"Arslan.. diğeri kim?"

Nevra dolan gözleriyle Arslan'a bakarken hayatımda ilk defa Arslan'ın bu kadar zorlandığına şahit oldum.

"Kuzenin Alaz Dörter."

Nevra duyduğu isimle anında bayılınca Arslan belinden tutarak yere düşmesini engellemişti. Kucağındaki Nevra'yı boş bir sedyeye götürken ben öylece onlara bakıyordum.

Siktiğimin katili kimse bir an önce bulmamız gerekiyordu.

Omzuma konan elle sağ tarafıma döndüm. Rüzgar endişeli gözlerle bana bakıyordu.

"İyi misin?"

"Evet. Bir yere gitmem gerekiyor. Benimle gelir misin?"

"Tabi gelirim."

Ben önde Rüzgar arkamda hastaneden dışarıya çıktık. Rüzgar'ın bileğinden tuttum ve hızla gideceğimiz yere geldik.

"Neresi burası?"

"Diğer doğa üstü varlıkları merak etmiştin ya. Bu mahallediklerin hepsi cadı. Annem varken hep buraya gelirdik. Öldükten sonra bir süre daha gelmiştim."

"Niye bu kadar sessiz?"

"Cenaze var çünkü."

"Ha?"

Rüzgar üzgün gözlerle bana bakarken yoldan geçen bir çocuğun bize dik dik baktığını gördüm. O an aklıma birimizin scrubs giydiği birimizde ise beyaz önlük olduğu aklıma geldi.

"Bu üstümüzdekilerle cenazeye katılamayız."

Daha demin bize bakan çocuğu durdurdum. Bence bu yaşta ona temel birkaç büyüğü öğretmişlerdir.

"Çocuk, bir bakar mısın?"

Çocuk durup bize döndü.

"Evet?"

"Rica etsem üstümüzdekileri daha makul kıyafetlere çevirebilir misin?"

Çocuk bir şey demeden elini kaldırdı. Birkaç bir şey söyledi. Üstümüzdekiler siyah takımlara dönüştüğünde bir şey demeden gitmişti.

"Acaba ben o kazada öldüm mü?"

Kaşlarımı çatarak Rüzgar'a döndüm.

"O nereden çıktı şimdi?"

"Az önce ufacık bir cadı kıyafetlerimi değiştirdi. Büyü ile."

Sessiz bir kahkaha atarken belinden tutarak kendime çektim. Saçkarının arasına bir öpücük kondurdum.

"Ölmene izin vermem."

Bana bakıp gülümsemekle yetinmişti.

Ağır adımlarla cenazenin olduğu evin önüne geldik. Derin bir nefes alıp içeriye doğru bir adım attım ama giremedim.

"Ev sahiplerinden birini çağırayım mı?"

"Daha önce girdim ben bu eve."

"O zaman sorun ne?"

"Anlasam bi'."

Rüzgar içeriden çıkıp yanıma geldi. Herkes tek tek içeriye girerken bize bakıyorlardı.

"Pars?"

Arkamızdan gelen sesle döndüm.

"Riya?"

Ona doğru giderek sıkıca sarıldım.

"Başınsağolsun."

"Seninde."

Doktor // bxbWhere stories live. Discover now