|•Chapter:1•|

174 11 2
                                    

"Hayat her zaman insanı nereden vuracağını iyi biliyordu. En beklemediğin anında bile...

Bazen en mutlu anında... Bazense en huzurlu anında.
Sanki seni hüzüne boğmak istermiş gibi. Işte bende o hayatın kurbanlarından birisiydim. Bazen alıp başımı gitmek isterdim, ama hep kalırdım..."

Trene binerken kendimi garip hissettim. Etraftan kalabalık sesleri, kahkaha sesleri, ilk dönemine başlayacak olan çocukların heyecanı.

Ama hiç birisi anlaya bileceğim duygular değildi. Hayatımın en güzel yıllarını ailemden uzak geçirmiş çocukken bir yetişkin gibi davranmam istenilmişti.

Çünkü Ben Bir Safkandım. Safkan Bir Avery Hanım Efendisi. Aileme Layık Olmalıydım Onları Utandırmamalı,Ve Başlarını Eğmemeliydim...

Oysaki daha10 yaşındaydım buralardan giderken...
Annemden ayrılırken... Daha çocukluğumun baharında ve anne sevgisine en muhtaç yaşındaydım.

Fakat Babam Katı Birisiydi, Karanlık Lorda Bağlı Bir Adamdı. Beni sadece çocuğu ve safkan olduğum için umursardı. Çünkü Lord'unun tek bir kelimesiyle çocuğunu hayatından çıkaran adam, neden çocuğunu umursardı ki?

Annem ise onun aksine hep beni korurdu ondan. Ama bu sefer yapmamıştı. Karşı çıkmamıştı, ayrılığımızîn sadece 7 yıl olduğunu düşünmüştü fakat bu ayrılığın süresi dahada uzanmıştı.

Babam yüzünden Azkabana girmişti. Babam sonsuza dek Azkabanda kalma cezası alırken annem affedilmez laneti uygulamadığı için sadece 19 yıl hapis cezası almıştı.

Onun hiç bir suçu yoktu... Babamı sevmesi dışında...
Benim ise hiç bir suçum yoktu... Fakat annemle ortak noktamız ikimizde babamın kurbanıydık.

Son 3 yılda hayatım mahvolmuştu, peki 3 yılda düzelir miydi?

~°•6 Years Of Hogwarts•°~

~°•1 September 2001•°~

"Günaydım Slytherin'in Güzel Leydisi"

"Iyi Günler Slytherin'in Asil Leydisi"

"Günaydın Leydim”

Slytherin'in Leydisi... Evet bu Hogwarts'ta herkes tarafından bana verilen bir isimdi. Şimdi Slytherin Leydisi denince akla ilk gelen Asil, Katı, Güzel ve Safkan ideolojisine sahip birisidir.

Fakat bu özelliklerin hiçbirine sahip değilken bu lakabı nasıl aldığımı hala sorguluyorum.

3 yıl geçmişti sandığım gibi hiç bir şey yoluna girmemişti. Hala aynı yalnızlık... Aynı Hüzün...

Trene binerken bunları düşünmüştüm. Artık 16 yaşındaydım ve Hogwarts'taki 6cı yılıma başlayacaktım. Gelecek yıl son yıl ve seçim yılıydı. Ben ise ne olacağıma çoktan karar vermiştim.

Iyi bir seherbaz olacaktım. Ne kadar zor olursa olsun umurumda değildi. Zaten bu benim çocukluk hayalimdi. Iyi bir seherbaz olmak annemi sevindirecekti. Onunla geldikten 2 yıl sonra görüştüm.

Ve ondan sonra bir daha görüşmeye cesaret edememiştim. Görüşmemizde kendimi ağlamamak için zor tutmuştum.

"Bazen çok zorlandığımızda direnmek yerine teslim olmalıyız Aurora..."

Duygularımı, düşüncelerimi anlamıştı... Çünkü o bir anneydi. Onu çok seviyordum ve ne olursa olsun onu gururlandıracaktım.

Bunları düşünürken boş bir kopartıman arıyordum. Heryer doluydu.Elbette tanıdığım ve yanlarına oturabileceğim birileri vardı ama ben istemiyordum.

Çünkü hepsinin samimiyetinin sahte olduğunu anlamıştım. Her zaman benimle iletişime geçmeye çalışırlar fakat bunu başaramayıncada çirkef olurlar.

En sonunda trenin en sonunda olmasada ona yakın bir yerinde bir kopartıman buldum. Içeride tanımadığım bir adam vardı elinde kitabıyla sessizce oturmuştu.

Bir öğrenci olmadığına emindim. Çünkü bir öğrenci olmayacak kadar yetişkindi ama öğretmen olmayacak kadarda gençti.

Kapıyı açtığımda adam yüzünü bana doğru çevirdi.

"Rahatsız Ettiğim Için Üzgünüm Efendim, Fakat Başka Kopartıman'larda yer yoktu izin verirseniz bu yolculukta size eşlik ede bilir miyim?"

Bir cevap vermedi. Kitabına baktı ve ardından ben konuşacakken soğuk bir ses sesimi keserek 'Olur Otura Bilirsin' dedi.

Yolculuğun ilk bir saati sessizdi arada adamın yüzünü inceliyordum.

Kuzgun siyahi saçları vardı, alnının bir köşesinde ise yara izi. Sanırım gözleri zayıftı çünkü gözlük takıyordu. Yolculuk boyunca gözlerini kitaptan çekmemişti.

"Beni süzmeyi kesmelisiniz genç bayan, çünkü bu gerçekten rahatsız edici"dediğinde ise utanmıştım.

"Sadece kim olduğunuzu merak ediyorum"

"Bu saatlerce beni izleyebileceğiniz anlamına gelmiyor genç bayan, bunun yerine kim olduğumu sorsaydınız cevaplardım"

"Bunun için gerçekten özür dilerim"

"Özüre gerek yok merakınızı anlaya biliyorum"

"Madem öyle kimsiniz? Bir öğrenci olamazsınız bunun için biraz büyüksünüz, ama bir profesörde olamazsınız bunun içinde çok gençsiniz"

"Biliyorum Hogwarts'ı bitireli 5 yıl oldu"

"Peki burada ne işiniz var?"

"Karanlık Sanatlar, profesörlüğünü yapacağım"

"Ama sadece 21 yaşındasınız?"

"Buraya sadece iki nedenle gele bilirim ya öğrenci olarak yada profesör öğrenci olamayacağıma göre?"

"Peki siz kimsiniz?"

"Beni tanıdığını zannediyordum hatta bilerek benim bulunduğum kopartımana oturduğunuzu bile düşünmüştüm"

"Hayır Sizi Tanımıyorum"

"O Zaman Şölende Iken Tanırsın"diye cevap verdi.

Çok soğuk ve gizemli bir adamdı. Bu diyalogdan sonra bir daha konusmamıştık. Fakat birşey aklımı kurcalıyordu. Acaba dediği gibi bir profesör olarak mı gelmişti?

Karanlık Sanatları severdim. Ve bu adamda benim bu yılki profesörümdü. Ve içimden bir ses bazı şeylerin değişeceğini belirtiyordu...

~°•Ilk bölüm nasıldı?•°~

𝑻𝒉𝒆 𝑩𝒍𝒂𝒄𝒌 𝑨𝒖𝒓𝒂|•𝑯𝒂𝒓𝒓𝒚 𝑷𝒐𝒕𝒕𝒆𝒓•|Nơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ