2. Bölüm : Dağlamak

61 4 0
                                    

"Hoş geldiniz Nefes Hanım."

"Hoş bulduk Melih. Benden başka herkesin Türkçe konuştuğunu görmek güzel. Özlemişim burayı."

"Hoş geldiniz Nefes Hanım," dedi girişteki korumalardan biri. Diğeri ise başıyla selam vermişti.

"Amerika'daki kalan eşyalarınızı aldırdım efendim."

"Teşekkürler Melih."

"Hoş geldiniz Nefes Hanım." Gülümsedim. Asansöre bindiğimizde yönetici katına çıkmıştık.

"Babam odasında mı?" dedim asistanına bakarak.

"Hayır. Toplantı odasında. Ben haber vereyim."

"Gerek yok canım. Sen işine bakabilirsin." Toplantı odasına ilerledim.

"Hanımefendi böyle giremezsiniz oraya.." Toplantı odasına girdim.

"Babacığım," dedim gülümseyerek. Beni gördüğünde yüzüne büyük bir gülümseme yerleşti. Ayağa kalkarak bana sıkıca sarıldı.

"Prensesim, hoş geldin."

"Oğuz Bey, böyle giremeyeceğini söyledim ancak beni dinlemedi hanımefendi."

"O benim kızım," dedi babam asistanına ters bir bakış atarak. "İstediği yere istediği şekilde girer çıkar. Şimdi sen çık dışarı." Asistan dışarı çıktığında başımı çevirip babama baktım.

"Baba nereden buldun şu saygısızı Allah aşkına?"

"Odama geçelim mi kızım?" derken bakışları masanın etrafındaki diğer adamlara kaydı. "Kusura bakmayın beyler." Bakışlarım masada oturanlara kaydığında masanın diğer tarafında oturan adama baktım. Gözlerimin içine bakıyordu. "Hadi kızım." Babam odadan çıkarken peşinden ilerledim. Odaya girdiğimizde bana yeniden sarıldı.

"Seni çok özlemişim baba," dediğimde yüzüme gülümseyerek baktı.

"Güzel kızım benim. Ben de seni çok özledim." Ondan ayrıldığımda tekli koltuklardan birine oturdum. "Ne içersin? Ya da aç mısın? Yemeğe çıkarayım mı seni?"

"A, hayır. Uçakta midem bulandı biraz. Bir şey yemek istemiyorum. Ama bir Kahveni içerim. Espresso."

"Hemen küçük hanım."

"Baba o adam kimdi?"

"Hangi adam?"

"Masanın diğer tarafında oturuyordu ya, şu uzun boylu olan. Deri ceket vardı üzerinde."

"O mu? Yalın. Sana dedim ya yeni oluşumlara imza atıyorum diye. Bir süre bizimle olacak. Bakıyorum hemen dikkatini çekmiş."

"Yok canım. Ne dikkat çekmesi? Hiç beğenmedim bile. Ben bir tek yakışıklı babamı beğeniyorum." Güldü.

"Güzel kızım benim."

"Bir süre bizimle olacak derken?"

"Sabah gelecek akşam gidecek. Bizde kalmasını söyledim ama kabul etmedi."

"Baba neden tanımadığımız insanları evimize davet ediyorsun? Hırlı mıdır, hırsız mıdır belli değil?"

"Kızım, Yalın Türkerlerin oğlu. Hırlı ya da hırsız olmaya ihtiyacı yok yani. Pek konuşkan değil ama delikanlı çocuk. Ben sevdim."

"Vaaay, Oğuz Bey, sen öyle herkesi hemen sevmezsin. Ne var bu adamda merak ettim açıkçası."

"E tanışın o zaman." Masasının üzerindeki telsiz telefonuyla asistanını aradı. "Bize iki sade Türk kahvesi, bir tane de espresso getir. Bir de Yalın'ı odama çağır. Hadi." Kapattı telefonu.

Kesilen NefesWhere stories live. Discover now