Biz bu konuda çıkan haberleri eleştirirken Amy hışımla girdi odaya. Zümrüt yeşili mini elbisesi ve önlerini arkada tutturduğu saçı ile baya güzeldi. Gözleri renkli olduğu için elbise gözlerinin renklerini  çok güzel göstermişti.

"Artık telefonumu alabilir miyim? Mesajım yarım kaldı?"

"Çok güzel olmuşsun." Antrasit rengi bilekten bağlamalı topuklusunun üstünden döndü. "Ay cidden güzel olmuş muyum? Sinirimden biraz hızlı hazırlandım gibi oldu."

"İşte aramızdaki fark kızlar, siz ufak bir hazırlanmayla melek gibi oluyorsunuz ben ise tüm gün hazırlansam sizin ev halinize zor benzerim." Nil bu yorumunun üstüne benden bir çanta, Sara'dan yastık Amy'den ise kafasına bir şaplak almıştı. Hak etmişti.

"Sende çok güzelsin, deli mi bu?"

"Aptala bak."

"Aslında çok uzun süre hazırlanma abartıdan başka bişey değil insanı yoruyor ve hoş değil."

"Sara bana laf attın değil mi?" Sırıttı Sara. "Fırsatı kaçıramazdım."

Hepimiz gülerken kapı çaldı. Nil bakmaya gitti bende son kez baktım kendime. Siyah tül eldivenlerimi ve üstüme aldığım kürkü düzelttim.

Aynadan onu görmem ile arkama döndüm. Aşkla bakıyordu gözleri. Yüzündeki gülümsemesi iki yanındaki elleri ile yüzünü kapatıp iyice sırıtması ile büyüdü. Siyah takım elbisesi ve papyonu ile fazla çok yakışıklı görünüyordu.

"Nasıl olmuşum?"

"Fazla güzel, şimdi tören boyu sana bakmak zorundayım." Yanıma geldi bir kolu belime gitti hemen ve öpmek için yaklaşması ile uzaklaştım. "Makyajım bozulur, kusura bakma."

Dediğimi asla umursamadı ve dudaklarımdan öptü. "Bana öpücük borcun var." dedi ayrıldıktan sonra sanki öpmemiş gibi. Dudaklarına kırmızı rujum bulaştı. Gülerek sildim. Tam elimi dudaklarından çekerken tuttu elimi ve avuç içini öptü. "Alıyorsun aklımı başımdan, her halinle." 

Ona baktım sadece. Ben demesem de o anlardı gözlerimden, biliyordum.

"Beni beğendin mi?"

"Çok yakışıklı olmuşsun ama ben siyah gömlek daha çok severim." Yemi attık, bekliyoruz.

"Bir dahakine siyah giyerim. Geçen törende de simsiyahtım diye giymemiştim." Balık yemi yuttu arkadaşlar.

Diğer gelenlere baktım. Alex ile birlikte Finn, John ve Ted de gelmişti.

"Güzel olmamış mıyım yani?"

"Bebeğim sadece kahverengi elbiseni giymeyecek miydin diye sordum." Diyen Ted'e baktım o da aynı Alex gibi siyah takım beyaz gömlek giymişti ama onun kravatı vardı.

"Amy trip atacak vakit yok sonunda atarsın." Sara saçlarını savurarak çıktı evden. Arkasından bakan John derin bir nefes alıp arkasından çıktı. Lacivert simsiyah takımı ile gerçekten iş adamı olduğu belli bir tipi vardı.

Bizde kapıya doğru yürürken Finn geldi yanımıza. "Hep benim özentim." Bunu demesinin sebebi ikisinin de siyah giymesiydi. Kumaş pantolon, boğazlı üst ve deri ceket nasıl takım elbisenin özentisi oluyordu o muamaydı.

"Sen onun özentisi oluyorsun bu durumda. Hani sen renkli giyinip kişiliğini gösterecektin?"

"O, o günkü kişiliğimdi bugün yastayım."

"Neden, bir sorun mu var?"

"Ödülü başkası alacak diyorlar yenge ya."

"Senin almadığın şey nasıl ödül olabilir?" Onu gaza getirmem ile güldü. Ardından hepimiz tören alanına doğru yola çıktık.

OPİA (texting)Where stories live. Discover now