🏵️

13.1K 699 174
                                    

Şey. Ben birazcık adliye koridorlarını özledim :) o yüzden bir dal daha yargı versiyon alalım 😋👌


👠👠👠

-Üzgünüm.'

Derin bir soluk ile kalkmıştı masasından avukat hanım. Su yeşili hârelerini yüzüne pür dikkat bakan adamdan köşe bucak kaçırırken üzerine çöken gerginliği tastamam fark ettirmemeye çabalamıştı. Olmazdı. Evet mesleğe başladığından bu yana her zaman kadın haklarına dair dosyalar almıştı. Kadınları savunmayı, güçlü bir kadın olmayı kendine düstur edinmişti. Nitekim bugüne gelene dek neler yaşadığını, ablasıyla ne imtihanlardan geçtiklerini en iyi kendisi bilirdi. Az evvel fönleyip omuzlarına serdiği gece karası saçlarını her gerildiği anda yaptığı gibi istemsizce toparlamış, masanın diğer ucunda duran tokasıyla sıkı bir topuz halinde tutturmuştu. Umursamaz görünmeye çalışıyordu.

-Üzgünüm. Ama kardeşinizin dosyasını alamayacağım. Kendinize başka bir avukat bulmanızı tavsiye ederim. Şimdi müsaadeniz olursa müvekkilim ile görüşmeye geç kalıyorum.'

Dediğiyle dönüp sandalyesinde duran ceketini koluna atmış, topuklularının yerde çıkarttığı tıkırtılar eşliğinde karşıda duran dolaba yönelmişti. Hiçbir kuvvet onu bu dosyayı almaya zorlayamazdı. İşin ucunun nereye dayandığı apaçık değil miydi? Hayatını bu beladan zor kurtarmışken şimdi bir de mesleğiyle aynı girdaba niçin girsindi? Derken genç adam oturduğu yerden ayağa kalkmış, giydiği pahalı takım elbisesinin bir yansıması gibi olan koyu mavi gözlerini hayal kırıklığı ile kısmıştı. Gerginlikle kasılmıştı çene kemikleri.

-Sizi araştırmıştım. Söylendiği gibi bir kadın hakları savunucusu olduğunuzu hiç sanmıyorum maalesef. Gerçekten öyle misiniz? Yoksa bu sadece dışarıya karşı kullandığınız bir maske mi Nergis Hanım?'

Duyduğu iğneleyici sözlerle gözlerini kapatmış, dolabından almakta olduğu dosyayı kaskatı kesilen parmaklarıyla geri bırakmıştı. Ona herşeyi söyleyebilirlerdi. Para göz, hırslı, hilekâr yahut torpilli. Bunların hiçbiri olmadığını bildiğinden asla umursamazdı. Fakat kimse onun kadın hassasiyetine dil uzatamazdı. Onun ablası tek başına koca bir aşirete kafa tutmuş, yetmeyip terör örgütüyle baş etmişti. Yine de kimseye boyun eğmemişti. Nitekim onun bugünlere gelmesindeki en büyük emek ablası Güzide'nindi. Burnundan hırs dolu soluklar çekerken hışımla dönmüştü arkasındaki adama. Topuklu ayakkabılarına rağmen göz hizasına tam erişememiş olsa da koyu mavilerine tehditkâr bakışlar atabildiğine emindi.

-Bakın Haşim Bey-'

-Eşref Haşim!'

Hışımla giriştiği cümlesi yarıda kesildiğinde gözlerini bir kez daha kapatmış, dişleriyle eş zamanlı olarak yumruklarını da sıkmıştı. Sert bir yutkunuş geçmişti boğazından. Bu adam sınırlarını çok zorluyordu.

-Bakın Eşref Haşim Bey! Kız kardeşiniz vahşice katledilmiş. Bunun için çok üzgünüm. Savcı bu cinayetin bir namus davası olduğuna emin olsa delil yetersizliği yüzünden dosyayı kapatmaya niyetlenmiş. Dosya kapanacak. Üstelik ben aşiret, töre yada kan davası kavramları ile asla muhatap olmak istemiyorum. Ve kusura bakmayın , bende savcı bey gibi düşünüyorum. Kız kardeşiniz evlilik dışı hamile kaldığı için katledilmiş olmalı.'

Nergis'in ağzından çıkan her bir kelime Eşref Haşim'in öfkesini katlarken genç kadını çene kemiklerini oynatarak dinlemişti. Evet, kız kardeşi vahşice katledilmişti. Ve karnındaki bebeğin akıbeti belli bile değildi! Ama savcı asla başka bir yönden düşünmemiş, yalnızca Basralı ailesinin erkeklerini birer birer gözaltına alarak iki gün sonra salıvermişti. Halbuki Didem'in hamile olduğundan onun gibi tüm aile de cinayet işlendiğinde haberdar olmuştu. Hayır. Hayır bu dosyanın kapatılmasına müsaade etmeyecekti. Onaylamaz gibi iki yana sallamıştı başını.

-Size böyle birşey olmadığını söylüyorum. Ne aşiret infaz kararı verdi, nede ailemden herhangi biri kız kardeşimi öldürdü! Bu cinayetin ucu bambaşka yollara çıkacak . Ve ben kardeşime kıyan katil her kimse bunun cezasını Türkiye Cumhuriyeti adaleti versin istiyorum.'

Eşref Haşim'in sözlerini nötr bir surat ifadesi ile dinlemişti avukat hanım. Yüzünde tek bir mimik oynamamış, güzel becerdiği o buz gibi duruşuyla genç adama bakmaya devam etmişti. İyi söylüyordu, hoş söylüyordu. Fakat işin ucu bir aşirete, töreye ve kaçtığı memleketlere dayanırken niçin ona inanamıyordu? Didem öldürülmüştü! Gencecik yaşında acımazsızca katledilmişti! Ve ona bunu yapanlar ellerini kollarını sallayarak sokaklarda gezmekteydi! Eşref Haşim'e inanıp bu dosya için ter dökmeyi o kadar isterdi ki! Elini kaldırıp zonklayan alnını iki parmağıyla ovalamıştı.

-Bizde tüm suçluların cezasını Türkiye Cumhuriyeti adaleti versin istiyoruz Eşref Haşim Bey. Samimiyetinize ve kız kardeşinize olan sevginize inanmak istiyorum. Ama şu ihtimali düşünmeden geçmemenizi tavsiye ederim. Aşiret ağaları toplanıp Didem için infaz kararı vermiş , sizinde bundan haberiniz olmamış olabilir. Lütfen hemen itiraz etmeyin. O kadar iyi tanıyorum ki o toprakları ve insanlarını.'

Acı bir tebessümle kıvırmıştı dudaklarını. Zihninde ağabeyi Giray'ın kız kaçırması ve sonrasında yaşadıkları olaylar birer birer canlanmıştı. Kaç defa ipin ucundan döndüklerini sayamamıştı bile. Ablası ile el ele verip her defasında sıfırdan değil, eksilerden başlamışlardı hayatlarına. Ve şimdi burada bambaşka bir hayatı varken o kabus girdabına adım atmayı asla istemiyordu. Genç adamın kaşları duyduklarıyla sertçe çatılırken başını olumsuz manada iki yana sallamıştı.

-Bu imkansız.'demişti sıktığı dişleri arasından. Günlerdir yaşadığı acının, geçirdiği uykusuz gecelerin izleri birer koyu halka halinde oturmuştu gözaltlarına. Esasen yüzünü gören herkes nasıl bir acıyla boğuştuğunu anlayabilirdi. Nergis de anlamıştı. Fakat onun derdi çok başkaydı. Derin bir nefes alarak gözlerini devirmiş, sonrada ellerini kıvrımlı beline yaslayarak ukala bir tavırla bakmıştı karşısındaki adamın yüzüne.

-İmkansız öyle mi? Nasıl bu kadar emin olabiliyorsunuz?'

Avukat hanımın umarsız ve mağrur tavırları genç adamı sınırlarının sonuna getirmişti. Buraya gelirken filizlenen tüm umutları yerle bir oluvermişti. Oysaki adliyede Nergis'in o adamlarla konuşmasına şahit olduğunda aradığı cevval ve gözü kara avukatın bu topuklu fırtına olduğuna emin olmuştu. Yaptığı araştırmalardan da aynı sonucu aldığında Didem'in rahat uyuyacağını düşünerek o günden sonra ilk kez sıcak bir çorba içmiş, uyuyamamış olsa da yatağına girmişti. Ama şimdi yeniden en başa dönmüştü. Yeniden yapayalnızdı! Göğsü artık sakin kalamayan öfkesiyle hızlı hızlı inip kalkarken uzanıp bir anda genç kadının ince kollarını kavramıştı. Ve zarif bedeni kendine doğru çekip aralarında ufacık santimler bıraktığında gözlerine buz kesmiş koyu mavileri ile bakmıştı.

-Eminim avukat hanım. Çünkü o aşireti ben yönetiyorum!'

____________________________________________________

Güz'ün kız kardeşi Nergis dediğini yapmış, avukat olmuş demek ha ? 😋


Derinlerden gelen nananananaa seslerini sizde duyuyor musunuz ? 😁🤏




NERGʼİS KOKUSU 👠 (Töre&Adalet Serisi)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin