"ŞÜKÜRLER OLSUN. ALLAHIM ŞÜKÜRLER OLSUN YARABİM."

Herkes rahat bir nefes verip dualarına devam ederken doktorlar i̇çeride hâlâ konuşuyorlardı. Arkamda hissetiğim hareketlilik ve duyduğum bağırış sesiyle hızla arkama döndüm. Sümeyra teyze sandalyede baygın hâlde duruyordu. Birkaç kişi başında toparlanırken endişeyle onlara doğru yürümeye başladım.

"Sümeyra! Sümeyra aç gözlerini."

Hamza amcanın endişeli ve korku dolu çıkan sesi beni daha da germişti.

"Hemşire, doktor birşey çağırın hemen."

Nefes, Sümeyra teyzeye müdahale ederken Yağız da birilerini getirmeye gitmişti.

"Ne oluyor orada?"

Kalın ve tok bir sesle hızla arkama döndüm. Bu içeride Ecrin'e müdahale eden doktordu.
Ne olduğunu anlamış olmalı ki yanında bulunan hemşirelere komut verdi.

"Hanım efendiyi muayene edip sakinleştirici yapın."

Hemşire gelip,Sümeyra teyzele ilgilenirken ben hemen doktorun yanına geçtim.

"Doktor bey. Karımın durumu nasıl? O iyi mi?"

Endişe ve korku barındıran sesime engel olmamıştım. Sahi neden engel
olacaktım ki?

"Ecrin hanımın durumu hâlâ aynı. Bu geceyi atlatırsam yarın onu normal odaya alacağız."

"Peki eşimi görebilir miyim?"

Sorumla doktor bey hafifçe gülümsedi.

"İzin verelim de hastamız bu gün dinlensin."

Başımı sallayıp onu onayladım. Haklıydı. Ne diyebilirim ki?

"Geçmiş olsun."

Doktor başka birşey demeyip yanımdan uzaklaştığın da Ecrin'in olduğu odaya kısa bir göz atıp arkama döndüm. Sümeyra hanım tekerlekli sandalyenin üzerinde oturtulmuş bir şekilde başka bir yere götürülüyordu.
Yanındaysa annem ve Nefes tek vardı. Hamza amca az önce Sümeyra hanımın oturduğu yerde başı eğik bir şekilde oturuyordu.
Canı çok yanıyordu onunda. Hem kızı hemde eşi iyi değillerdi. Yanına yaklaşıp elimi omzuna koydum.
Dokunuşumla yerdeki başını hafifçe kaldırıp yüzüme baktı. Gözleri doluydu ama ağlayamadı.

Biliyorum. Babalar ağlamazdı çünkü. Erkekler güçlüydü. Güçlü insanlar ağlamamalıydı. Sahi öyle miydi? Biz adamların ağlamaya, üzülmeye hakkı yok muydu? Ben ağladım, yıllar önce küçük yaşta babam tarafından bir enkazın altında mahsur bırakıldığımda ağladım. Yıllar boyunca bir enkazın altında kalmıştım ben. Kimsenin dönüp bakmadığı bir enkaz altında sadece Allah'a sığınarak yaşamaya çalıştım. Ve yıllar sonra bu gün ilk defa ağladım. Sevdiğim kadını, karımı kaybetme korkusundan ağladım.

"Hamza amca. Gel seninle dışarı çıkıp biraz hava alalım."

Hamza amca hafifçe başını sallayıp ayağa kalktığında birlikte az önceye nazaran daha sakin olan koridordan geçtik.
Aynı sessizliğimiz bahçeye çıkıp bir banka oturana kadar devam etmişti.
Havanın serin esintisi bedenimize çarpıp geçiyor geriye sadece bir hiçlik bırakıyordu.
Bir süredir devam eden suskunluğumuzu Hamza amca sonlandırmıştı.

İ𝗺𝗮𝗺 𝗕𝗲𝘆𝗰𝗶ğ𝗶𝗺  ~ᴛᴇxᴛɪɴɢ ~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin