"Laden, bence bu bebeklere ben bir dürüm söyleyeyim. Senin sütünle doyacak gibi değil bunlar." Pars'ın ciddiyetle kurduğu cümleye gülerek tekrardan bilgisayar başından kalktım. Daha yeni emdikleri için aç olamazlardı. Yalnızca uykuya dalamıyorlardı.

"Aptal aptal konuşma! İnsan dürümle doyar mı hiç? Ben çiğ köfte yoğurayım da yesin yavrucaklar." Arda ayağa kalkarak mutfağa yöneldiğinde Caner kucağındaki Gediz ile salona girdi. 

"Buldum Laden buldum," dedi ve soluklandı. "Klozetin üzerinde unutmuşum." diyerek Gediz'i işaret etti. İrileşen gözlerim onu bulduğunda korkuyla yutkundu. 

"Geçen de çekmecenin içinde unuttun çocuğu Caner!" İsyankar ses tonumla Caner kafasını salladı. "Ama o sırada Lizge de ağlıyordu, ona yetişmeye çalıştım." Bir şey demeyerek derin bir iç çektim ve Lizge'yi beşiğine koyarak Gediz'i kucakladım.

"Bu çocukların babası nerde oğlum?" Gece'nin sözleri üzerine kafamı o tarafa çevirdim. "Duruşmada." Cevabım üzerine Gece kafasını koltuğun kenarına vurdu. "Bu adam bebeklerden kaçmak için kendi kendine mahkeme mi topluyor lan? Ne bitmez duruşmaymış." 

Gece söylenmeye devam ederken kafasına arkadan bir poşet yedi. "Kardeşim, iki saattir markette en kaliteli bez hangisi diye bakıyorum. Baba olmak kolay mı sanıyorsun?" Ateş neredeyse Gece'yi boğmak üzereydi. 

"Lan çoluğum çocuğum var benim bırak boğazımı!" Gece, Ateş'in elinden kurtulmak için çırpınırken Ateş ona alayla baktı. "Aynen kardeşim, manitan bile yok oğlum bizimle yaşıyorsun lan!" 

Bu hatırlatma beni sesli bir şekilde güldürünce Ateş, Gece'yi bırakarak bana döndü. Gözleri benimle buluşunca yumuşayarak şefkate düştü. Yavaş adımlarla yanıma yaklaşarak sarıldı ve saçlarımı uzun uzun öptü. Kokusu burnuma dolunca gülümsedim. 

"Benim karım her gün güzelleşiyor." Anlık gelen itiraf kalbimi sarssa da çabuk toparlandım ve yanağına bir öpücük bıraktım. Ateş gözlerini benden çekerek kucağımdaki Gediz'e uzandı. 

"Minik adamım benim." diyerek kokusunu uzun uzun içine çekti ve kucağında dolaştırarak Gediz'i uyuttu. Tam onu yatırırken bu defa da Lizge uyandı. Ateş gülerek onu kucakladı. 

"Babasının geldiğini hissetmiş benim güzel kızım." Ateş bu defa Lizge'yle ilgilenirken ben de içeriye giderek dava dosyalarını toparladım. Bilgisayarı da kapatarak kaldırdığımda bu defa içeriye Arda ve yanında yürüyen Miray girdi. 

"Halası, bu kızın tuvaleti gelmiş." Arda, Miray'ın elini bıraktığında Miray koşarak bacaklarıma sarıldı. Gülerek onu kucakladım.

"Gel bakalım halacım." Miray, Saye ve Uraz abimin kızlarıydı. Abimler şu anda yurt dışında olduklarından Miray bizde kalıyordu. Abim ve Saye bizden birkaç ay sonra evlenmişlerdi. Ve Miray da üç yaşlarındaydı. 

Ateş'in anne ve babası biz evlendikten ve ben ailemi kaybettikten sonra bir sahil kasabasına, bizden uzağa yerleşmişlerdi. Her gün arar ve halimizi, hatırımızı sorarlardı.

Rüya ve Utku abim de geçen hafta evlenmişlerdi ve şu an balayındaydılar. Umut abim ise henüz tanışmadığımız sevgilisi ile İstanbul'daydı. Anlayacağınız herkes birbirine kavuşmuştu ve artık zorluklarla daha kolay baş edebiliyorduk. 

Miray'ı tuvalete götürdükten sonra Arda'nın yanına bıraktım ve Ateş'in yanına gittim. Kucağında Lizge ile beraber koltukta uzanıyordu. Onları görünce huzurlu bir gülümseme belirdi yüzümde.

Caner patlattığı mısırlarla beraber geldi salona. Peşinden Pars da içecekleri getirdi. Efe, işten henüz yeni gelmişti. Doktor olduğu için oldukça yoğun oluyordu ve bizimle az zaman geçirebiliyordu. Hepimiz salonda toplandığımızda Caner televizyondan film açtı. 

"Daha yeni çıkmış bu film. İsmi "Yanlış Oldu". Güzel diyorlardı, izleyelim bakalım." diyerek filmi ayarladı ve yanımıza oturdu. 

Hepimiz bir aradaydık. Tam bu anda bundan yedi yıl öncesine gitti kalbim. Bir akşam yanlışlıkla Caner tarafından bir gruba alınmam ve hayatımın bir anda değişmesi... Ben tüm şansımı o gruba yanlışlıkla alınarak harcamıştım sanırım. 

Yanımda birbirimiz için her şeyi yapabileceğimiz insanlar vardı. Birbirimizi hep çok sevmiştik ve bu sevgi asla tükenmemiş, her geçen gün çoğalmıştı. İyi ya da kötü fark etmeksizin her günümde yanımda olan bu insanlara ben çok şey borçluydum. 

Her göz yaşımı sıkılmadan silen, her üzüldüğümde beni teselli eden ve beni her şeyden koruyan dostlarım artık benim kardeşlerimdi. 

Ben bu hayatın içindeyken aşkı yaşayabileceğimi sanmıyordum. Aşık olmanın ne demek olduğunu bilmediğim gibi nasıl olacağına da aklım ermiyordu. Ama olmuştu, hem de çok güzel olmuştu. 

Aşk; aşık olmadan önce hakkında sayfalar dolusu yazabileceğiniz bir duyguydu. 

Ben aşık olmuştum ve şimdi sayfalar dolusu yazmaya gerek yoktu. 

Aşk, Ateş Kartal'dı. 

Yanlış Oldu, hayır hayır yanlış olmadı. O yanlış, hayatımızın en büyük doğrusuydu.

                                          -SON-

07.01.2024

Veda vakti...

Son kez buradan merhaba benimkiler, bu gün içimiz biraz buruk. 

Aylar önce bir gece uykumdan uyanıp yazmaya başlamıştım Yanlış Oldu'yu. Öyle hevesle yazdım ve siz de öyle severek okudunuz ki bu beni çok mutlu etti. 

Her seferinde sığınağım olurdu bu kitap ve ne zaman kendimi kötü hissetsem buraya koşar yazardım.  Şimdi son kez yazdım Laden'imi ve Ateş'imi... Onlar kalbimde hep var olacaklar. 

Birkaç bölüme uzatmak istemedim, tam 50 de final yapalım istedim.

Aylar öncesinden belliydi son cümlemiz ve kullanacağım gün bu kadar ağlayacağımı düşünmezdim. Ama her vedanın yeni bir başlangıç olduğunu bildiğimden bir yanım da heyecanlı. Çünkü size çok güzel bir sürprizle geri döneceğim. 

Değişik ve pek de klasik olmayan bir kitap üzerine iki aydır çalışıyorum ve bu hafta içerisinde de tanıtımını yayınlayacağım. Heyecanlandığım nokta artık yazdığım on sekizinci, yayınladığım dört ya da beşinci kitabım olacak.  Çok güzel olacağını hissediyorum. Bu nedenle takipte kalmanızı öneririm. 

Şimdi sizlere veda ediyorum ama hep beraber geri döneceğiz.

Sağlıkla kalın, Yanlış Oldu'dan son defa hoşça kalın...

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Jan 07 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Yanlış Oldu | TextingWhere stories live. Discover now