(Nazlının kıyafeti)

O kadar yorgunduk ki sadece saçlarımızı taradık ve telefonlarımızı alıp odadan çıktık

اوووه! هذه الصورة لا تتبع إرشادات المحتوى الخاصة بنا. لمتابعة النشر، يرجى إزالتها أو تحميل صورة أخرى.

O kadar yorgunduk ki sadece saçlarımızı taradık ve telefonlarımızı alıp odadan çıktık. Aşağı indiğimizde Erdem ve Tolgayı salonda otururken gördük. Bir şey konuşuyorlardı. Onların yana gittiğimizde konuştum.

Nazlı: Günaydın.

Erdem: Günaydın, Nazlı.

Tolga: Ooo, hele şükür kızlar. Bi an hiç gelmeyeceksiniz sandık. Neredeyse biz geliyorduk uyandırmaya.

Ben tam konuşucakken Duru araya girdi.

Duru: Off, onu bunu bırakın şimdi. Biri bana acilen bir arı kesici versin lütfen! Başım yarılıcak şimdi!

Tolga yanındaki küçük çekmeceyi açtı ve içinden ağrı kesici çıkartıp Duruya doğru uzattı.

Tolga: Al bakalım.

Duru hiç bir şey demeden hapı aldı ve kendine bir bardak su doldurup hemen içti. Bende içtiğimde Erdeme döndüm.

Nazlı: Eee, hadi çıkalım o zaman.

Erdem: A-Aynen, hadi çıkalım.

Nazlı: Eve gelince görüşürüz, Tolga.

Tolga: Görüşürüz.

Duru Tolganın yüzüne bakmadan kapıya doğru yürüdüğünde Tolga birden Durunun kolunu tuttu.

Tolga: Hala bana kızgın mısın sen?

Duru: Sence?

Tolga: Hadi ama, özür dilerim dün için.

Duru: Şu an seninle konuşucak havamda değilim Tolga. Sonra konuşalım. Görüşürüz.

Duru kolunu çekip evden çıktığında Tolganın yanına gittim.

Nazlı: Hayırdır? Ne oldu size?

Tolga: Dün biraz tartıştık da, hala siniri geçmedi sanırım. Ve geçicek gibide gözükmüyor.

Nazlı: Hmm anladım. O zaman sana kolay gelsin diyim Tolgacım. Duru zor bi kızdır, haberin olsun.

Tolga: Sağol ya, çok yardımcı oldun gerçekten.

Nazlı: Hadi görüşürüz.

Gülerek evden çıktığımda Erdemde geldi ve hepimiz arabaya bindik. Bir kaç dakikanın ardından okula geldik. Erdemle sınıfa gittiğimizde çok tuvaletimin geldiğini hissettim.

Nazlı: Erdem sen geç. Ben bir lavaboya gidip gelicem.

Erdem: Tamam, hadi sen git.

Lavaboya gittiğimde hemen işimi halledip ellerimi yıkamaya başladım. Aynaya bakıp biraz saçımı düzelttikten sonra sınıfa gittim. Gözlerim Erdemi aradı ve gördüğüm şeyle gözlerim sinirden yerinden çıkacakmış gibi hissettim! O pis kadın Erdemin yanına oturmuştu ve sohbet ediyorlardı! Belkide ben bu kadar abartıyorumdur? Belkide bu kadar sinirlenmemem lazım? Sakin kalmaya çalışarak yanlarına gittim. Sohbet ettikleri yetmiyormuş gibi birde kahve içiyorlardı! Erdem beni gördüğünde konuştu.

Erdem: Ah! İşte Nazlıda geldi. Sonra görüşürüz artık.

Cansunun kalkmasını sabırla beklerken onun cümlesiyle yavaş yavaş bana ateş basmaya başlamıştı!

Cansu: Ya canım, sen şimdilik arkaya otursan. Önemli bir şey konuşuyordukta Erdemle.

Sakin ol Nazlı...Sakin ol...Bir şey yapma sakın...Tut kendini kızım...Tut kendini!

Erdem: Ama-

Nazlı: Tabi! Tabiki otururum! Canım benim! Siz konuşun!

Erdemin sözünü kesip arkalarına oturduğumda kendimi tutmaya çalıştım. Sakin olmalıydım. Gereksiz yere sinirlenmemeliydim. Bunu yapabilirdim. Erdem bana şaşkın gözlerle bakarken ben defterimi çıkartıp bişeyler karalamaya başladım. Aradan biraz zaman geçti ve ders başladı. Erdem her zamanki gibi sadece dersi dinliyordu. Ama o... O sinsi yılan dersi dinlemek yerine Erdemin ağzına düşecekmiş gibi Erdemi izliyordu. Yine dayanarak sustum! Ders bittiğinde Erdem kalkarak yanıma geldi.

Erdem: Kahve ister misin? Alayım mı?

Nazlı: Olur, isterim. Hatta beraber gidelim. Biraz hava almak istiyorum.

Erdem: Tamam.

Ayağı kalktığımda o kızın gözüne sokarmışçasına Erdemin elini tuttum ve sınıftan çıktık. Biraz hava aldıktan sonra kahvelerimizi de alıp sınıfa geri döndük.

YAZ ŞARKISIحيث تعيش القصص. اكتشف الآن