''TopukluFırtına''👠

6.2K 608 348
                                    

*kurguların aktif yazılmasını ve bölümlerin hızlı gelmesini istiyorsak lütfen oy verip yorum yapmayı unutmayalım.

✒️Tek imkansız yolculuk, hiç başlamadığın yolculuktur... Tony Robbins

Birleşiriz biz estiği yerden
Gürleşiriz biz kestiğin yerden
Yanlışa dur demeyi öğrendik eskilerden...🎙️

-Gereği düşünüldü! Davacının evlenme tarihinde Türk Medeni Kanun ; yüz yirmi dört kanunda belirtilen evlenme yaşında olmadığı anlaşılmıştır. Türk Medeni Kanunu yüz yirmi dörde iki maddesi uyarınca evlenme akdinin yok hükmünde olmasına, henüz on dört yaşında bir kız çocuğuna nitelikli cinsel istismar ve hürriyetinden yoksun kılınması suçları oluşturduğu için davanın ağır cezaya devrolmasına, aile mahkemelerinin kuruluşu hakkındaki yasanın altıncı maddesi uyarınca ; çocuğun ekonomik ve sosyal anlamda desteklenip güçlendirilmesi ve okumaya yönlendirilebilmesi üzere devlet koruması altına alınmasına karar verilmiştir!'

Buzhaneden hallice olan mahkeme salonu hakime hanımın açıkladığı karar ile bir anda ısınıvermiş gibiydi. Kendinden emin bir vaziyette kısılan su yeşili menevişler duyduklarıyla yanında oturan küçük kıza çevrilmiş, dudakları zafer dolu bir gülüşle kıvrılmıştı. Üzerindeki parlak cübbenin manevi ağırlığını umursamayarak elini uzatmış, avucuna başardık manasıyla çak yapan küçük avuç omuzlarından tonluk ağırlıkta bir yükü daha çekip almıştı. Başarmışlardı! On dört yaşında bir kız çocuğunu din, adet, gelenek ve ekonomi bahaneleri ile okutmayıp evlendiren ailesinden, küçücük halini umursamadan , otuza varmış yaşına aldırmadan onu kendine yatak odası objesi yapmaya çalışan bir erkek müsveddesinden kurtarmışlardı. Artık o da yaşıtları gibi sadece okuyacak ve huzurla çocukluğunu yaşayacaktı.

Az önce davasını kazandıkları kız çocuğuyla vedalaşmış, ona sık sık görüşeceklerini söyleyip sosyal hizmetler görevlilerine teslim ederek çıkmıştı mahkeme salonundan avukat hanım. Kucağında üst üste duran dosyaları, kolundaki avukat cübbesi ve tüm yüküne tezat ısrarla taktığı minicik çantasıyla kapının hemen kenarında durmuş, sabah güzelce fönlediği saçlarını düzeltmeye koyulmuştu. Bugünlük işi bitmiş gibi duruyordu. Karnı bir miktar acıkmış olsa da dışarıda yemek yiyerek sermayesini kediye yüklemek istememişti. Gerçi malum ekonomide dışarıda yahut evde yemek yiyor olmak pek fark etmiyordu ya! Neyse! En azından cebinin delik olduğu günlerde ablasının organik ürünleriyle yaptığı tarhanadan bir çorba karıştırması ona yemek olarak yetiyordu. Fakat bugün cepsiz olduğundan değil, dışarıda gri bir gökyüzüyle mini eteğinin açıkta bıraktığı bacaklarını buz kestiren bir soğuk olduğundan içecekti o canım tarhanayı. Yanına da kıtır ekmek! Hayali bile güzeldi!

-Avukat Hanım!'

Duyduğu sesleniş ile başını geriye doğru çevirmiş, içinden asla tarhana hayalleri kurmuyormuş gibi asortik bir tavırla gülümseyerek sırtındaki cübbesi ile hemen yandaki salondan çıkan adama değdirmişti su yeşillerini. Cumhuriyet savcısı Bâki Çetiner... Ne adamdı ama! İsminin ağırlığına tezat ziyadesiyle cool bir havası olduğu yadsınamaz bir gerçekti. Lakin yine de kendinden yakışıklılığı ve karizmatikliği ile değil, başarıları ve disiplini ile söz ettirmekteydi. Açıkçası onu eniştesine fazlasıyla benzetmişti. Bâki savcı da en az Oğuz Kağan kadar idealist biriydi. Yüzündeki hem resmi hemde samimi tebessümle yanına gelmiş , tek kaşını havaya kaldırarak genç kadının çehresini hafifçe süzmüştü.

-Tebrik ederim avukat hanım. Yine fırtınalar estirmişsiniz diye duydum. İki hafta içindeki kaçıncı beraat bu ? Ben sayamadım da.'

Savcı Bey'in dedikleriyle mahcup hissederken başını hafifçe eğerek gülmüş, en son ne zaman tazelediğini unuttuğunu rujlu dudaklarını düzgün durduğu umuduyla birbirine bastırmıştı Nergis. Süs püs meselelerinde ablasından önde olsa da bir Almina değildi maalesef. Onun kadar aşko kuşko olmak zaten yorardı bünyesini. Ama yine de adliyeye gelirken ekstra bir çaba harcadığı aşikardı. Bu minicik etekleri, çeşit çeşit bluz ve ceketleri boşuna almıyordu. Bir de servet ödediği topukluları vardı ki onlara gözü gibi bakıyordu. Bir stiletto kaç lira olmuştu haberiniz var mı? Maalesef spor ayakkabılar ile davaya gelen avukatlar böyle tıkır tıkır ses çıkaran topuklar kadar saygı görmüyordu. Nasrettin Hoca bugünleri görmüş de ye kürküm ye demişti. Gür kirpiklerini havaya kaldırıp gözlerinde duran yumuşak bakışlara çevirmişti irislerini.

NERGʼİS KOKUSU 👠 (Töre&Adalet Serisi)Where stories live. Discover now