7. Oyun Yeni Başlıyor

Start from the beginning
                                    

Günümüz

Yağmur:

Aybike bana sanki cin görmüş gibi bakıyordu.
"Aybike? Bulabilir misin? Annemin düğününe gitmek istiyorum."
Can ayağa kalktı ve:
"Yağmur? Sen iyi misin? Sabah annenden nefretini kustun üstüne üstlük en sevdiğim kupamı da kırdın. Şimdi gelmişsin annenin düğününe gideceğini söylüyorsun."
"İyiyim, sadece bir süpriz yapmak istiyorum. Ayrıca kupa için özür dilerim kısa süre içerisinde yenisini alacağım.
Aybike'ye döndüm ve:
"Ayyyy Aybike hadi bir cevap ver."
Aybike kendini toparladı ve Beline baktı. Belin ne var der gibi başını salladı.
"Tamam. Bulurum kolay iş." Dedi.
"Harika."
Odaya geri ilerledim ve içeriye girdim. O sıra ne kıyafetimin olduğu aklıma geldi ne de paramın olduğu. Artık yeni evime gitmem lazımdı o yüzden odadan çıktım ve salona geri gittim.
"Ben bir eve gideceğim. Bavullarımı almam lazım."
Belin:
"Bende geleyim seninle."
"Tamam."
Aybike ve Can ayaklandı ama Belin:
"Oturun ve bizi bekleyin."
İkiside yüzlerini asıp koltuğa tekrar oturdular. Belin o sıra çoktan dış kapıya varmıştı. Aybike ve Can'a baktım ve halleri çok komikti o yüzden güldüm ve dış kapıya ilerledim.
"Eminsin demi? İstersen ben alabilirim." Diye sordu Belin.
"Belin o evde sadece bir gün geçirdik. Merak etme bir şey olmaz ayrıca ben o adamdan artık nefret ediyorum ."
"Hiçbir kız çocuğu babasından nefret edemez. Etmek ister ama her zaman ufakta olsa içinde baba sevgisi kalır."
Doğru söylüyordu ama umursamamaya çalıştım ve kapıyı açıp karşı daireye yürüdüm. O sıra anahtarımın olmadığı aklıma geldi.
"Bir sorunumuz var."
Belin ne der gibi baktı.
"Anahtarım yok."
"Ne?"
"Anahtarım yok dedim."
Belin nefesini sesli bir şekilde verdi ve:
"Gel benimle."
"Nereye?"
O sıra merdivenlere ilerledi ve merdivenlerden yukarıya doğru çıkmaya başladı. Onu takip ettim ve konuşmaya başladı:
"Apartmanınızın en tatlı hanımefendisi ayrıca bizim annemiz olan Eylül teyzenin yanına gidiyoruz."
"Neden?"
"Çünkü Eylül teyze sizin evin sahibi ve onda illa ki anahtar vardır."
Anlamış gibi başımı salladım ama Belin önümde olduğu için görmedi. 2 kat çıktıktan sonra Eylül teyzenin dairesine gelmiştik. Belin kapıyı tıkladı. Ve kapıyı saçları kıvır kıvır ve bembeyaz olan hafif tombul bir teyze açtı."
Belini gördüğü anda:
"Belin! Kuzum" Dedi ve Beline sarıldı. Belinde ona sarıldı ve kısa bir süre o şekil durdular. Sonra Eylül teyze beni gördü ve:
"Bu güzel kız kim Belin?"
O sıra yüzümde morluklar olduğu için Belin alttan alttan güldü ve güldüğünü görünce ona öldürücü bakışlar attım.
"Bu Yağmur, Eylül teyze. Eski kiracın."
Eylül teyzenin gözleri büyüdü ve yanıma geldi:
"Başın sağolsun kızım."
"Sağolun Eylül teyze."
"Babasızlık zordur kızım." Dedi ve kolumu okşadı. O sıra Belin:
"Eeeee Eylül annem acaba bize evin anahtarını verir misin? Daha doğrusu sende evin anahtarı varmı?"
"Ayyy tuttum sizi. Var var hemen getireyim bekleyin burda."
Eylül teyze içeri girdi.
"Çok tatlı biri."
"Ne demezsin. Sen bakma bu tontona tatlı durur ama zehir gibi zekası var."
"Ne?" Deyip gülmeye başladım. Belinde bana katıldı ve:
"İnanmıyor musun? Peki zamanla anlarsın."
O sıra Eylül teyze kapıda belirdi ve elinde de bir adet anahtar vardı. Bana yöneldi ve anahtarı almam için elini uzattı. Anahtarı ondan aldım ve:
"Teşekkür ederim. İşim bitince hemen geri getiririm."
"Tamam kızım akşam getirirsin. Belin kızım akşam gelin sizi özledim kaç gündür gelmiyorsunuz kızım."
Belin gülümsedi ve:
"Eğer o harika yaprak sarmalarından yaparsan geliriz."
Eylül teyze gülümsedi ve:
"Yaparım yaparım."
"Tamamdır o zaman akşam sendeyiz annem."
"Tamam kızım."
"Kızım sende gel tamam mı."
Gülümsedim ve:
"Tamamdır Eylül teyze."
Eylül teyze kapıyı kapattı ve elimde ki anahtarı baktım ve derin bir nefes çektim içime ve merdivenlerden inmeye başladım. Hemen arkamdan Belin geliyordu ve merdivenlerin son basamağınıda indim, kapının yanına geçtim. Anahtarı kapı girişine soktum, çevirdim ve kapı hafif cızırtılı bir ses ile açıldı. Uzun zamandır girilmediği için heryer toz içindeydi. Bavulum salondaydı ve babamın bavulu ise hemen yanındaydı. Bavullara doğru ilerledim, babamın bavulunu elime aldım sonra da kendi bavulumu elime aldım ve etrafa şöyle bir göz attım. Belin tam kapının önündeydi ve çok gergindi. Sanırım ağlamamadan korkuyordu ama daha yeni tanıştığı biri için niye bu kadar endişeleniyordu? Burada çok kalmak istemediğim için bu düşünceyi sonra düşünmeye karar verdim. Bavullarla kapıdan çıkacaktım ama koltuğun üzerinde cep telefonumu gördüm ve sevinçten neredeyse bağırıyordum ve telefonumu elime aldım. Tabii ki şarjı yoktu ama sorun değildi sonuçta telefonumda bendeydi artık. O kadar olayın içerisinde telefonumu unutmuşum. Acaba başka odalarda unuttuğum birşey var mı diye düşünerek bavulları bıraktım ve diğer odaları gezmeye başladım. Bir odanın önünde durdum.Babamın kalacağı ama asla kalmadığı odaydı burası kapıyı açtım, içeriye girdim. Odada hiçbir şey yoktu ama kaloriferin üzerinde katlanmış bir kağıt vardı. Kağıdı almak için kalorifere yöneldim ve notu elime aldım ve açtım. Bu not babamdan bana yazılmıştı. Kağıda şunları yazmıştı:

İntikam AteşiWhere stories live. Discover now