Arkasını döndü "yürüsene " dedi yavuz sanki onun bizi kurtarmasından hoşlanmamış gibi gözlerini devirdi. Ya da tavrından hoşlanmamıştı bende tam çözemedim.

Biz önden yavuz ise arkamızdan ilerliyordu.

Biraz yürüdükten sonra bir kapı çıktı karşımıza, kırık bir kapı, bizi ordan geçmemiz için kafasıyla işaret etti elimi bırakmıştı.
İlk ben , ardımdan yavuz ve sen son maskeli adam çıktı.

Dışarısı ormanlık bir alandı ve galiba bizi tuttukları yerin arka girişiydi.

O önde bizde arkasında ilerlemeye başladık. Ve galiba sonunda gelmemiz gereken yere ulaştık. Bir araba vardı, hatırladım bu arabayı duraktayken yanıma geldiği arabaydı bu.

En sonunda bize döndü.

"Binin arabaya" dedi sesi yine sertleşmişti.
Tam arkaya geçeceken . "sen öne " dedi

Sebep?

Arabayı sürmek için öne oturdu ve biz yavuzla kısa bir bakışma ardından arabaya bindik. Hızla arabayı çalıştırdı.

Sıra bendeydi. " Sen bizim burada olduğumuzu nereden biliyordun ? " Diye ilk sorumu sordum.bana kısa bir bakış atıp önüne döndü. Ne yani cevap vermeyecek mi ? Diye düşünürken konuşmaya başladı.

" Ben seni bulurum, her zaman" dedi ve göz kırptı, neydi bu hareketler şimdi.

Ya sabır.

" Yani? " Diye sordum . Tekrar baktı, ve önüne döndü. "Bilmediğin o kadar şey var ki " ve iç çekti." Söyle o zaman bileyim " dedim.
" Keşke diyebilseydim ama o işler öyle olmuyor"

Ve sessizlik.

Sessizliği bozan yavuz oldu.
" Bunlar kim di ve neden bizi kaçırdılar?" Diye sordu, haklı olarak
"Sizi değil, Dora yı kaçırmaktı hedefleriydi sen de yanında olunca arada kaynamış oldun. Bu kadarını bilmen senin için yeterli." Keskin bir nokta koydu.

Artık ne yavuz ne de ben soru sormadık. Çünkü hiç bir şey bilmiyordum ve sorduğum sorularda hiç bir işe yaramayacaktı.

2 saat sonra ...

Yol çok uzundu ve ben yarı yolda uykuya dalmıştım. İlk önce Yavuz'u bırakacaktık. Evine az kalmıştı ben giderim demesine rağmen maskeli adam izin vermemişti. Ve en sonunda evinin önüne geldik ve yavuzla vedalaştık.

Arabayı yurda yakın bir yerde durdurdu. Ve arabadan indi bende arkasından indim.
Galiba artık konuşma vakti gelmişti.yanına gittim. Bana baktı, baktı bir of çekip konuşmak için bana döndü. Elleri ceplerindeydi üzerinde deri bir ceket vardı,il içinde siyah boğazlı bir kazak, siyah kot pantolon ve siyah ayakkabı. Yüzünde ki maskeden dolayı sadece gözlerini görebiliyordum.

" Gökyüzü, pardon. Doraydı değil mi?" Sesi yorulmuş gibi geliyordu.

" Sen şuan kime güveneceğini bilmiyorsun , haklı olarak. Ama artık gerçekten karar vermen gerekiyor.belki yarın çok geç olabilir, unutma peşinde gerçek düşmanlar var ve bir adım atmadığın sürece bunları asla çözemezsin." Çok içten konuşmuştu ve bana nedense güven veriyordu.
" Ben bilonmezlikler arasından nasıl daha iyi olanı seçeceğim?" Gerçekten birinin yol göstermesine ihtiyacım vardı.
"Kalbinin sesini dinle o asla yanılmaz " dedi
Derin bir nefes aldı ellerini cebinden çıkarıp hadi der gibi kafasını salladı. Arabaya bindi arkasından bende bindim ve hızla yurda ilerledi. O konuşmadı ,ben konuşmadım ve yol böylelikle bitti ben indim arabadan. Arkamı dönüp yurda girmek için hamle yaptım. Tam o sırada arabadan indi ve arkamdan seslendi
" Gökyüzü, telefonun bende vermeyi unutmuşum" bu dediği şeye çok sevişmiştim ve hızla yanına gidip, telefonumu aldım.
" Teşekkür ederim , şey yavuzun telefonu ?" O benim yüzümden bu hallere düşmüştü. Ellini cebine attı ve telefonu uzattı.
" Nasıl aldığımı sakın sorma." Tüh tam da onu soracaktım.
" Ve rica ederim " diyerek arkasını döndü arabaya bindi ancak, çalıştırmadı ve bekledi kafasıyla gitmemi işaret etti ve yurda girmemi beklediğini anladım, arkamı dönüp yurda geçtim.

Bugün çok yorulmuştum.

Ve yine aslında hiç bir şey elime geçmemişti. babamın emaneti ise Yavuz' un sakladığı yerdeydi o elime geçmeden hiçbir karar almamaya karar verdim.maskeli çocuğun dedikleri aklımın bir kenarında olacaktı ama ona güvenmem aptallıktan başka bir şey olmazdı.

Elime telefonumu aldım. Bir çok arama ve mesaj vardı.ilk olarak hakan amcamı aradım çaldı çaldı çaldı ama açmadı. Daha doğrusu ulaşılamadı. Bir mesaj yazdım.

*Dora: hakan amca ben iyim, şuan yurtayım. (İletilmedi)

Ardından mesajlara girdim. Kızlardan gelmişti.

*Deren: kızım nerdesin, kaç defa aradım, ne sen ne Yavuz'a ulaşamadım iyi misiniz?" Hızla derene cevap verdim.

*Dora: iyiz merak etme, açamadık sadece, sıkıntı yok." Anında aktif oldu ve yazmaya başladı.

*Deren: tamam güzelim, iyi geceler<3"

*Dora: iyi geceler bebeğim ♡

Ve derenin mesaj yerinden çıkıp denize girdim oda aynı şeyleri sormuştu ona da cevap verdikten sonra diğerlerine baktım. Asel ve aslı da yazmıştı ama aslı hepsinden farklı bir şey yazmıştı. Asele cevap verip onun mesaj kutusuna girdim.

Aslı : Dora, sana söylemem gereken şeyler var.

Aslı: sen benim en yakın arkadaşımsın

Aslı: arkadaşımdın *

Aslı: ama yaptığın , şeylerin benim canımı yakıp yakmayacağını hiç önemsemedin.

Aslı: ve artık bende önemsemeyeceğim.

Aslı: duygularımı önemsemeyen biri ile arkadaş kalmak istemiyorum. Kendine iyi bak.

Derken?

Dora : ne diyorsun sen aslı, ben mi sana değer vermiyorum ? Gerçekten böyle mi düşünüyorsun?

Aslının ne demek istediğini gerçekten anlamıyordum. Bugün Yavuzla gittim diye böyle yapmıştı acaba gerçekten yavuzdan mı hoşlanıyordu ? İyide böyle birşey varsa bana neden hiç anlatmadı?

Yorulmuştum...

Aklımdakileri bir kenara bırakıp kendimi yatağa attım ve derin bir uykuya dalmışım.

Sabah erken bir saate kalkmıştım. Hazırlanıp çıktım. Artık bazı şeyleri tek halletmeliydim, yavuzlara ilk iş gidip telefonunu verdim ve emanetin yerini sordum gelmek istedi tüm ısrarlarına rağmen reddettim.

Balıkçının oraya gittim ve Yavuz'un tarif ettiği yeri kolayca buldum. İçeri girdim tehlikeliydi ama artık pek umrumda da değildi. Aramaya başladım, içerisi boştu ama ufak tefek eşyalar vardı, mutfak kısmına gittim ve Yavuz'un dediği yere baktım , dolaplar duruyordu en alt kısımlarına eğilerek batık ve gözlerim yerinden çıkacak gibi oldu. Buldum çok şükür ki bulmuştum. Hızla aldım ve hemen oradan uzaklaşmak için hareket ettim. Tam dışarı çıkacakken kapıda birilerinin olduğunu gördüm sessiz bir şekilde gitmelerini bekledim ancak derin bir konuşmadalardı.

" Dün olanları duydun mu?" Dedi yaşı diğerine göre büyük olan. "Duymaz mıyım? O mitatın adamları bir kızla oğlanın önünü tutmuşlar, kızı almışlar ama oğlan kaçmış diye duydum." Mitat mı ? O adam mı yapmıştı bunu?

Yani benim sözde dedem mi? Babamın yaptığı şeyden dolayı torunu kaçırmıştı bu kadar mı gözü dönmüştü? Adamlar biraz daha konuştuktan sonra gittiler. Konuştuklarını hiçbir şekilde anlamamıştım, başıma ağrı girmişti.

Emaneti çantama koyup, arkama bile bakmadan orada uzaklaştım. okula 1 saat vardı ve benim babamın yanına gitmeye ihtiyacım vardı.

Mezarlığa geldim

Tam babamın mezarına yaklaşıyordum ki , gördüğüm şey ile olduğum yerde kaldım

Hayır, hayır,hayır.

Yanlış görüyorum, kabus bu uyuyorum ve bu kabus.

Kabus değil mi?

Kabus olsun nolur...

Ve bölüm sonuu...

Oylamayı ve yorumlar yapmayı unutmayın<3

Seviliyorsunuzz ♡♡

GÖKYÜZÜ Where stories live. Discover now