Mert'i hep yanımda istiyordum. Annem olmadığı gibi babam da olmasaydı, Mert'le kalmak isterdim. Ama babam bana hiç izin vermediği için kalamıyordum.

Kapı açıldığında Mehtap ablaya döndük, ikimize "Evet, çifte kumrular, gelin bakalım, arkadaşlarınız geldi" dedi.

Hemen Mert'e dönüp "Çifte kumru ne?" dedim. Mert'le gülmeye başladık.

"Bizim adımız artık çifte kumru," dedi Mert. Ben de "Tamam," dedim ve hemen ayağa kalktık.

Salona geçtiğimizde Kader, Mustafa ve Mert'in birçok arkadaşı vardı. Kader bizi gördüğünde kocaman ikimize de sarıldı. Kader'in annesi de gelmişti, herkes buradaydı.

Masanın üstünde M şeklinde pasta vardı ve 15 tane mum vardı. Mehtap abla mumları yakarak Mert'i yanımdan alıp sandalyeye oturttu. Ben de küçük adımlarla Mert'in yanına oturdum.

"Dilek tutmayı unutmayın ve üfleyin," dedi Mehtap abla.

Mert'le birbirimize baktık ve ikimiz de sessizce "25" dedik ve mumları üfledik.

Mumlar sönerken hepimiz alkışlamaya başladık. Mutluluktan uçuyordum, hep Mert'le olacaktım.


GÜNÜMÜZ

Bütün duyguların hislerini yaşadım; acıyı, mutluluğu ve hüzünlüğü. Ama bu duyguyu bilmiyordum. Tesadüflere inanmazdım, hiçbir zaman da inanmadım.

Çocukluğumda yaşadığım anlar bir film şeridi gibi gözümün önünden geçti. Gerçekten tesadüf müydü bu olanlar?

Yok olmak istiyordum. Bedenim gerildikçe geriliyordu. Havanın soğuk olmasından dolayı saçlarımı uçuran rüzgar beni alıp götürseydi keşke.

Sadece birbirimize bakıyoruz, hiçbir şey demiyoruz. 5 dakika geçmiş miydi bilmiyorum, ama bütün çocukluğum gözümün önünden geçmişti bile.

Karşımda çocukluk aşkım Mert duruyordu, yanımda da mecburi şekilde yanından kaldığım Emir vardı.

Dudaklarım aralandı ve sessizce "25" dedim. Evet, 25 yaşındayım ve o burdaydı. Dileğimiz gerçekleşmiş miydi?

Mert, dediğimi anlamış olacak ki tebessüm ederek bana bakıyordu. Ona doğru adım atmak istiyordum, ama yapamıyordum.

"Beni duyuyor musun?" Emirin sesi kulaklarıma dolunca gözlerimi ona çevirdim.

"Kim o?" dedi, tekrar bir cevap bekliyormuş gibi bana bakıyordu.

"İki dakika bekler misin? Emir geleceğim," dedim.

Emir yanından ayrılarak Mert'e doğru gidiyordum. Attığım her adım bedenime sızı şekilden geri dönüyordu.

"Inci," dedi. Tekrar Mert'e gözlerine baktığımda hala o küçük Mert vardı karşımda.

"Mert," dedim, ama konuşamıyoruz. İkimiz de şok içinde birbirimize bakıyorduk.

Tam bir şey diyeceğim, sıra da elimi tutan kişiye döndüm ve emir çatık kaşlarıyla karşımda duran Mert'e bakıyordu.

Mert'e baktığımda o da aynı şekilde Emire bakıyordu. Aralarındaki elektrik beni her an çarpabilirdi ve kendimi toplayarak "Emir benim sevgilim" dedim ve Emire döndüm. "Mert de çocukluk arkadaşım" dedim, Mert'e dönerek.

Mert, sevgilim olduğunu duyunca kaşları daha çok çatıldı ve gözlerindeki hayal kırıklığını gördüm. "Memnun oldum" dedi, Emire bakarak. Emir de kafasını sallayarak yanıt verdi.

"Burada mı okuyorsun?" dedi Mert meraklı bir şekilde. "Evet," dedim, hafif tebessüm ederek. "Büyük tesadüf değil mi?" dedi Mert bana bakarak. Dedim anlamıştım, ama Emir sadece öylece bakıyordu.

KARANLIK Where stories live. Discover now