_*_

Minho uzandığı yerden gülümseyerek kalkıp odasına ilerledi. İki gündür kolu yüzünden duş almamıştı ve rahatsız hissediyordu. Koluna dikkat ederek duş almaya koyuldu. Onun yanı sıra jisung arasının bitmesiyle odasına girip hastasını beklemeye koyuldu.

Kapının tıklatılmasıyla gözündeki dözlükleri çıkarıp 'gel' talimatıyla hastasını bekledi. İçeri giren beden ile şaşkınca ayaklandı. Karşısındaki adamdan bakışlarını kaçırmış koltukları işaret etmişti. Ayakta dikiken beden ufak sırıtmayla hafif topallayarak koltuğa yayılıp bakışlarını doktora dikti. "Uzun zaman oldu, han?"

Jisung boğazını temizleyip boş bakışlarını adama çıkardı. "Şikayetin nedir?" Bir an önce işini halledip minho'nun yanına gitmek istiyordu.

"Hadi ama, bunca yıl sonra tekrar karşılaştık. Sohbet etmeyecek miyiz?" Jisung koltuğuna yaslanıp sırıttı. "Seninle burda oturup boş muhabbet edeceğimi sanman çok komik." Jisung'a nazaran fazla yapılı olan adam kıkırdayıp elini masaya koydu. "Oysaki severdin sohbetimizi. Yanılıyor muyum?"

Jisung göz devirip hasta dosyasını eline aldı. Bir süre inceledikten sonra kendisini izleyen adama döndü. "Bundan önce aldığın tedaviler belirli bir noktaya getirmiş. İyi durumda bacağın, neden doktorunu değiştirdin?" Genç adam elini saçlarında gezdirip konuştu. "Sorumluluk almalısın han. Bu hale gelmemde büyük bir etkin var."

Genç duraksayıp devam etti. "O günden sonra seni her yerde aradım. Geri dönüşler nasıldı biliyor musun. Tek bir cümle, 'Kendisi gimpo'dan taşındı'. Ah jisung, seni bulmam yıllarımı aldı." Jisung masa altında ellerini yumruk yapıp sakinleşmeyi bekledi. Hangi hakla karşısına çıkıp bu şekilde konuşabiliyordu ki?

"Değişmişsin. Daha da güzelleşmişsin .." Bu cümleyle beraber arsız ca jisung'un vücudunu süzdü. "Hangi yüzle karşıma çıkıyorsun? Beni bulunca eline ne geçecekti?" Jisung sabrının sonlarındaydı. Bu iğrenç adama katlanmak istemiyordu. "Sana yaptıklarını ödetmeyeceğimi sanman çok sevimli." Genç adam ayaklanıp yavaş adımlarla jisung'a yaklaştı. "Ben bir şey yapmadım."

"Bu siktiğimin bacağı neden bu durumda o zaman!"

"Senin hatandı! Geçmişte yaptığın pislikleri üstüme atamazsın." Jisung koltuktan kalkıp odanın diğer tarafına geçti. "Buraya nasıl geldiysen öyle de siktir olup git hemen!" Genç pişkince sırıttı. "Ergendik jisung, lise sondaydık. Zevklerimi doruklarda yaşadığım için beni suçlayamazsın."

Jisung yüzünü buruşturup söze girdi. "Sikik herif. Aldattın lan beni, hem de en yakın arkadaşımla. Yatakta.." Duraksayıp devam etti. "Yatakta bastım sizi. Pişkince kendini açıklamaya çalıştın. Sana bunu ödetmeyeceğimi sanman çok sevimli."

O anları hatırladıkça içindeki siniri ortaya çıkıyordu. Arkadaşını ve sevgilisini yatakta bastığında bir süre şoku atlatamamıştı. Kendine geldiğinde kendini çaresizce açıklayan sevgilisini acımadan yumruklarıyla yere sermişti. Dışarıdan görenler onun cılız ve savunmasız olduğunu düşünürdü fakat jisung tam tersiydi.

Bu adiliği ona ödetmeden rahat uyku uyuyamazdı. Üstelik sevmişti onu.

Evden çıkacağı zaman sevgilisi onu yakalayıp zorla eve soktuğu zaman sınırı aşmıştı. Eline geçirdiği ilk şeyi bacağına saplamış o acıyla inlerken jisung hızlıca evi terk etmişti. O günden sonra asla karşılaşmamaya özen gösterip, seul'e taşınmıştı. Ama geçmişi peşini bırakmıyordu.

"Bana hesap soracağına arkadaşına sorsaydın ya. Kendisi baya istekliydi."

"Do-yun defol git. Sakın bir daha karşıma çıkma." Do-yun, jisung'a yaklaşıp kulağına fısıldadı. "Bedelini ödetmeden olmaz güzellik. Arkanı iyi kolla." Jisung'un konuşmasına izin vermeden odadan çıkıp gitmişti. Jisung derince soluklanıp koltuğa oturdu. Hayatı düzene girmişken, neden karşısına çıkmıştı ki.

O sırada kapısını tıklatılmış içeri asistanı haeun girmişti. "Bay han, bir sonraki hasta randevusunu iptal etti. Başka bir güne aldırmamı istedi, ne yapmalıyım?" Jisung boğazını temizleyip ayaklandı. "Çarşambaya aldır. Ben şimdi çıkıyorum, sende işini bitirince çıkabilirsin." Asistanı onaylayıp odadan çıktığında jisung üstündeki önlüğü sıyırıp ceketini giydi. Bir an önce minho'nun yanına gitmek istiyordu.

Hızlıca arabasına binip yola koyuldu. Bu stresli halinden kurtulmak istiyordu. Sevdiği adamın kollarında.

Kısa geçen yolculuktan sonra arabayı evin bahçesine park ederek kapıya ilerleyip zile bastı. Bir kaç tıkırtıdan sonra kapı açılmış hafif nemli saçlarıyla minho görünmüştü. Jisung vakit kaybetmeden kollarını minho'nun boynuna sarıp sıkıca sarıldı.

Minho bu hamleyle sağlam kolunu jisung'un beline sarmış ve saçlarına öpücük kondurmuştu. "Çok mu özledin beni?" Minho sırıtarak sorunca jisung onun mutluluğunu bozmadan onayladı. "Hemde çok." İstediği cevabı alan minho, doktoru belinden çekiştirip eve soktu.

İkili salonda koltuklara yerleşti. "Saçın ıslak dolaşma minho, çabuk hasta oluyorsun." Minho onun bu ilgili tavırlarına sıcak bir gülümseme sunup jisung'un yanağını okşadı. "Ev sıcak bir şey olmaz. Aç mısın?"

"Hemde nasıl! Bugünki öneriniz nedir bay lee?" Minho ayaklanıp jisung'un kolundan tutarak mutfağa çekiştirdi. "Özel bol soslu ve sebzeli makarnamı tatmadan bırakmam seni." Jisung kıkırdayıp kollarını sıyırdı. "Pekala, görevim nedir?"

"Çıkardığım sebzeleri doğramaya başla çaylak." Jisung hızlıca işe koyuldu, minho eksik kalan malzemeleri de çıkarıp yemeği yapmaya koyuldurlar.

Yarım saatin ardından sofrayı kurup sandalyelere yerleştiler. "Bakalım beğenecek misin?" Jisung çatalını makarnaya batırıp üfleyerek ağzına koydu. Minho merakla tepkisini beklerken yüz ifadesi çok komik görünüyordu. Jisung gülümseyip ağzındaki lokmayı hızlıca yuttu. "Minho, bu enfes bir şey. Bana sürekli bundan yapmazsan bozuşuruz."

Minho memnuniyetle geri yaslanıp göz kırptı. "Ne zaman istersen güzelim."

Jisung buraya gelmeden önceki olayı unutmuştu bile. Sevdiği adam, ona çok iyi geliyordı. Tek bir gülümsemesi bile sanki tüm dertlerini yol ediyordu. Jisung bir kez daha emin oldu. Minho onun için doğru kişiydi.

Buradan çıkınca abisi gibi olan tek arkadaşı changbin'e uğraması gerekti. Do-yun bu defa durmayacak gibi görünüyordu. En azından changbin'in bilmesi gerek diye düşündü. Zamanında o yardımcı olmuştu jisung'a. Changbine güveni sonsuzdu.

Düşüncelerinden sıyrılıp dikkatini ona evde yaptığı hobilerini anlatan sevdiğine verdi. Gülümseyerek dinledi her bir kelimesini. Aşk buydu ona göre. Aşk minho'ydu.



bencede aşk minho

180 oy, 180 yorum 🥊

boxring dr. Where stories live. Discover now