Hemşirelere lazım olan şeyleri söylerken EKG cihazından gelen sesle herkes Rüzgar'a döndü. Kalbi durmuştu. Hemen elektroşok cihazını getirip hazırladıktan sonra elime verdiler. İki kısmı birbirine sürtüp "Çekilin!" diye bağırdım. 

Birkaç defa yaptıktan sonra kalp atışları gelmeye başlamıştı. Ama o kadar zayıftı ki buradan normale dönmesi çok zordu.

"Perdeleri kapatın. Hemen!"

Hızla perdeleri kapattıktan sonra bana döndüler. Doktor olduğumdan beri ilk defa bir hastaya bunu yapacaktım. Gözlerimi kırmızı yapıp yanımdaki asistana ve hemşireye döndüm.

"Arkanızı dönün."

Robot gibi dediğimi yaptıklarında Rüzgar'a döndüm. Dişlerimi çıkarıp kendi bileğime batırdıktan sonra bileğimi Rüzgar'a yaklaştırdım. Akan kanı dudaklarından ağzından içeriye girmesini sağladım. Birkaç saniye sonra kalp ritmi normale dönerken gülümsedim. Kritik noktayı atlatmıştık. Şimdi ameliyat vardı. Ve tabi ona kan bulmam gerekiyordu. E bu da benim işimdi.

"Dönün ve az önce olanları unutun."

Onlar bize doğru dönerken perde açılmıştı.

"Hocam ameliyathane hazır."

Rüzgar'ı ameliyata alırlarken ben de süper hızımı kullanarak konsey binasına gittim. Kan deposunun önüne geldiğim de görevliye döndüm. 

"Ab Rh+ kan lazım."

Görevli beni onaylayıp bir tane kan torbası ile geldiğinde kaşlarımı çattım.

"Bu yetmez."

"Üzgünüm Pars bey. Nadir bulunan kanlardan sadece bir kan torbası verebiliyoruz."

Görevlinin boğazından tutup hızla duvara yaklaştırdım. 

"Ya kendi isteğin ile bana kanı verirsin ya da ben almasını bilirim."

Görevli zorla kafasını sallayarak beni onayladı. Onu yere bıraktığımda biraz öksürüp dolaptan iki torba daha verdi.

"Daha fazlasını inanın ki veremem. "

Onu daha fazla zorlamamak adına kanları alıp hastaneye döndüm. Ameliyathane görevlisine kanları verip ameliyat için hazırlandım. Ameliyata çoktan başlamışlardı. Masaya doğru yaklaşacakken Nevra beni durdurdu.

"Sen bu ameliyatta yoksun."

"Ne?!"

"Pars, anlattıklarından sonra Rüzgar bu haldeyken yanına yaklaşmana izin veremem."

"Dalga mı geçiyorsun? Onu ben hayatta döndürdüm."

"Arif hocada uygun bulmadı girmeni. Zorluk çıkarma lütfen." 

Nevra'ya bir şey söylemeden ameliyathaneden çıktım. Üstümdekileri çıkarıp kendimi dışarıya attım. İstesem kolaylıkla o ameliyata girebilirdim. Ama içimden bir ses ameliyata girmememin daha mantıklı olduğunu söylüyordu. 

Acile dönmek yerine ameliyat bitene kadar konsey binasına gittim. Her zamanki odaya geçip bir bardak kan aldıktan sonra kendimi koltuğa attım. 

Rüzgar'ın ameliyatının kötü geçme gibi bir ihtimali yoktu. Şu an vücudunda benim kanım akıyordu. Kanımın iyileştirme özelliği sayesinde onu ölümden döndürmüştüm. Hiç bir hastaya yapmadığım şeyi yapmıştım. Onun ölüp gitmesine izin vermek gelmemişti elimden. Daha çok genç. Hayatın başında. Hem onu bekleyen bir ailesi vardır elbet. Onlarla yaşayacak çok şeyi olacaktı daha.

"Kan deposundan zorla kan almışsın."

Gelen sesle kafamı kaldırıp sesin geldiği yöne baktım. 

"Lazımdı."

"Hastaların için gelip buradan kan alamazsın Pars."

Derin bir nefes çekip ayaklandım.

"Hastam için olduğunu nereden çıkardın? Kendim için almış olamaz mıyım?"

"Sen kendin için birine zarar vermezsin. Tanıyorum seni, oğlum."

Onun dibine girip "Bana oğlum deme," diye bağırdım. 

"Kaç yıl geçti, aş artık."

Bana aş dediği şey annemin ölümüydü. Onun için bütün herkesi karşına aldığı, evlendiği, çocuk yaptığı kadının ölümünü aşmamı istiyordu. Onun için kolaydı tabi. Üzülme duygusu diye bir şeyi yoktu çünkü. 

"Özür dilerim ben senin gibi kalpsiz bir vampir değilim."

Daha fazla onun yanında kalmamak için hızla hastaneye döndüm. 

Ameliyathanenin önüne geldiğimde Rüzgar'ı çıkardıklarını gördüm. Bir hemşireyi durdurup "Nasıl geçti ameliyat?" diye sordum.

"Gayet iyi geçti hocam. Herhangi bir sorun olmadı."

Hemşireye teşekkür edip gitmesine izin verdim. Rüzgar yoğun bakıma alınırken ben de acile geçmiştim.

İlk bölümler giriş bölümleri oldukları için biraz kısa..

Bir dahaki bölümde görüşmek üzere minik kaplumbağalarım 🤍🐢


Doktor // bxbWhere stories live. Discover now