"Canımın hiç bu kadar yandığını hatırlamıyorum. Bunca yıllık hayatımda canım bu kadar hiç yanmadı benim."

Onu anlıyordum. Evlat acısı zordu. Her ne kadar yaşamasam da bazı şeyleri anlamak, hissetmek için yaşamaya gerek yoktu ki. Vicdan yeterdi. Bir yerde okumuştum;

'Acı duyabiliyorsan, canlısın. Başkalarının acısını duyabiliyorsan, insansın.'

Beni de insan yapan bu değil miydi?
Derin bir nefes çektim içime, sanki bir daha hiç çekmeyecekmişim gibi.

"Daha dün kollarımda olan saçlarını ördüğüm, öpmelere doyamadığım kızım şimdi küçük bir odada yaşam mücadelesi veriyor."

Hamza amcanın çocuklarına olan sevgisini görmüş ve hissetmiştim. Güzel seven bir babayı o.

"Allah tüm kullarını sınava tabi tutarmış. Bizim sınavımız da buymuş. Allah'a dua etmekten başka ne gelir ki elimizden?"

Sorumla bakışlarını bana çevirdi. Dudaklarında buruk bir gülümseme vardı. Acının ev sahipliği yapmış olduğu bir gülümsemeydi bu.

"Hiç birşey."

"Hamza amca. Ben Ecrin'i kaybetmekten çok korkuyorum."

Ağzımdan kaçıveren itirafi umursamadım. Ben şu anda güçlü değildim. Görünmekte istemiyordum, canım acıyordu ve biri bunu bilsin istiyordum.

"Hamza amca. Canım çok yanıyor. Babam beni terk ettiğinde hissettiğim acıdan daha da çok acıyor."

Derin bir iç çektim. Yıllardır hissetiğim hislerim, gerçeklerim dudaklarımın arasından firar etti.

"Babasızlık çok zor. Ben bu güne kadar hep: 'anne, baba ve evlat acısından daha büyük acı olur mu?' diye düşünürdüm. Varmış. Sevda acısı çok zormuş Hamza Amca. Sanki ruhum bedenimi terk etmiş gibi. Sanki renkler solmaya başlamış gibi. Herşey o kadar cansız ve anlamsız geliyor ki."

Omzumda bir el hissettiğimde bakışlarımı Hamza amcaya çevirdim usulca. Dolu gözlerine inat buruk bir gülümseme vardı yüzünde.

"Çünkü hayatın anlamı eşin oluverir. Onunla güçlü olursun, onunla hayaller kurarsın ve onunla beraber savaşırsın bu hayatı."

Haklıydı. Ben şu kısacık zamanda herşeyimle karıma yaslanmıştım. Onun mutluluğu benim mutluluğumdu. O şu kısacık zamanda herşeyim oluvermişti. Yuvam, geleceğim, dermanım olmuştu o benim.

"Allah büyüktür oğlum. Hayırlısıyla Ecrin'in oradan sapasağlam çıkacak. Benim kızım güçlüdür. Küçükken bile düştüğün de hep kendi ayağa kalkardı. Başı ağrıdığında ilaç içmez ağrının geçmesini beklerdi."

Duyduklarım yüzümde ufak bir tebessüm oluşmasına sebep olmuştu. Ecrin'in çocukluğu hakkında pek birşey bilmiyordum ama zamanla tanıyacaktım onu zamanla beraber bir aile
olacaktık biz.

"Asaf. Ben kızımı önce Allah'a sonra sana emanet ettim. Ve ben senden razıyım oğlum. Kızımı sana emanet ederken bir kez olsun şüpheye düşmedim. Allah bana hayırlısıyla iki kız evladı iki oğlan çocuğu hediye etti. Ve bu gün de bir oğlum daha oldu."

Duyduklarım ilk başta beni gülümsetirken son duyduğum şeyle gözlerim kocaman açıldı. Sümeyra hanım teyze hamile miydi? Şaşkınlıkla Hamza amcaya bakarken ne demem gerektiğini düşünmeye çalışıyordum.

İ𝗺𝗮𝗺 𝗕𝗲𝘆𝗰𝗶ğ𝗶𝗺  ~ᴛᴇxᴛɪɴɢ ~Where stories live. Discover now