Caner Baran'ın karnına dirseği ile vurup "lan oğlum mal mısın sen?" Dedi dişlerinin arasından

"Ne var abi çok güzel gözüküyor baksana" dedi karnını ovuştururken. Şu an tıpkı misafirlikte yaramazlık yapan çocukla annenin arasındaki diyalog gibi gözüküyordu. İronik.

Caner, Baran'a senden adam olmaz bakışları atarken İdris birden zile basıp arkaya geçmişti.

"Eğer ben basmasaydım sabaha kadar burda dikilecektik anasını" diye sessizce söylendi. Birkaç kişi sessizce gülerken Kara hayatında hiç olmadığı kadar gerilmişti

Birkaç saniye sonra kapı açıldığında Kara'nın gerginliği yerini hayranlığa bırakmış ve donup kalmıştı.

Karşısındaki kadın, hayatı olan kadın...

Kelimeler kifayetsiz kalmıştı.

"Hoş geldiniz!" Dedi Balın yüzünde yuva kuran gülümsemesiyle. Herkes sırayla girdikten sonra en sonda Kara kalmıştı.

Çiçeği ve çikolatayı Balın'a uzattığında elleri hala anın verdiği heyecanla titremeye devam ediyordu. Balın'ın da pek farkı yoktu...

"Balım..." Demekle yetindi Kara. Adeta dili lâl olmuştu.

Balın gülümseyip kızaran yanaklarıyla çiçekleri kokladı. Beyaz güller onlar çok güzeldi.

Kara karşısındaki manzaraya içi giderek bakıyordu ama biraz daha oyalansaydı bir daha bakamayacaktı

Beraber içeri girdiklerinde Kara, Ali'nin karşısında tıpkı bir yeni gelin edasıyla oturmuştu.

Onun bu halini gören ekip arkadaşlarının komiğine gitsede en ufak kıkırtıda hayatlarında almadıkları eğitimi alacaklarını bildikleri için içlerinden gülmeyi tercih ettiler. En doğru kararı vermişlerdi.

Geleneksel konuşmalar konuşulup, Kara'nın hayatı hakkında biraz bilgi verilmişti. Balın, Aslıyla beraber kahve hazırlamaya gitmiş ve Kara'nın kahvesine tuz yerine bal koymuştu.

Çünkü okuduğu bir yazıda eski zamanlarda kadınlar istemediği erkeklerin kahvesine tuz koyup ikram ettiklerini söylüyordu.

Kahveleri tepsilere yerleştirdikten sonra Aylin tarafından sakinleştirilmiş ve salona gönderilmişti.

Balın ilk başta büyüklerden başlayıp sırayla ekiptekilere kahveleri dağıtmış en son Kara'ya uzatmıştı.

Herkes kahvesinden bir yudum alırken gözler Kara'nın üstündeydi. Kara birden bütün gözlerin ona neden çevrildiğini anlamadığı için çatık kaşlarla etrafına bakıyordu.

Kara'nın yakınında oturan Ahmet, " Komutanım kahve." Dediğinde Kara hâlâ elinde tuttuğu kahveyi farkedip kafasındaki ampulu yakmıştı...

Kahveyi tek dikişte içtiğinde öksürmemek için zor tutmuştu kendini. Kara şekerden hoşlanmazdı.

Birkaç yudum su aldığında Balın'a bakmış ve gülümsemişti. Balın hince gülümseyip önüne dönmüştü. Tabii ki bilerek yapmıştı!

"Evet efendim sohbetler edilip kahveler içildiğine göre gelelim sebebi ziyaretimizde!" Dedi Erdem Yarbay kendini düzelterek.

Ali boğazını temizleyip karşı tarafı dinlemeye devam etti.

Aslı ve eşi heyecanla gülerken Erdem yarbay konuşmasına devam etti

"Evlat, gençler birbirini görmüşler, sevmişler, beğenmişler. Bize de bu iki seveni bir araya getirmek düşer. Sebebi ziyaretimiz belli yüce Rabbimiz Allah'ın emriyle Peygamberin kavliyle Balın kızınızı oğlumuz Kara'ya istiyoruz'

BİNBAŞI ÖZÇELİK | 𝑇𝑒𝑥𝑡𝑖𝑛𝑔Where stories live. Discover now