş. Masmavi peleriniyle demirci dükkânına girdiği gün, Lavernia'nın nerdeyse dili tutulmuş! O gün yüreğinde tutuşan kıvılcım, zamanla katmerlenmiş ve kor bir ateşe dönüşmüş.

Onu son gördüğünden beri yemeden içmeden kesilen İnci Küpeli Lavernia, ne babasının 'Sen kasaba kızısın, o koskoca kont!' lafını duymuş, ne kasaba hanımlarının getirdiği koca adaylarını beğenmiş. Hasretten bitkin ve yorgun düşmüş, eskisi gibi demir dövemez olmuş. Kızının bu haline dayanamayan babası, çok geçmeden hastalanıp bu dünyadan göçmüş gitmiş. Lavernia demirci dükkânında bir başına kalmış.

Bir akşam, her akşam gibi kimsesizliğine kızıp Tanrılara küfürler savurduğu bir akşam, bir müjde gelmiş. Kont Henry, bir haftaya tekrar kasabaya, alışverişe gelecekmiş. Bu haber kadına tekrar hayat vermiş. Toparlanmış ve demirci ocağının ateşini bir daha yakmış. Bir hafta boyunca, Henry'e sattığı hançeri, onun daha güzelini ve dövülebilecek en güzel silah ve zırhları dövmüş. Nihayet ziyaret günü geldiğinde ilk kez alnındaki isi silmiş. Bol ve biçimsiz demirci elbiselerini çıkartıp yerine annesinin dantelli elbiselerinden birini giymiş. Kasabadaki kızlar gibi gözlerini ve dudaklarını boyamış. Demirci dükkânına gidip en gösterişli ürünlerini ortaya sermiş ve son görüşünde iki yıl sonra bir daha kavuşma umuduyla kalbinin derindeki aşkı beklemeye başlamış.

Saraydan birinin ellerinde çiçekler ve hediyelerle demirci dükkânına geldiğini duyduğunda mutluluktan havaya uçmuş. Sokaktakilerin hareketlendiğini, birilerinin kapının önünde durduğunu görünce kalbi ham demirin dövülürken çıkardığı sesten daha sesli biçimde atmaya başlamış. Sonunda kapı açılmış ve içeriye saraylı erkek ve kadınlar girmiş. Lavernia, bu şehirli yüzlerin arasında hararetle aşkını arasa da bulamamış. Her geçen saniye endişesi artarken şehirli yüzlerden birisi; esmer, orta boylu, beyaz bir gömlek giyen temiz yüzlü bir beyefendi gülümseyerek kendisine yaklaşmış. Ellerindeki çiçekleri ve hediyeleri uzatırken çekinerek söze girmiş:

--Leydim, kasaba halkından acı kaybınızı öğrendik. Babanız için Bakire Tanrıça'dan en güzel bahçeleri diliyorum. Geçmiş olsun. Benim adım Röşavn. Kont Henry'nin yaveriyim. Utangaçlığımı mazur görün, iki yıl önce Kont'umla hançer alışverişi yaptığımız günden beri size sersefil şekilde vurgunum. Size ulaşmak, aşkımı haykırmak istedim. Ancak dört bir yandaki taliplerinizi reddettiğinizi duydum. Belki bir aşığı vardır dedim ve söyleyemedim. Ne yemek yedim, ne festivallerde eğlendim, ne savaş şarkıları söyledim. Kont'um derdimi anladı. Sizden aldığı hançeri bana hediye etti.

Belinden çıkardığı hançeri, Lavernia'nın görmesi için masaya koyarak devam etmiş:

--Ancak bir gece, size olan aşkımın vücudumu doldurup gözlerimden yaş olarak taştığı başka bir gece, heyecanla ayağa zıpladım. Odamın kapısı açıldı ve içeri siz girdiniz. Demirci kıyafetlerinizden başka bir şey giymediğinizi biliyordum. Bu yüzden peri kızlarını kıskandıracak bir elbiseyle odama girdiğinizi gördüğümde bunun bir rüya olduğunu anlamıştım. Oysa bugün karşımda, canlı kanlı biçimde rüyamdaki elbiseyle duruyorsunuz. Bu bir ilahi işaret olmalı. O gece, rüyamda, gün doğana dek birlikte olduk. Terim terinize karıştı. Vücutlarımızın çıkardığı sesler, tanrıların ilahi notaları gibiydi. Bütünleşen sadece vücutlarımız değil aynı zamanda ruhlarımızdı...

Röşavn'ın cüretkâr sözleri Lavernia'yı şok etmiş. Sözleri duyan diğerleri, utançla dükkanın dışına kaçışmışlar. Röşavn'sa hiçbir şeyi umursamıyormuş. Ancak Lavernia'da Röşavnı umursamıyormuş. O, Röşavnın belinden çıkarıp masaya koyduğu hançere bakakalmış. 2 yıl boyunca kendisinin eseri olan, kendisinden bir parça saydığı bu hançerin Henry ile birlikte olduğunu düşünerek teskin etmiş. Fakat o hançeri başkasına vermiş. Bilerek. İsteyerek.

Şimdi bir de bu hançeri alan adamın ilanı aşkını dinliyormuş. Lavernia, Röşavn'a bakarken sanki aynaya bakıyor gibi hissetmiş. Sanki Röşavn'ın kendisine olan hisleri, onun Herny'e olan hisleriymiş. Böyle olunca Röşavn'ın sevgisinin boyutunu tahmin edebiliyormuş. Ne yazık ki Lavernia için Henry'den başka erkek yokmuş. Lavernia öfkeyle yumruğunu sıkmış, Ancak her şeyden Röşavn asıl darbeyi şimdi vuracakmış:

-- ... Sonra, kontumun düğünü için alışveriş yapmam gerekince, buraya gelmek için yalvardım...

''Kont'umun evliliği... Kont'umun evliliği...'' Röşavn'ın ağzından çıkan bu sözler, sanki bir kara büyü gibi fiziksel şekil almış. Henry'nin vücuduna dönüşmüş. Satın aldığı hançerle hiç durmadan Lavernia'yı bıçaklamaya başlamış. Lavernia'nın gözünden yaşlar süzülmüş, Kulağındaki inci küpeleri çıkararak Röşavn'ın avucuna bırakmış. Hayal kırıklığı dolu bir sesle konuşmuş:

--Size karşılık verebilseydim, destanı yazılacak bir sevgi, tiyatro oyunlarına konu olacak bir aşk yaşayabilirdik. Sizi öyle severdim ki varlığım yaralarınızı tedavi eder, size güç verirdi. Gazabım düşmanlarınızı yutar, kül ederdi. Eğer size karşılık verebilseydim, genç çiftler evlilik yeminlerini ederlerken bizi düşünür bizim gibi olmak isterdi. Adımıza tapınaklar yapılır, aşıklar burayı ziyaret etmek için yolculuk ederlerdi. Fakat ben bunların hepsini kaybettim. Başka bir aşkta.

Bu kez Lavernia'nın sözleri canavara dönüşüp, Röşavn'ın kalbini sökmüş, parçalamış. Ağlayarak giden kızı izlerken, ellerinde inci küpelerle kala kalmış. Saatler sonra onu aramak aklına geldiğinde evine gitmiş. Aralı duran kapıdan çekinerek içeri girmiş. İçerideki manzarayı gördüğünde feryadıyla tüm kasabayı inletmiş. Biricik aşkı, Laverniası, Evinin tavanında sallanıyormuş. Sevgilisiyle birlikte hayata olan bağlılığını da kaybeden Röşavn, Lavernia'nın sözlerindeki gizemi o an anlamış. Gözyaşlarını durduramadan bir ulağa tüm parasını vermiş, inci küpeleri teslim etmiş ve Kont Henry'e yollamış. Kasabanın girişindeki taş köprüye gitmiş, korkulukların üzerine çıkmış. Kendini nehrin serin sularına bırakıp dünyaya veda etmeden önce; Aşağıdan gürül gürül akan nehri izlerken kulağında Lavernia'sının sözleri yankılanmış: ''Başka bir Aşkta... Başka bir Aşkta'' 

İnci Küpeli Lavernia [Kısa Hikaye-One Shot]Waar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu