1. BÖLÜM

59.8K 3.2K 961
                                    

Bölüm yayın tarihi: 22 Aralık 2023

Buraya okuduğumuz tarihi bırakalım mı? 💙

Keyifle okuyun. 💙

Yıldıza basmayı ve yorumlarınızı satırlara bırakmayı unutmayın, olur mu? 💙


1. BÖLÜM

♪♪ Bölüm şarkısı: Levent Yüksel ~ Medcezir

🌊

Bilinmeyene yolculuk... Başlangıç...

🕐 12 Ekim 2020

📍 Arhavi, Artvin

Odanın içine dolan müzik sesine telefonumun melodisi karışıyordu. Gözlerimin üzerinde sanki tuğlalar vardı; başım deli gibi zonkluyor, kulaklarım ise dün geceki müziğin etkisiyle hâlâ uğulduyordu.

"Ölene kadar peşindeyim, bırakmam!" diyordu radyodaki şarkıcı içli sesiyle. Sevdiğim bir şarkıydı aslında ama dünden sonra ufacık bir sese dahi tahammülüm yoktu. Sırtımdaki batma hissine bakılırsa halının üzerinde bir yerlerde sızmıştım, birazcık gayret edip kalksam iyi olurdu.

Gözlerimi güçbela aralayıp etrafıma bakındım. Telefon bir tur daha çalmaya başlamıştı. Hava henüz alacakaranlıktı, beklediğim telefona daha vardı, bu saatte Hazar'dan başkası beni aramazdı. O da kesin bir yerlerde beni sinir edecek bir şey hatırlamıştı da o yüzden arıyordu. Çalar çalar susardı.

Ve aynen öyle oldu. Telefon saniyeler sonra sustu. Kendimi uyanmak üzere ikna etmeye çalışırken, birkaç saniyeliğine yumduğum gözlerimi açtığımda gün iyiden iyiye doğmuştu.

Yattığım yerden zorlukla ayaklandım. Üzerimdeki elbiseden bile kurtulamadığımı düşünürsem, dün gece odaya ulaşabilmem mucize sayılırdı. Haftalardır kendimi kaçıncı kaybedişimdi, hatırlamıyordum ama bir yerde durmam gerektiği aklımın kuytu köşesinde saklıydı.

"Durul artık!" diyordu içimdeki bir ses. "Neyin öfkesi bu?"

Bir yanıtım yoktu. Geceleri kâbus görmemek için kendimce kurduğum bir savunma sistemiydi bu.

Her şeyi unutacağın bir eğlenceye dahil ol. √

Sızana kadar iç. √

Bir kalkan gibi sarılmıştım ikisine. Onlar sayesinde gecelerim rahat geçiyordu. Sular çekilmişti, gözlerim açıktı, denizin ortasında değildim, etrafımda yabancı yüzler yoktu. Boğulma hissiyse neyse ki bir süredir uzaklardaydı, herhâlde unutmuştu beni, uğramıyordu. Fakat her şeye inat genzime dolan tuzlu suyun o yakıcı tadı hâlâ oradaydı, bir türlü gitmiyordu. Sırf bu yüzden bile duramazdım, yoksa yeniden o karabasanın içine düşmemem imkânsız olurdu.

Süit odanın salonunda konumlanmış ses sistemine doğru yürüyüp kapattım. Önce bir duş alıp sonra kahve yapacaktım. İki gündür bu otelde tıkılıp kaldığımı, Ankara'dan uzakta olduğumu, kaçırdığım dersleri, gidemediğim stajımı hatırlamamayı denedim ama nafileydi, daha fazla kaçamazdım. Üstelik beklediğim haber de hâlâ gelmemişti, kafamı biraz olsun dağıtmak zorundaydım.

Dakikalar sonra daha iyi hissederek duştan çıktım. Önce kahvemi yaptım, ardından hızlıca hazırlandım. Fakat telefonun yeniden çalmasıyla anladım ki bugün seslerden kurtulamayacaktım.

ARHAVİLİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin