0.6

142 25 33
                                    

Yaklaşık yarım saattir Cyno ile sohbet ediyoruz. Aslında yaşıtmışız ve çok kafa dengi biri. Bana "Dehanın Yakarışı" adlı bir kart oyunu öğretti. Okuduğumuz kitaplardan tut izlediğimiz filmlere kadar sanki ruh eşi gibiyiz. Kendime,bana Xiao'dan bile daha cok benzeyen bir arkadaş bulacağımı tahmin bile edemezdim. Ve Xiao'dan çok daha kültürlü.

"Yalnız yaşıyordun,değil mi? Ailen nerede?" İşte beklediğim soru... Söylemeli miyim bilmiyorum. Ama söyleyebileceğim sayılı kişilerden biri Cyno. Beni en iyi anlayacak odur. En azından başkalarından duyabileceğim gibi düşüncesiz bir yanıt vermez.

"Annem,uzun zaman önce beni terk etti... Babamı hiç görmedim. Onlar gittiğinde tamamen çöktüm. Ruhsal, bedensel, zihinsel, maddi, manevi... Olabilecek her şanssızlık art arda başıma gelmiş gibiydi. Okul masraflarımı bile karşılayamaz hale geldiğimde lise 2'ye gidiyordum. Okulu bıraktım ve kendime part time iki iş buldum. Uymaya zaten altı saatim olduğunu ve o zamanda bile ne kadar acınası biri olduğumu düşünmekten uyuyamadığımı istemesemde hatırlıyorum. Gözlerimin altındaki morluklar git gide arttı. Ölme isteğim git gide arttı. Intihar etmeyi kaç bin kez denedim hatırlayamıyorum bile. Ama o kadar acınasıyım ki onu bile beceremiyorum." Istemsizce yanağımdan dökülen damlalar eşliğinde başımı eğdim... Cyno buruk bir yüzle bana baktı.

"Bunların üzerine ne söylesem boş geliyor sanki... Üzülme,hepsi geçecek dememin bir anlamı yok. Geçse bile her zaman aynı anılar gelicek aklına. Dök içini istediğin kadar ağla desem,bir damla gözyaşı bütün anıları silermiş gibi... Unutmaya çalış desem,sanki yaşadıklarının ne kadar zor olduğunu hiç tahmin edemeyen,her zaman mükemmel bir hayat sürmüş biri gibi... Intihar etmek hiçbir zaman çözüm değil mi diyeceğim,daha iyi hiçbir öneri sunamadan sana..? Ama zaten bunları,bu klasik cümleleri duymamak için daha önce kimseye bunları anlatamadın değil mi?" Elimi tuttu. Yavaşça başımı kaldırıp parmağıyla gözümden dökülen yaşları sildi.

"Gerçekten ne diyeceğimi bilemiyorum, Scara. Hayatına baktığında sadece vahşet ve acı görmek nasıl bir his anlayamam. Ama mümkün olduğunca sana destek olacağım." Ne diyeceğimi bilemedim. Onun diğerleri kadar umursamaz olmadığını biliyordum ama bu,benim bile yıllar önce parçalanmış kalbime dokundu.

"Teşekkür ederim,beni dinlediğin ve yatıştırmaya çalıştığın için." Cyno gülümsedi ve telefonunun çalmasıyla elimi yavaşça birakti.

"Efendim? Bir arkadaşla alt kattaki kafedeyiz. Hazırlanma bitti mi? Peki oraya geliyoruz. Tamam görüşürüz." Telefonu kapatıp bana döndü.

"Sanırım gitme saati geldi?"

"Sohbetimizin bu kadar kısa sürmesi üzücü oldu. Belki çekimlerden sonra bir daha konuşuruz?" İkimizde gülümsedik ve üst kata,çekimlerin yapılacağı alana gittik.

Cyno ile bizimkilerin yanına vardığımızda Xiao ve Xingqiu yanıma yaklaştı.

"Çok şık olmuşsun Ava-" Xiao aniden Xingqiu'nun sözünü kesip boş boş konuşmaya başladı.

"Nerdeydin sen? Kazuha burdayken sen nerede olabilirsin? Kavga mi ettiniz yoksa? Ya da-" Başımı ağrıtan Xiao'nun ağzını kapattım.

"Nerede istersem oradaydım. Çekimler ertelenmişti,Cyno'da beni alt kattaki kafeye davet etti." O sırada Bayan Ninguang salona girdi. Ondan önce geldiğime göre hiç bir sorun da yoktu.

"Bugün çok oyalandık,biraz daha acele edebilirsek iyi olur." Bayan Ninguang'ın isteği üzerine sahne hemen ayarlandı ve çekimler başladı.

Yaklaşık iki saat sonra çekimler bitti. Çekilecek okul dizisinin yönetmeni Cyno ile seçilen birkaç kız ve erkek oynayacakmış. Şimdi de bizi toplayip kimlerin dizide oynamaya hak kazandığını açıklıyorlar. Bir an önce bitse de gitsek...

Bodyguard~KazuScaraWhere stories live. Discover now