five • last dinner

Comenzar desde el principio
                                    

Ben ne yapmaya çalıştığını anlarken ona baktığımı fark edip bana döndü.

"Hemen markete girip geleceğim." Hemen sonra bir hızla arabadan indikten sonra elindeki kumandayla kapıyı kilitledi. Onun gidişini ve az ileride açık markete girene kadar arkasından izledim.

Markete girdiğini gördüğüm an ise bedenimde bir rahatlama hissettim. Oturduğum koltuğa öylece yayılırken, kaslarımın sızladığını hissedebiliyordum. Kendimi sıktığımı şimdi fark ediyordum ve bütün bedenim öylece yığılmıştı.

Zaten normal olmamı bekleyemezdim. Hiçbir an aklımdan çıkmıyordu. Ne zaman unutmak için hamle yapsam zihnime bir şekilde sıvışıyor, onun dudaklarının hissiyatını hissedebiliyordum. Elim bu nedendir ki yüzüme doğru kalktığında ilk durağı dudaklarım olmuştu. Sonrasında kavradığı yanağıma gitmişti.

Kalbime söz geçiremiyordum. Son zamanlarda ne olduğunu bende bilmiyordum ama, ona karşı nefretten doğan başka bir duygu daha vardı.

Kabul etmek istemiyordum ama kafamı karıştırdığı için şimdi ekstra düşünemiyordum. Beni öptü. Bundan daha karmaşık ne olabilirdi ki işte.

Başımı geriye yaslayıp ellerimle yüzümü kapattım. Oflayarak garip garip sesler çıkarttığımda bile kendimi garipsemiyordum. Sadece yanlış olduğunu düşündüğüm anlar aklımda canlanıyordu. Yanlış mıydı gerçekten?

Eğer yanlışsa, yaptığım en doğru yanlış gibi hissettiriyordu.

Dakikalar geçti ve ben kendi düşüncelerim de boğulurken, Lisa marketten çıktı. Olduğum yerde dikelirken elinde iki koca poşetle arabaya doğru yürüdü. Ben gözümle onu takip ederken o sadece yere dikmişti gözlerini. Arabaya geldiğinde bagajı açtı ve paketleri oraya koydu.

Sahi o paketler neydi?

Arabaya tekrardan bindiğinde çabucak gözlüğü çıkarıp arkaya fırlattı. Sertçe yutkunarak önüme odaklanmaya çalıştığımda bu pek mümkün değildi.

"Şey-"

"Efendim." Benden önce davranarak konuştuğunda istemsizce ona döndüm. Ne diyeceksin der gibi suratıma bakarken tekrardan yutkunmadan edemedim. Gözlerini bütün yüzümde gezdirirken kuruyan dudaklarımı ıslatma ihtiyacı hissettim. Odak noktası dudaklarım olduğunda ise kendimi arabadan atacaktım neredeyse.

"Ee şey-" O gözlerini dudaklarıma dikmişken kafamı toplayamıyordum. "O poşetler ne için?"

"Senin için." demişti kısaca.

"Ne var ki içinde?"

"Yiyecek bir şeyler işte."

Onun bana odağını önüme dönerek kestiğimde nefeslerim hızlanmıştı. O da önüne döndüğünde ve arabayı çalıştırdığında gözlerimi istemsizce kapatmıştım. Eve gidene kadar uyuduğumu dahi fark etmemiştim. Arkama yaslandığımda bir ağırlık çökmüştü çünkü üstüme.

"Rosé. Rosé geldik."

"Ha, ne."

"Geldik." Gözlerimi açtığımda ve onu hemen yanımda gördüğümde gözlerim kocaman açıldı. Çünkü benden tarafa gelmişti ve emniyet kemerimi açmak için eğildiğinde oldukça yakındı. Hemen sonrasında doğrulup kolunu uzattı. "Koluma tutun. Yeni uyandın."

meets evil | chaelisaDonde viven las historias. Descúbrelo ahora