Bölüm - 1 "İhtiyaç..."

46 2 4
                                    


Gözümü tek bir noktaya dikmiş saatlerce ifadesizce oraya bakıyordum. Düşüncelerim tüm benliğimi sarmıştı ve hareket etmemi, konuşmamı engelliyordu. Aklımdan geçenler kalbime doğru gelmiyordu. Mantıklı düşününce yaptığım şey ne kadar doğru bilmiyordum fakat kendime daha iyi bir hayatım olacağını hatırlatıyordum.

Annemin hali geldi gözümün önüne. Çığlıkları, ağlayışı... 'Onu benden almayın!' diye bağrışı. Bana bu kadar değer verdiklerini bilmiyordum. Oysaki ben yaşarken, yani yasal olarak, benden hep nefret ederlerdi. Her zaman doğduğum güne lanet eder, beni istemediklerini söylelerlerdi. Beni asla önemsemez, dinlemezlerdi. Şimdi düşününce o haykırışların bile yapmacık olabileceği geliyor aklıma istemsizce. Bu bencillik gibi görülebilir fakat doğru. Ailemin bana bu denli çok değer verdiğine inanmak imkansızdı benim için. Bensiz hayatlarında daha mutlu olacaklarını biliyordum. En azından umuyordum. Ne de olsa unutulurdum. Her öleni zamanı geldiğinde unutmuyor muyduk zaten? Doğanın kanunu buydu. Zamanla alışacak ve hayatlarına devam edeceklerdi. Başka çareleri yoktu.

Odadaki sesle irkilerek düşüncelerimden sıyrıldım. O kadar dalmıştım ki odaya girdiğini bile farketmemiştim.

"Bayan Elizabeth dediğiniz gibi-" başımı kaldırıp iri adama sert bir bakış atarak onu susturdum.

"Bana Elizabeth dememeni söylemiştim. Elizabeth yok, benim adım Alexis." Adam utançla başını yere eğip omuzlarını düşürdü.

"Haklısınız, efendim. Özür dilerim."
Başımı önemli değil dercesine salladım ve söyleyeceği şeyi dinlemeye başladım.

"Dediğiniz gibi ismini verdiğiniz kişiyi takibe aldırdım, efendim. Her adımını dikkatle takip edip size bildireceğiz."
Sinsice gülümsedim.

"Güzel..." diye mırıldanıp, adamın odadan çıkmasını bekledim. Yalnız o hala duruyor ve bana bakıyordu.

"Çıkabilirsin." Sertçe konuştum. Erkeklerden kesinlikle nefret ediyordum.

"Şey efendim, Bay Miller sizi bekliyor." sıkıldığımı belli eden bir nefes verdim dışarı. İri adama başımı salladım ve o odadan çıkarken kendimi toparlamak adına kafamı iki yana salladım.

Daniel Miller bütün bunları yapmamda bana yardım eden adamdı. Ailemden, sevdiğim adamdan, berbat hayatımdan alacağım intikamda bana yardım ediyordu. Bir bakıma Alexis'i o yaratmıştı. Alexis onun hayallerindeki kız arkadaştı. Tüm bunları karşılıksız yapmayacağını düşünüyorsanız, size şunu söyleyebilirim; şimdilik benden hiçbir şey istemiyor fakat ilerde isteyeceğine adım gibi eminim.

Yerimden ağır hareketlerle kalkıp odanın çıkışına ilerledim. Her yer simsiyahtı. Bu beni rahatsız ediyordu. Bir yerlerde beyaz arıyordum. Çökmüş bedenim dik durmaya çalışarak yürüyordu Daniel'in odasına. Ona güçsüz görünmeyeceğime yemin etmiştim. Tüm bu intikam işleri, afilli oyunlar, karanlık dünya benim için ne kadar yeniyse, Daniel için o kadar eskiydi. Bana ilk olarak başaramayacağımı söylemişti ve ben ona yapabileceğimi göstermek istiyordum.

Siyah kapıyı yavaşça tıklayıp içerden ses gelmesini beklemeden açtım. Bu kabalık olarak görülebilirdi fakat şuan bunu düşünecek durumda değildim.

Daniel beni görünce hafifçe gülümseyip ayağa kalktı. Yakışıklı olduğunu inkaar edemezdim. Siyah pantolonu ve siyah tişörtü içinde iyi görünüyordu. Açık kahverengi olan saç ve sakalı ona ayrı bir çekicilik katmıştı. Ve mavi gözleri....onlar beni korkutuyordu.

"Hoşgeldin, ımm..." düşünür gibi yapıp elini sakallarına attı. "Alexis? Yeni ismin buydu değil mi?"

Başımı sallamamla odayı kahkahası doldurdu.

New Me...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin