kız sonunda onun tepki vermesine sevindiğinde önünden ilerleyen bedeni takip etti. “adım letty bu arada, söyleyemedim” jeongguk tekrar anladığını belirtircesine başını salladı ve leg press makinesinin önüne geldi. ağırlığı lettyʼnin bacağına ağır gelmeyecek şekilde ayarladı ve makineyi anlatmaya başladı. “izle bakalım letty. kaç set kaç ağırlık yapacağına göre buradan ayarla ve koltuğuna otur. bacaklarına ağırlık yükleme eklemlerin çatlayabilir, diz kapağı kırığı yaratabilirsin. dikkatli bir şekilde set set hareket et.”

letty, jeonggukʼun sözleriyle başını sallamış teşekkür ederek, makineye oturmak için adım atmıştı. kalçasını yerleştirdikten sonra makinenin basamağına bir ayağını yerleştirip ağırlığı tuttu. ancak diğerini bir türlü yerine koyamamıştı. bunu gören jeongguk, hızlanması için ayak bileğinden kavrayarak lettyʼnin ayağını basamağa yerleştirdi.

bu sırada onu tam arkasında izleyen esmerden habersizdi. taehyung da  jeongguk gibi onu özleyince kendine fikir sunarak salona gelmişti. ancak gördükleriyle tüm morali ve enerjisi bozulmuştu. ilk bakışta yanlış anlaşılacak bir durumda olan jeonggukʼa baktı. kızla ilk sohbetlerinden beri diplerinde olduğu için her şeyi biliyor yalnızca damarlarına nüfuz eden kıskançlıkla savaşmaya çalışıyordu. jeonggukʼun ona mesafeli olduğunu gördüğünde ise yüzünü istemsizce gülümseme kaplamıştı.

taehyung, daha fazla uzaktan izlemek istemedi. çantasını koluna daha sıkı takarak jeonggukʼun arkasından yanına ilerledi. “jeongguk” elini, dövmeli çocuğun çıplak omzuna koydu. böylece salonda sürekli çıplak olması onu daha da sinirlendirdi.

jeongguk, duyduğu sesle ve omzundaki ince parmaklarla hızla kızın bileğini bırakarak arkasına döndü. gözlerini açarak durumu anlamaya çalıştı. taehyung eğer onu izlediyse yüksel ihtimal onu yanlış anlamıştı. bu durum jeonggukʼu gererken, taehyung parmak uçları üzerinde yükselip diğer elini de jeonggukʼun omzuna koydu ve yanağına yumuşak bir öpücük bıraktı. “bitti mi idmanın? yemeğe gidecektik hani?”

taehyungʼun cümleleriyle jeongguk hipnoz olmuşcasına başını salladı. antrenmanını unutmuştu bile. şu an tek istediği taehyung ile güzel bir akşam yemeği yemekti. “bitti... bitti ben üstümü giyinip geleyim. çıkalım” taehyung, onun bakışlarıyla gülmek istese de kendini tutmuş ve elleri altındaki geniş omuzları sıkarak jeonggukʼun hızlıca soyunma odasına gitmesine izin vermişti.

taehyungʼun küçük bir öpücüğü ve söyledikleriyle asla sorgulamadan soyunma odasına giderek dolabından kıyafetlerini çıkardı jeongguk. sadece ısınma yaptığı için terli değildi. buna sevinerek eşofmanını ve sweatini giyindi. parfümünü de sıktıktan sonra dolabını kilitleyerek çıktı soyunma odasından.

tam karşısında gördüğü manzarayla dudağını ısıran jeongguk hafif adımlarla taehyung ve lettyʼnin yanına ilerledi. ikili konuşuyordu. kız hararetle taehyungʼa bir şeyler anlatıyor, taehyung ise sinirden dişlerini sıkarak onu dinliyordu. jeongguk ikilinin yanına yaklaştığında taehyung cümlesini tamamlayıp kızın koluna iki kere hafifçe vurmuştu. bir nevi teselli ifadesiydi.

ne olduğunu anlamaya çalışan jeongguk, taehyungʼun yanına geldiğinde elini onun beline yerleştirerek eğildi ve dudaklarını taehyung gibi onun yanağına bastırdı. “çıkalım?” taehyung, jeonggukʼun bu hareketiyle gülümserken kolunu jeonggukʼun koluna sardı ve elini kaldırarak lettyʼe el salladı. “görüşmek üzere. ah, pardon. hoşçakal diyecektim”

jeongguk, taehyungʼun bu haliyle kaşlarını kaldırırken onu neyin sinirlendirdiğini fazlaca merak etmişti. taehyung ise bu sırada koluna girdiği jeonggukʼu çekiştirerek salondan çıkarmaya çalışmıştı. esmerin sinirinden dolayı konuşmaya cesaret edemeyen jeongguk yalnızca onu otoparka doğru yönlendirmişti. asansöre bindiklerinde taehyung onun kolundan çıkmış asansörün diğer bir ucuna geçerek kollarını bağlamıştı. bu durumla oldukça şaşıran jeongguk otoparkın olduğu kata basarak yutkunmuştu.

neighbours | taekook Where stories live. Discover now