1.1:Ölmek istemek..

En başından başla
                                    

"Bebeği göster inanmıyorum sana!" Arka odaya gitti. Dolabın arkasında gizli bir geçit vardı. Oraya girdik. Bebeğe bakan biri vardı.

"O kız mı?"

Başını salladı. "Adi yok hâlâ." Oradan çıkınca "Kaçabilir miyiz bilmiyorum bile?" Dedim.

"Negan söz verdiyse yapar."

"Bende öyle bilirdim ama şuan nerede? Korkudan altıma yapıyorum. O adamlar... onlar ne öyle?"

Elime bıçak verdi. "Neganla gitmeden önce konuştum. Bu gece gelecek. Tek yapmamız gereken kapıyı açmak gerisini o halledecek. Onları olabildiğince oyala. Bu sana fırsat kazandırır. Ve patronla yanliz kaldığınız da onu öldür. Bir kadın tarafından öldürülürsen kimse intikam almaz. Yerine kimin geçeceği konuşulur."

"Bize gerçekten yardim edecek misin?" Dedim. Başını salladı.

"O zaman Carli bul. Neganin tüm adamlarının toplasinlar. Sonra Daryli serbest bırak. Diğer esiri. Onu Carlin yanına götür. Onlar ne yapacağını bilirler."

"Tamam." Dedi.
Tam kapıdan çıkacağı zaman "Lütfen onlara şöyle geç kalmasınlar."

"Söz söylerim." O çıkınca tek başıma kaldım.

Saat 5'e geliyordu. Bazı kızlar işe gitmiş bazıları uyukluyordu.

"Yarım saate gideceksin." Dedi birisi. Bunu duymam. Göz yaşlarımı akmasına neden oldu. Hiç olmadığım kadar korkuyordum. Orada ne olacaktı? Düşünürken bile kanımı donduran bir olay mı yaşayacaktım? Akan göz yaşlarımı sildim. Zaman geçmiyor, saniyeler takılı kalıyordu. Bir tarafim bir an önce ne olacaksa olsun diyor. Diğer tarafim ise zaman dursun ve bir daha akmasın diyordu. Acaba Sansa dediğimi yapabilmiş miydi? Acaba beni kurtaran olabilecek miydi?

"Luara seni almaya geldiler." Ayağa kalktım. Ama ayaklarım gitmedi. Kendimi bile bile böyle bir yere götürmezdim. Bunu yapamazdım.
Beni götürmek için gelen adam içeri girdi. Bana bakarak öyle bir gülümsedi ki; midem bulandı. Yanıma duran çöp kutusunun ağzını açıp içine küstüm. Herkes kahkaha atıyordu.

"Hadi gidiyoruz!" Ama ayaklarım gitmedi. Beynim algilayamadi. Başka canlar kurtarmak için ruhumdan vazgeçecek miydim? Bunu yaparsam bir daha nasıl yaşardım? Ya yapmazsam nasıl yaşardım. Lorinin o özür dinleyişinde ki pişmanlık tonu hala kulaklarım da çınlıyordu.

Kemere benzer bir şeyler bacaklarıma vurdu. Acıyla yere çöktüm. Vücudumun her bir köşesinde morluk vardı. Adam geri kolumdan kaldırıp sürüklemeye başladı. Canim yanmasın diye bedenimi ondan kurtulup yürümeye başladım. Tek katlı dışı kırmızı beyaz olan bir eve girdik. Salona girdik. Yuvarlak bir daire şeklinde insanlar oturmuştu.

"Hosgeldin." Dedi patron.

4,5 saat sonra

O

nların giydirdiği yarı çıplak kanlı elbiseyle yatağın üstünde öldürdüğüm patronu orada bırakıp yere oturdum. Sırtımı yatağa verip bedenimi saklamaya çalışarak kollarımı bacaklarıma doladim. Kafamı bacağıma koyup korkumu gizlemeye, yok etmeye çalıştım. Ben hayatımda bu kadar korkmamiştim. O kadar şey yaşamıştım ama hiç biri bu kadar canimi acitmamis korkutmamisti. Ağlamamak için bedenimi o kadar sıkıyordumki. Dudaklarımı ısırmaktan kanamis hep yara olmuştu. Ağzıma kanın tadı geliyordu.
Herkesten, her şeyden nefret ediyordum. Arkamdaki yataktan sesler gelmesiyle korkuyla geri geri gittim. Sırtım soğuk duvara çarptı. Öldürdüğüm patron canlanmaşti. Yataktan düştü ve bana doğru gelmeye başladı. Bu nasıl olabilirdi? O isirilmamisti bile..
Korkum mantığıma engel oluyordu. Elim ayağım birbirine girmişti. O dibime kadar geldi. Az kalsın ısırıyordu. Son an öldürdüm. Üstüme düştü. Tiksinerek üstümden attım. Yanımda duruyordu. Acıyla Yutkundum. Bu nasıl mümkündü? Yoksa artık...
Yoksa artık ölünce de mi onlardan biri oluyorduk. Kafamı yatağa dayadım. Bacaklarımı kendime doğru olabildiğince çektim. Yavaş yavaş kendimden geçiyordum. Nefes alış veririm o kadar kötüydü ki başım çok dönüyordu.

Dünyanın Düşüşü(zombi☠️)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin