~İttifak~

92 11 61
                                    

.

.

.

Arabayı kafenin yakınlarına park ettikten sonra kafeye girip oturduk.

Garson: Siparişinizi alabilir miyim?

Demetrius garsona oldukça sert bir şekilde baktı ve soğuk bir tonla;

"Bir espresso."

Ardından bana döndü ve hafifçe gülümsedi

"Siz ne istersiniz Anya-san?" duyguları çok çabuk ve aniden değişiyordu.

"Ben de bir white chocolate mocha alayım lütfen."

dedikten sonra garson kadına kibar bir gülümseme gönderirken Demetrius kadına yine aynı korkunçlukta baktı ve kadın bana kibarca gülümseyip Demetrius'a bakmadan -bakamadan- yanımızdan ayrıldı.

Ardından ela gözleri yine beni buldu ve bir anlığına da olsa o korkunç gözlerin yumuşadığına şahit oldum.

"Anya-san, size bir şey sorabilir miyim?"

(Ona Damian'la ilgili gerçekleri anlatmalıyım...) Damian'la ilgili.. gerçekler mi?

"...Buyrun lütfen"

Konuşmadan önce hafifçe boğazını temizledi ve oldukça ciddi bir şekilde bana baktı.

"Küçük kardeşim Damian'la aranızdaki ilişkiyi biliyorum. Bu nedenle size şunu sormam gerekiyor; Anya-san, size Damian'ın aslında intihar girişiminde bulunmadığını söylersem ne dersiniz? "

Ne?.. Eğer intihar girişimi değilse o zaman bu..

Yavaşça yutkundum, olayların şokuyla Demetrius'un aklını okumayı bile düşünemedim.

Ben şoka girmiş bir şekilde Demetrius'a bakarken yavaşça ve kederli -ne kadar olabilirse çünkü duygularını göstermeyen biriydi- bir şekilde devam etti.

"Damian.." Hafifçe öksürdü.

"Küçük kardeşim aslında intihar etmeye çalışmadı, ona süikast girişiminde bulundular." kısa bir süre benim cevap vermemi beklerken camdan dışarı baktı.

"S-süikast.. girişimi mi..?" sesim de vücudum gibi titremeye başlamıştı. Damian'ın intihar etmesi oldukça kötüydü ancak süikast girişimi mi! Bu bambaşka bir şeydi.

"Evet.." sesi bir fısıltı gibi çıkmıştı sanki yanlış bir şey söyleyip Damian'ın başrolü oynadığı dünyamı yıkmaktan korkar gibi..

Kendime gelmeye çalıştım ve aklımı kurcalayan o soruyu sordum.

"Bunun arkasında...Kim var?"

Bir anlığına duraksadı "Ben de onu araştırıyorum. Ama henüz elimde sağlam bir ipucu veya kanıt yok. Bu işin arkasında kim varsa bizim güvenlik sistemimize erişebiliyor."

"Araştırıyorum mu? Pekala, ben de yardım edeceğim. güvenlik sistemine erişimi var derken ne demek istiyorsun?"

İfadesi ciddi bir hal aldı -daha ne kadar alabilecekse- "Yardım mı edeceksin? Bu işin ciddiyetinin farkında olmanız gerekli Anya-san... " ela gözlerinde hüzün kırıntılarını yakaladım ya da ben öyle sandım. "Sizin hayatınız da tehlikeye girebilir ve eminim küçük kardeşim bunu kesinlikle istemezdi ha?" hüzünlü bir şekilde gülümsedi. "Ve ben, artık küçük kardeşimi ne olursa koruyacağıma dair yemin ettim. Bunu ne anlama geldiğini biliyorsunuz değil mi?" oldukça ciddi görünüyordu...Pekala ben de gayet ciddiydim. Söz konusu Damian ise her şeyi karşıma almaya hazırdım.

"Evet Demetrius-san farkındayım ancak Damian acı çekerken öylece hiçbir şey yapmadan duramam, durmayacağım." ne kadar ciddi olduğumu anlaması için kaşlarımı çattım ve işe yaramış olacak ki yüz ifadesi birazcık -sadece birazcık yumuşadı -yani hala oldukça ciddi duruyordu- "Pekala, o zaman haberleşmemiz için telefon numaranızı alabilir miyim?" Zafer... "Tabii." Telefon numaralarımızı birbirimize verdikten sonra Demetrius bana yine ciddi bir şekilde baktı -ya şunun da yüzü böyle kalacak robot gibi aq öhöm neyse- 

"Anya-san, bir hafta içinde tekrar buluşabilir miyiz?" bunun için mi bu kadar ciddi bir surat yapıyorsun lan psikopat? Düzgün sorsana! Gerçekten Damian'ımın tatlış suratını özledim...

 (Bir hafta içinde herhangi bir ipucu elde edebiliriz ayrıca ona bu konuyu daha müsait bir yerde anlatmam daha iyi olur...) pekala, Damian için bir hafta beklemek hiçbir şeydi.

"Tabii olur Demetrius-san."

hafifçe gülümsedi "Pekala, o zaman sizi evinize bırakayım Anya-san." 

"Teşekkürler ama beni hastanenin oraya bırakabilir misiniz..?" Damian... Şuan nasıl acaba..?

Yüzümde nasıl bir ifade vardı bilmiyorum ancak bu Demetrius'un hüzünlü bir hal almasını sağladı.

"Tabii Anya-san."

Birlikte Demetrius'un arabasına bindik, beni hastanenin önünde indirdi ve ben de Damian'ın durumunu öğrenmek için resepsiyona gittim.

"Aferdersiniz, Damian Desmond'un durumunu öğrenmek istiyorum."

kadın hafifçe gülümsedi, normalde bu gülümsemeye saha büyük bir gülümsemeyle karşılık verirdim ancak sevdiğim çoçuğu hastanede ziyarete geldiysem bu kesinlikle mümkün değildi.

"Tabii, hayati tehlikesi çoktan geçmiş şuanda üçüncü kattaki onaltıncı odada kalıyor."

Hayati tehlikesinin geçtiğini zaten biliyordum çünkü yoğun bakım süreci boyunca oradaydım. 

Pekala, onaltıncı odaya gidelim...


Koridorda onaltıncı odayı buldum ve hemen kapıya doğru ilerledim...

Kapının önünde durup nefes alış verişimi düzeltmek için biraz bekledim ardından kapıyı yavaşça açtım ve sevdiğim çocuğun ela gözlerini görebilmek umuduyla içeriye bir adım attım...


----------------------------------------------------------------

Merhaba arkadaşlarr! Uzun zaman sonra ancak yeni bölüm atabildim. Bilirsiniz ailevi sorunlar ve okul falan bu yüzden yazamadığım için çok üzgünüm. 

Umarım yeni bölümü sevmişsinizdirr!! Lütfen yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın canlarımm <33

♢The Winter To The Summer♢ ~DamiAnya~Opowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz