9.YOLUN SONU OLABİLİR Mİ?

25 4 0
                                    

Bazen yolun sonuna geldiğinizi düşünürsünüz. İç sesiniz kendi kendine "Artık yolun sonuna geldin. Artık bitti." der. Ama hiç bir zaman tamamen bitmez. Her zaman bir çıkış yolu vardır ve ben o çıkış yolunu bulacaktım.

Eli omzumda hissettiğimde içime bir ürperme hissi geldi. Bu elin kime ait olduğunu bilmiyordum ama nedense kendimi tehlikedeymiş gibi hissetmiyordum. Yavaşça omzumun üstünden arkama baktım. Nicole karşımda duruyordu. Daha önce de söylediğim gibi ben bu gencin öldüğünü zannediyordum ama sapasağlam karşımda duruyordu işte. İlk başta yüzümdeki maskeden dolayı beni tanımadı ve "Sen zindan görevlisi misin? Yoksa başka bir yerin görevlisi mi? Kolunda arma yok. Armanı ne yaptın?" diye sordu.

Sanki bundan hanerdar değilmişim gibi koluma baktım ve gözlerime şaşırmış bir ifade yerleştirerek sesimi değiştirdiktem sonra "Evet , gerçekten yok. Kopmuş olmalı. Kaybettim sanırım. Bunun yenisini nerede diktiriyoruz?" diye sordum.

Bana şüpheci bir ifadeyle bakarak "Bunu Zeus'un özel terzisine söylemelisin. Saraydaki görevlilerin kıyafetleri bizzat ona diktirilir." dedi.

"Hmm , anladım. Ben şimdi gideyim." dedikten sonra çıkış kapısına yöneldim ve hızlı adımlarla kapıya doğru yürüdüm. Mert'i sonra da kurtarabilirdim. Önemli olan şu an bendim çünkü ben yakalanırsam Mert de kurtulamazdı. İçimden "Sakın bana seslenme!" , "Sakın bana seslenme!" diye geçirerek kapıya doğru ilerlediğim sırada arkamda bir ses "Hey , bir dakika bekle!" diye seslendi. Hayır olamaz!

Yavaşça geri döndüm ve "Evet , ne oldu?" diye sordum.

"Zeus'un yanına gittikten sonra yanıma gel. Sana bir görev vereceğim." dedi.

Kafamı olumlu anlamda hareket ettirdikten sonra hızla kapıdan dışarı çıkıp Nicole'un üstüne kapattım. Ucuz kurtulmuştum. Umarım bir şeylerden şüphelenmemiştir! Şimdi zindan girişinin yakınlarında kendime saklanmak için bir yer bulmalıydım. Koridorda koşmaya başladım ve içerisinin boş olduğunu düşündüğüm ilk odaya girdim. İçeride kahverengi çarşaflı tek kişilik bir yatak , bir elbise dolabı , küçük bir masa ve yatağın kenarında ufak bir sehpadan başka bir şey yoktu. Umarım insan da yoktur. Yoksa benim için çok kötü olurdu. Tek kişilik yatağa oturdum ve orada beklemeye başladım.

***

Mert'in gözünden:
Lale karşımda durmuş beni sevdiğini söylüyordu ancak ben ona karşı hiç bir şey hissetmiyordum. O benim için sadece bir dosttu ta ki onu Zeus'un yanında görene kadar...

Artık dostumda değildi. Onu redettiğimde biraz sinirlenmiş sonra da kabullenmişti. Şu anda benim olduğum hücrenin parmaklıklarının arkasında uyuyordu. Bu kadın manyaktı resmen seni reddeden biri için neden bu iğrenç yerde uyuyasın ki! Beyge desen o zaten bundan da manyaktı. O kıza aramızda dostluk ya da herhangi başka bir bağ oluşmasın diye karakterimin en kötü yüzünü gösterdim ama hâlâ beni kurtarmaya geliyordu. Olacak iş miydi bu? Ben önünde sonunda geldiğim zamana geri dönecektim ve arkamda birilerini bırakmak istemiyordum. Arkamdan birileri üzülmesin istiyordum ama bu kız inatla benim kötü tarafıma doğru sürükleniyordu. Gerçekten benim kötü yüzümle iyi geçinebilecek biri var mıydı? Belki de vardı. Kim bilebilir? Beyge zaten şiddete eğilimli biriydi. O farkında olmasa bile. Bunu bilmem kaç yüz yıllık hayat tecrübem söylüyordu bana. Gerçi hayat tecrübesi olmayan biri de bunu rahatlıkla anlayabilirdi. O kız her olayı şiddetle çözmeye çalışıyordu ve bu kötülüğe sürüklenmesini daha da kolaylaştırıyordu. Bir taraftan onu bu şiddet çulurundan kurtarmak için ona yardım etmek isterken bir yandan da geldiğim zamana geri döneceğim için ona kötü yüzümü göstermeye devam etmek istiyordum. Çok arada kalmıştım. Böylesine genç ve deneyimsiz bir kıza bu kötülüğü yapabilecek miydim? Gerçekten bilmiyordum. Bunu zaman gösterecekti.

Zamanın BermudasıWhere stories live. Discover now