soogyu oneshots

werewolf

beomgyu sonunda gideceği yere ulaşmış ve derin bir iç çekmişti. yaşadığı olayları unutmaya ihtiyacı vardı.

yavaşça üstündeki sweat'ini ve eşofmanı çıkardı. sıra iç çamaşırlarındaydı. evet, doğru duydunuz. beomgyu'nun göğüsleri vardı, fazla büyük değildi fakat anlaşabilirdi. bunun için fazladan bir iç çamaşırı giymek zorundaydı.

,,

küçükken olmuştu bu olay. birçok doktora gitmişlerdi ama hiçbiri bunun nedenini açıklayamamıştı, her seferinde çaresiz olarak eve dönmüşlerdi. arkadaşları her ne kadar beomgyu'ya güzel durduğunu söylese de önemli olan görünüşü değildi beomgyu için.

maruz kaldığı bakışlardı.

özellikle okulundaki erkekler onunla dalga geçiyor, beomgyu yanlarında iken bile onun hakkındaki saçma sapan fantezilerini dile getiriyorlardı. bugün de o günlerden biriydi.

beomgyu beden dersinden çıkmıştı ve dolabını açmıştı. çok terlemişti ve duş alıp kıyafetlerini komple değiştirmesi lazımdı. yedek kıyafetlerini aldı fakat sonra bir şeyin farkına vardı. sütyeni nereye gitmişti?

önüne döndüğünde dolaplardan birine yaslanmış ve elinde kızıl saçlı çocuğun sütyenini tutan junseok vardı. "bunu mu arıyorsun choi? biliyorsun, nazikçe sorarsan giymene bile yardım ederim."

"junseok.. ver onu bana."

"bu kadar çok istiyorsan niye gelip almıyorsun bebeğim?"

"biliyor musun? umrumda değilsin, sende kalabilir."

ardından beomgyu junseok'a omuz atıp uzaklaştı.

,,

beomgyu iç çamaşırlarını da çıkarıp yavaş adımlarla suya girdi. su biraz soğuktu ama önemli değildi, hatta düşüncelerinden arınmasına yardımı dokunmuştu soğukluğun.

kısa bir süre daha suda kaldı, eğer çok durursa annesi onu merak ederdi. etrafa baktı ve etrafta kimsenin olmadığını görünce yavaşça sudan çıktı. ormanın içindeydi, dolayısıyla başkalarının orada bulunma ihtimali çok azdı ama yine de kontrol etmesi lazımdı.

çantasına uzanıp havlusunu çıkardığı sırada kendini birden yerde buldu, son gördüğü şey ise üzerindeki kurttu.

,,

kızıl saçlı çocuk gözlerini açtığında kendini ahşap bir kulübede buldu. vücudu hâlâ çıplaktı, bu yüzünün kızarmasına neden oldu. neyse ki içeride kimse yoktu.

kahretsin, beomgyu neredeydi? annesi kesinlikle onu çok merak etmiş olmalı. etrafta gözüyle çantasını aradı, şöminenin yanındaydı. ancak çantasını almaya çalışacağı zaman ellerindeki zincirleri fark etti. ne sikim oluyordu?

beomgyu avazı çıktığı kadar bağırınca içeriye koşar adımlarla biri girdi ve eliyle kızıl saçlının ağzını kapattı.

"ah, siktir! elimi ısırmayı bırak."

çocuk elini beomgyu'nun ağzından çekip sağa sola salladı. "senin gibi küçücük bir insan yavrusu nasıl oluyor da bu kadar keskin dişlere sahip olabiliyor?"

"yavru? küçücük? bana bir daha böyle hitap edersen taşşaklarına tekmeyi basarım. neden buradayım, yaptığın şey resmen insan kaçakçılığı, farkında mısın? buradan bir çıkayım da bak sa-"

"tanrı aşkına, sus lütfen. sana açıklama yapacağım."

"önce ellerimi çöz."

"önce beni bir dinle. kurtlar hakkında bir şey biliyor musun?"